Aktüel
Karar, 28 Şubat darbesine karşı verilmiş bir zaferdir
İzmir Barosu avukatlarından Mehmet Gün, müvekkilinin okula başörtüsüyle girmesini engelleyen öğretim üyesinin 2 yıl 1 aylık hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasına ilişkin, “Bu demokratik ortamda hakimler daha cesur davrandılar ve bu kararı verdiler. Karar, 28 Şubat darbesine karşı verilmiş bir zaferdir” dedi.
İZMİR - İzmir Barosu avukatlarından Mehmet Gün, eski Ege Üniversitesi (EÜ) Fen-Fakültesi Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü’nün, aynı üniversite öğrenim gören müvekkili Fatma Nur Gidal’ın okula başörtüsüyle girmesini engellediği iddiasıyla açılan davada hapisle cezalandırıldığını hatırlattı. Yargıtay’ın yaptığı incelemede yerel mahkemenin kararını onadığını aktaran Gün, adaletin yerini bulduğunu söyledi. Müvekkilinin Giresun’un küçük bir ilçesinden okumak için İzmir’e geldiğini ifade eden Gün, dava süreci hakkında şu bilgileri verdi: “Hocası bu ayrımcı muameleyi yapınca, gurur meselesi yapıyor, önce bu tavra direnmeye çalışıyor, direnemiyor. Bir avukat arkadaşa gidiyor, o avukat arkadaşımız ilgileniyor, cesaret edemiyor. Daha sonra bayan bir avukat arkadaşa gidiyor, o da, ‘Ben kendi başörtüme sahip çıkamıyorum, başörtüsüyle duruşmalara giremiyorum, sizin hakkınızı nasıl savunayım’ deyip MAZLUMDER’e yönlendiriyor.
Bu karar emsal
teşkil edecek
YÖK kanununun 17. maddesinde “kılık kıyafet serbesttir” denildiğini, 28 Şubat sürecine kadar da başörtüsü yasağının gelmediğini hatırlatan Gün, “28 Şubat darbesini yapan generaller, başörtüsü yasağına yasal bir kılıf ayarlamaya çalıştılar ve Anayasa Mahkemesi’nin 1990’daki bir yorumuna dayanarak, ‘başörtüsü yasaktır’ dediler” şeklinde konuştu. Mehmet Gün, 28 Şubat sürecinde de başörtülü öğrencilerin eğitim hakkının engellenmesine karşı çok sayıda dava açtıklarını ancak o dönemde savcıların kendilerine cevap bile vermediklerini, takipsizlik kararlarını göndermeye bile tenezzül etmediklerini anlatarak, “Çünkü darbe ortamıydı, darbe ortamlarında cesur karar veren hakim ve savcıların başına neler geldiğini biliyoruz” dedi. Son yıllarda yeterli olmasa da ülkede özgürlüklerin genişlediğini, insanların daha rahatladığını, Türkiye’nin daha demokratikleştiği bir ortamın bulunduğunu vurgulayan Gün, “Bu demokratik ortamda da hakimler daha cesur davrandılar ve bu kararı verdiler. Bu karar, 28 Şubat darbesine karşı verilmiş bir zaferdir” diye konuştu.
Avukat Zübeyde Kamalak:
Kanunda böyle bir yasak yok
Daha önce başörtüsü nedeniyle duruşmalara alınmayan avukat Zübeyde Kamalak da başörtüsü yasağıyla ilgili hiçbir kanuni düzenleme olmadığını, böyle bir sınırlamanın da getirilemeyeceğini vurguladı. Kamalak, temel hak ve özgürlüklerle ilgili yasakların ancak kanunlarla sınırlanabileceğini, oysa başörtüsü yasağının bir yönetmeliğe, onun da bazı kanunlara yetki aşımıyla eklenen, “kılık kıyafetin yönetmelikle düzenleneceğine” ilişkin maddelere dayandırıldığını söyledi. Avukat Kamalak, “Bunlar komik, saçma sapan ve kanuna dayanarak yapılan yasaklamalardır. Bu yönetmeliklerin hepsinin iptali gerekir. Türkiye’de bu yasak, yönetmeliklerle, haksız ve hukuksuz olarak yürütülmektedir. Nihayet Danıştayımız bunu gördü” diye konuştu.
Başkan Nesrin Semiz:
Yönetmelik tamamen kaldırılmalı
Başkent Kadın Platformu Derneği Dönem Başkanı Nesrin Semiz, Danıştay’ın kararının “yanlıştan dönme” olduğunu söyledi. Başörtüsü kısıtlaması nedeniyle bugüne kadar kamuda işe girmeye çalışmadığını anlatan Semiz, “Başörtüsü yasağı nedeniyle kamu işlerinden uzak durdum. Dolayısıyla Samsun’daki öğretmenin yaşadığı gibi şeyler hiç başıma gelmedi. Ama, arkadaşlarımızdan, dernek üyelerimizden bunları yaşayanlar var. 2003’te benzer bir başvuruda yürütmeyi durdurma kararı alınmış, ancak karar daha sonra bozulmuştu” diye konuştu. Yapılması gerekenin, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin tamamen kaldırılması olduğunu kaydeden Semiz, “Kamuda kılık ve kıyafete ilişkin her tür kısıtlamanın kaldırılması, isteyenin istediği gibi giyinmesinin önünün açılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.