AKİT MENÜ

Kültür - Sanat

Avrupa'da makine kırma hareketleri... Matbaa üzerinden Osmanlı'ya ithamların sonu

Müslümanların "gericilik" yüzünden matbaayı kullanmadığını savunan Avrupa, Türklerden çok daha şiddetli bir şekilde matbaa aletlerine karşı çıkmış, bu karşıtlığın boyutu suikast girişimlerine kadar varmıştı.

Güncelleme Tarihi:

 yeniakit.com.tr  Ömer E. Keçeci 

Osmanlı İmparatorluğu’nda matbaanın evvelde Müslümanlar tarafından tepki verildiği için Müslümanlar arasında kabul ve yerleşmesinin ileri tarihlere kalması, Osmanlılara “gerici zihniyette bulundukları” ithamlarının en temeline yerleştirilegelmiştir.  Ancak, 18.yüzyıl sonu ve 19.yüzyıl ilk yarısı gibi çok daha ileri tarihlerde Avrupa’da da, tıpkı vakt-i zamanında Osmanlı diyarında matbaaya tepki gösterenlerin gerekçelerine benzer sebeplerle fakat Osmanlılardaki tepkiden çok daha şiddetli ve dehşetli olarak makine kırma, hatta fabrika yakıp insan katletme faaliyetleri vuku bulmuştu…

İNGİLTERE’DE “LUDDİTE HAREKETİ

İmalat ve endüstride makinelerin girişine şiddetli tepkilerin pek çarpıcı misalleri İngiltere’de vuku bulmuştur. Makine üretimleri, dokuma tezgâhlarının inkişafı ile 18.yüzyılda sosyal yapı imalatçılar tarafından değiştirilmeye, yeni serbest Pazar/endüstriyel rejim yerleştirilmeye başlayınca tekstil işçilerinin hayat düzenleri, işleri ve haliyle maaşları görmeye başlamıştı. Yüzyıl içerisinde dağınık hallerde bu kesimden böylece makinelere saldırılar ve yeni tekniğin geliştirdiği dokuma tezgâhları kırılmaya başlanmıştı. Fakat 19.yüzyıl başından itibaren tarihe “Luddite Hareketi” olarak geçen, fabrikalarla makineleri hedef örgütlü ve planlı işçi saldırıları vukua geldi.

Hareket İngiltere’de Nottinghamshire, Yorkshire ve Lancashire’de esaslı bir merkez teşekkül ettirdi. Saldırılar 19.yüzyıl başından itibaren yükselişe geçip, 1811-13 arasında zirvesine ulaştı. İşin çarpıcı bir yanı, bu yüzyılın ilk 10 yılının bir yanda Kuzey İngiltere’de birçok yiyecek ayaklanmasının yaşandığı, diğer yanda Avrupa’da Napolyon yüzünden Fransa ile harplerin gündemi meşgul ettiği bir dönem olmasıydı…

MANCHESTER’DA 50 İNSANLA BİRLİKTE BİRKAÇ FABRİKA YAKILIP KÜL EDİLDİ!

Luddite Hareketi mensuplarının esas taktiği, imalathane sahiplerine evvela makineleri imha etmek için ikazda bulunmak, karşı koymaya kalkarlarsa gece baskınları yapıp balyozlarla onları paramparça etmekti!

1812 yılında Nottinghamshire’da o kadar çok yeni teknik dokuma tezgâhı parçalanmıştı ki, geriye kırılacak makine fazla kalmadığından bir ara saldırılar son bulmuş gibi oldu. Manchester’da ise 1812 Şubat’ının başında bir imalatçının ardiyesi ateşe verilip kül edildi.

Yiyecek kıtlığı ve açlıktan ayaklanmaların bir parçası olarak Lancashire’da Luddite ayaklanmaları gündüz dahi yapılıp zaman zaman askerle bile çatışmaya girmekteydiler.

Oldukça ciddi yıkım ve dehşet ise Manchester ve Stockport bölgelerindeki saldırılardan oldu. Birkaç büyük fabrika ve kadınların da dâhil olduğu 50 kadar insan yanıp kül oldu. Kadınların da ölebildiği bu saldırılar Şubat-Mayıs 1812 arasında sürdü.

