AKİT MENÜ

Aktüel

Başsavcılık neyi gizliyor

İzmir’de bile 49 kişi tutuklanırken, Gezi olaylarının merkezi olan İstanbul’da sadece 31 provokatörün tutuklanması, ‘Başsavcılık neyi gizliyor’ sorusuna yol açtı.

Güncelleme Tarihi:

KENAN KIRAN / KORAY TAŞDEMİR
Gezi Parkı olaylarının merkezi olan İstanbul’da 715 kişinin gözaltına alınıp sadece 31 kişi tutuklanırken; İzmir’de Gezi olaylarına katılan 49 kişinin tutuklanması dikkat çekici bulundu.  Gezi Parkı olayları AK Parti Hükümetine karşı darbe girişimi olmasına rağmen İstanbul’daki çapulcular, Toplantı Yürüyüş ve Gösteri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla yargılanıyor ve serbest kalıyor.
İzmir’deki çapulcular ise, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanıyor ve “Örgüt adına suç işlemek suretiyle silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediği gerekçesiyle tutuklanıyorlar.  
Hukukçular ve istihbarat görevlileri; 589 aracın yakıldığı, 409 binanın tahrip edildiği Gezi olaylarının merkezi olan İstanbul’da sadece 31 kişinin tutuklu olmasında Emniyet ve yargının ihmali olduğunu açıkladılar.
“İKTİDARA AYAR ÇEKME HAMLESİ”
Ergenekon Terör Örgütünü deşifre eden ve davada “tanık” olarak ifadesine başvurulan Zihni Çakır, Gezi Parkı eylemlerinin bir anlamda sivil darbe girişimi olmasına rağmen, bugüne kadar bu yönde yürüyen ve özellikle bu kalkışmanın başlangıç noktası olan İstanbul’daki yargı ve emniyet tavrının oldukça düşündürücü olduğunu söyledi.
Çakır, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün olaylarla ilgili yürüttüğü işlemleri Toplantı Yürüyüş ve Gösteri Kanunu’na muhalefet sınırlarında tutmasının, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi’nin basılma ve talan edilme girişimine dair hiçbir adım atmamasının yargı ve emniyet içerisindeki kimi grupların AK Parti iktidarına ayar çekme hamlesi olduğunu bildirdi.
“ŞÜPHELİLER TMK KAPSAMINDA
ÖRGÜT SUÇLAMASIYLA YARGILANMALI”
Zihni Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu Ergenekon davasında ve Balyoz gibi davalarda Darbe suçlamasıyla yargılanan paşalara ve asker kişilere darbecilik değil görevi kötüye kullanma suçunu yöneltmek gibi bir şeydir. Benin kanaatimce yaşanan olaylar darbe teşebbüsüdür. Şüpheliler ‘Terörle Mücadele Kanunu’ kapsamında örgüt suçlamasıyla yargılanmalı, soruşturma da bu kapsamda sürdürülmelidir.
Ama siz örneğin savcılığın kendini ele veren beyanları ile açıklarsak, 715 kişiyi gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten alırsanız bunlardan sadece 31’i tutuklanırsa, bunun adı soruşturma ya da kovuşturma olmaz toplumun gazını alma olur. Madem gösteri ve toplantı kanununa muhalefetten alıyorsun bu insanları o zaman 5-10 bin kişi birden sokaklarda bu muhalefeti yaptı. Topla onları da. Niye 715 kişi. Hukuk bu kadar da isyancıya kalkışmacıya uydurulmaz ki…”
“BU YAPI TASFİYE EDİLMELİ…”
HSYK ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki yapılanmalara dikkat çeken Çakır, “Bu millet yargıda vesayetçi anlayışa sahip bir yapı tasfiye olduğunda adil yargılama gelecek diye. Umutlanmıştı. Ama görüyoruz ki şimdi demokrasi kisvesi altında demokratik hukuk yerine gizli gündemleri ve uluslararası ilişkileri bağlamında bir vesayet oluşturma heveslisi yeni bir grup türemiş. Boynuzlarını 7 Şubat darbe girişiminde gördüğümüz bu yapı da tasfiye edilmeli. Aynı şey Emniyet için de gerekli. Demokrasi için darbecilerle mücadele etmekle övünen terör ve istihbarat birimleri, Ergenekon ve diğer davalardaki başarıları kimi ideolojik ve cemaat tandaslı plan ürünü değilse Gezi’deki darbeci yağmacı ve çapulculara karşı da benzer bir başarı göstersin. Tabii bu başarı için sadece hedefin bol yıldızlı ve apoletli olması gerekmiyorsa” dedi.
“EMNİYET, SAVCILARIN
ÖNÜNE DELİL KOYAMADI MI?”
Emniyet İstihbarat Eski Daire Başkanı Bülent Orakoğlu da, şüphelilerin birçoğunun “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten tutuklandığını hatırlatarak, “Gezi olaylarında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefeti aşan bir şey var” dedi.
Ortada bir tuhaflık olduğunu ifade eden Orakoğlu, “Acaba Cumhuriyet savcılarının önüne farklı bir şey mi gidiyor bilmiyorum ama bana göre garip bir durum var. Emniyet Teşkilatı acaba savcıların önüne delil koyamadı mı? Bunun çok ciddi olarak araştırılması lazım. Tahmin ediyorum ki Adalet Bakanlığı bu konu üzerinde durmuştur” diye konuştu.
“ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK
DOLAŞMALARI NORMAL DEĞİL”
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Necat Ceylan ise, cebir şiddet kullanarak Başbakan Erdoğan ve hükümetin hedef alınmasının TCK 311. ve 312. maddelerine göre suç olduğunu söyledi.
Ceylan, Gezi Parkı’nda cebir ve şiddet kullanmasının masum isteklermiş gibi gösterildiğini söyledi ve “Milyarlarca zarara sebep olan kişilerin elini kolunu sallayarak dolaşması normal değildir. Buna karşılık Gezi olaylarından dolayı zarar gören esnafın çileden çıkıp karşılık verenlerin tutuklanmalarını da  anlamak mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Ceylan, “Taksim Gezi Parkı sebebiyle yurdun birçok yerlerinde çıkartılan olaylar sivil itaatsizlik veya yasal toplantı ve gösteri değildir. Tamamen hükümeti devirmek için planlanmış koordineli bir hükümeti devirme eylemidir. Bir anda yurtiçi ve dışı aynı saatlerde eylemler gerçekleştirilmiştir. Hükümeti devirmenin cezası TCK’da bellidir. Bu eylemlere katılan, azmettiren, teşvik eden kim olursa olsun bunun hesabını vermek zorundadır. Aksi halde hukuk devletinden adaletten bahsetmemiz söz konusu olamaz. Siyasal iktidar ve yargı zan altında bırakılmaktadır” dedi.

Yorumlara Git

Türkiye’nin uzun soluklu Afrika yolculuğu: Türkiye’nin Afrika’daki varlığının diğer bir boyutu ‘Türkiye Bursları’

Donald Trump’ın planında yer alıyordu! İslam ülkeleri Blair'in üstünü çizdi

Türkiye ile Macaristan arasında dezenformasyonla mücadele alanında iş birliği

DEM Eş Genel Başkanı’ndan Terörsüz Türkiye’ye sabotaj! Olumlu havayı bozan çıkış

İngiliz Liderden Trump'a Şok Suçlama: "Kremlin Yardakçısı! Avrupa'yı Putin'e Satmak İstiyor"