SUİKASTÇI BİLE OLDULAR!.. BİNLERCE YENİ TEZGÂHI PARÇALADILAR…

Yorkshire’da Ocak 1812’de başlayan saldırılar da son derece “başarılı oldu”, tezgâhları kırıp dökme ve yakalanmadan kurtulmak noktasında… Pek meşhur bir saldırı ise William Cartwright’ın Rawfold Fabrikasına Nisan 1812’de yapıldı. Saldırının ehemmiyeti şuradan geliyordu ki; Cartwright Luddite’lere karşı hazırlıklıydı ve konuşlandırdığı askerlerle 2 hareket mensubunu öldürerek kendi fabrikasının imhasını engellemişti. Fakat bundan sonra Luddite hareketi ilk kez suikastçılığa soyundu… Cartwright’a yaptıkları saldırıda başarılı olamasalar da bir başka büyük fabrika sahibi ve açık bir anti-Luddite olan William Horsfall’ı katletmeyi başardılar.

Horsfall’ın katillerinden 2 kişi ve hareket önderlerinden George Mellor 1812 Ekim’inde nihayet yetkililerce yakalandı. Onlar ve 14 diğer kimse York’ta 1813 Ocak’ında asılarak idam edildiler.

Hareketin sona ermesiyle ortaya çıkan tabloya göre binlerce yeni teknik tezgâh kırılmıştı. Tüm İngiltere’deki toplam sayı içinde önemli bir oran böylece paramparça edilmişti…

TEHDİT MEKTUBU ÖRNEKLERİ: “MAKİNELERİ KIRMAZSAN BİZ KIRACAĞIZ SENİ LANETLİ CEHENNEM KÖPEĞİ!”

1802 yılında Gloucestershire’da bir imalathane sahibine gönderilmiş tehdit mektubu vaziyeti göstermesi açısından pek çarpıcıdır. Burada özetle şu satırlar yer almıştır: “Senin makineler aldığını duyduk… Eğer onları kırmazsan senin için biz gelip onları yerle bir edeceğiz ve seni de mahvedeceğiz lanet olası cehennem köpeği! Tanrı adına içinde makine bulunan bütün fabrikaları yıkacağız, senin lanetli kalbini de kesip çıkaracağız…

1812 yılında Huddersfield’den bir imalatçıya gönderilen mektup da pek dehşetlidir: “Sör, o tiksindirici makineleri tutuculardan olduğunuz bilgisi verildi ve adamlarım tarafından size yazıp onları yerle yeksan etmeniz için adil bir ikazda bulunmam arzu edildi. Şayet önümüzdeki haftanın sonunda onlar yıkılmamış olursa, teğmenlerimden birisini en az 300 adamla onları imha etmesi için sevk edeceğim; dahası dikkat buyurun ki eğer bize o vakte kadar herhangi bir sorun çıkarırsanız, binalarınızı yakıp kül ederek bedbahtlığınızı arttıracağız; ve şayet herhangi bir adamımıza ateş etme küstahlığında bulunursanız, adamların sizi öldürüp tüm konutunuzu da ateşe vermek için emirleri bulunmaktadır. Komşularınıza gidip onları da eğer tezgâhlarını kırmazlarsa aynı kaderin beklediğini bildirecek bir iyi yürekliliğe sahip olacaksınız…

SONUÇ YERİNE

Görüldüğü gibi, birçok teknik ve bilimsel yeniliklerin ortaya çıkmaya başladığı, hatta buharlı makine devrimi bile gerçekleştiği bir zamanda bile, memleketi ciddi ölçüde etkileyecek ve tarihe geçecek çapta makine karşıtlığı, böyle dehşetli bir boyutta, HEM DE sanayi devriminin öncüsü İngiltere’de meydana gelmişti.

Osmanlı’da da bir süre matbaayı kabule yanaşmayanların tepkilerinin esas bir nedeninin, kendi işlerinin bozulup bildikleri hayatın tamamıyla değişeceği hakikati olduğu bir vakadır. Devrin bir numaralı gücü İngiltere’de dahi bu denli şiddette ülke çapında, yıllarca süren (nitekim makine kırma hareketleri eski kadar örgütlü ve büyük kapsamda olmasa da 1830’larda Güney İngiltere’deki protestolarda bile görülmüştür!) hadiselerde de yukarıda görüldüğü üzere ana nedenlerin bunlar olduğu anlaşılmaktadır.

Şu halde meselenin aslında, insanların çok uzun zamandır süre gelen düzenleri ile gelir ve maddi kazançlarının bozacak, hiç bilmeyip anlamadıkları ve hayatlarını da köklü değiştirecek bir yeniliğe karşı reaksiyon göstermelerinin bu hayat ve geçim endişesinden mütevellit olduğu… Ve bunun da öyle “geriydiler, geri kafalıydılar” gibi meselenin esasına inmeyip sadece tahkir maksatlı aşağılamalarla katiyen sıhhatli ve isabetli şekilde değerlendirilemeyeceği de aşikârdır. Zira devrin ve teknik devrimlerin 1 numarası olan İngilizlerde bile, hem de Osmanlılardan da SONRA, hayretefza bir şiddet ve çapta yenilik ve makine karşıtlığının varlığı, böyle hakaret odaklı değerlendirmeleri çöpe çevirmekte ve meselenin, dediğimiz gibi, “hayat ve geçim endişesi” olduğunu gözler önüne sermektedir.

Nitekim 18.yüzyıl sonunda bile, Türklere en şiddetli bir düşmanlığı, dünya tarihinin en barbar insanları olarak bilinip yok edilmeleri için en üst bir gayreti olan İngiliz konsolos William Eton BİLE, gerek top gerek gemi teknolojisinde Türklerin ellerindekilerinin gayet iyi olduğunu, nadide toplar getirdiğini, hatta gemilerin kıçlarının şeklinde bütün uzmanların en iyisinin Türk usulü olduğunu kabul ettiklerini aktararak, devir Osmanlı idaresinin teknik yenilik ve dönemin gelişmelerinden öyle sanıldığı kadar kopuk ve umursamaz olmadığını anlamaya kâfi gelecek malumat sunmuştur.

Açıktır ki artık matbaa üzerinden “geri kafalılık” şeklindeki çirkin ve son derece kıt “fikirli” (?) edebiyatı bir kenara bırakmanın zamanı gelmiş de geçmektedir. Batılıların ileri geçtiği ve makası açmakta olduğu bir vakaydı. Ancak bu “geri kafalılık”, “teknik düşmanlığı” vs. ile anlaşılabilmekten çok uzaktır ve nitekim o dönem gelen bir kısım Batılının bile öne çıkardığı sebepler, “menfaatperestçilik, birlik beraberliğin bozularak birbirinin kuyusunu kazıp asıl mesele ve düşmanlarla uğraşmayı kenara atma, çalışma ve gayretten kopup tembellik ile disiplinsiz, serkeş bir hale gömülme” vs. gibi unsurlar etrafında toplanırken görülebilmektedir…

(Not: Luddite Hareketi hakkındaki malumat pek çok İngiliz kaynağı ve çalışmasında geçer. Burada pek kısa bir özeti vardır. Aktarılan mektuplar ise yakın zamanda ölmüş meşhur ve kıdemli İngiliz tarihçi Lord Asa Briggs’in “How They Lived: 1700-1815” adlı hacimli eserinden alınmıştır.)

Yorumlara Git

Batı’nın sinsi dayatmasına imanlı duruş: "Manifest" değil "Dua", "Karma" değil "İlahi Adalet"!

İsrail, Suriye'yi adım adım işgal ediyor! Dün Kuneytra'ya bugün Dera'ya girdiler

Mescid-i Aksa’da skandal olay: İşgalci yerleşimciler Harem-i Şerif’in avlusunda Talmudik ayin yaptı

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin hakemi açıklandı

'Haber doğruysa istihbarat fiyasko'