Aktüel
Olayların arkasında ‘kaos lobisi’ var
AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı, “Ağustos 2013 Ekonomi Raporu”nu açıkladı. Raporda “Son dönemde gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu’da yaşanan olayların arkasında bir ‘kaos lobisi’ bulunmakta, bu lobi Suriye ve Mısır meselesinde de başı çekmektedir” denildi. Raporda, 28 Şubat’ta toplanan vergilerin yüzde 93,7’sinin iç borç faizine verildiği de belirtilerek, “Türkiye, 28 Şubat’taki finansal mühendislik operasyonlarını yürüten odakların, medya ve sermaye ayağını ortaya çıkaracaktır” ifadeleri kullanıldı.
Güncelleme Tarihi:
AK PARTİ’DEN ‘GEZİ’ VE ‘ORTA DOĞU’ RAPORU:
AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan raporda, son dönemde gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu’da yaşanan olayların arkasında bir “kaos lobisi” bulunduğu, bu lobinin hem Suriye hem de Mısır sorununda başı çektiği vurgulandı.
Partinin Ekonomi İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan “Ağustos 2013 Ekonomi Raporu”, önceki gün Ankara’da yapılan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş tarafından sunuldu.
Raporda, dünyada, en önemli güç ve kontrol alanlarından biri para ve faiz olan “kaos lobisi”nin varlığından söz edilerek, para için dünya savaşları ve bölgesel çatışmalar çıkarmakta tereddüt etmeyen bu odağın, dünya ölçeğindeki finansal etkinliğini uluslararası mekanizmalar üzerinden yürüttüğü belirtildi.
Raporda “kaos lobisi” kavramına ilişkin şu ifadelere yer verildi: “Son dönemde gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu’da yaşanan olayların arkasında bir ‘kaos lobisi’ bulunmakta, bu lobi Suriye meselesinde de Mısır meselesinde de başı çekmektedir. Kaos lobisi, dünyanın birçok yerinde krizler çıkararak toplumların kendi ayakları üzerinde durmasını önlemeye çalışmaktadır. Kaos lobisi en başta İslam coğrafyasında krizlerin artarak devam etmesinin kendi menfaatlerine olduğunu düşünmekte, çatışmaların azaltıldığı, ‘daha az savaş ve daha çok barış’ın hakim olduğu bir düzenin kurulmasına karşı çıkmaktadır. Gelişmekte olan ülkeleri, verdikleri kredilerle borç sarmalına sokan uluslararası kuruluşlar, şart koştukları programlarla gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini kontrol etmektedir. Bu kuruluşlar, ulusal ve uluslararası ekonomileri küresel lobinin istekleri doğrultusunda yapılandırma ve yönlendirmeyle uğraşmaktadır.”
“TÜRKİYE’YE Baskılar
‘tehdit’ boyutuna ULAŞTI”
Raporda, Gezi Parkı olaylarının yaşandığı günlerde gerek dışarıdan gerekse içeriden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve piyasaları düzenleyici ve denetleyici kurumlar üzerindeki baskıların ‘tehdit’ boyutuna ulaştığı ifade edildi.
Türkiye’ye yönelik bu uluslararası baskının sadece ekonomik değil, aynı zamanda güçlü bir siyasi baskı olduğuna da dikkat çekildi.
TÜRKİYE’Yİ PES ETTİRMEK İSTİYORLAR
Türkiye’nin, “cari açık, yabancı sermayenin tedirginliği ve dışarıya para çıkışı” söylemleriyle tehdit edildiği görüşü savunulan raporda, şu ifadelere yer verildi: “Esas mesele Türkiye açısından ‘pes edip etmemek’ meselesidir. Bir nevi bugün Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarı, ‘bağımsız’ merkez bankası ve ‘bağımsız’ düzenleyici devlet kurumlarına baskı yapılmak suretiyle tehdit edilmektedir. Kaos lobisinin güdümündeki faiz lobisinin nihai amacı, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik krizler çıkartmak, kontrol edebilecekleri kadroları iş başına getirmektir. Türkiye’nin IMF ile 53 yıllık bağımlılık ilişkisine son vermesinin, küresel operasyonları yapan çevreleri rahatsız ettiği de not edilmelidir. Sonuçta bu çevreler, Türkiye’yi yeni anlaşmalara zorlamak ve Türkiye’yi yeni operasyonlara daha müsait bir ülke haline getirmeyi hedeflemiştir.”
“28 Şubat sürecinde toplanan
vergiler, az sayıda zadegana gitti”
Raporda, Türkiye’de öteden beri üretim üzerinden değil, devleti borçlandırarak, yüksek faizlerle devlete borç vererek gelir elde eden bir iktisadi elit bulunduğu ifade edildi. Bu grubun, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan, “suyun taşıyla suyun kuşunu vurmayı alışkanlık haline getirmiş” bir çevre olduğu belirtilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“28 Şubat’ta toplanan vergilerin yüzde 93,7’si iç borç faizine verilmiştir. Bir başka deyişle 28 Şubat süreci Türkiye’sinde toplanan bütün vergiler, faiz borcu olarak az sayıda zadegana verilmiştir. AK Parti iktidarında bu oran 2011’de yüzde 16,6’ya, 2012’de yüzde 17,6’ya kadar düşmüştür. Bu durum da doğal olarak Türkiye’deki faiz lobisini son derece rahatsız etmiştir. Zira faizler aşağıya düşmeyip yüzde 60’larda devam etmiş olsaydı faiz lobisi 11 yıl boyunca 642 milyar lira ilave para kazanacaktı ancak AK Parti hükümeti, faizden kurtardığı 642 milyar lirayı kamu yatırımlarına harcamak suretiyle milletin hizmetine sunmuştur.”
“28 ŞUBAT’IN MEDYA VE SERMAYE
AYAĞI ORTAYA ÇIKARILACAK”
“Önümüzdeki dönemde Türkiye bir yandan makroekonomik istikrarını korurken diğer yandan anayasal ve yasal reformlarla yeni Türkiye’yi kurma yolunda güçlü adımlarla ilerleyecektir” denilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Bu çerçevede yeni anayasa ve barış süreci gibi atılması zorunlu olan adımlardan taviz verilmeyecektir. Türkiye, büyük oyunun bir parçası olan ve 28 Şubat’taki finansal mühendislik operasyonlarını yürüten odakların, medya ve sermaye ayağını ortaya çıkaracaktır.”
AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan raporda, son dönemde gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu’da yaşanan olayların arkasında bir “kaos lobisi” bulunduğu, bu lobinin hem Suriye hem de Mısır sorununda başı çektiği vurgulandı.
Partinin Ekonomi İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan “Ağustos 2013 Ekonomi Raporu”, önceki gün Ankara’da yapılan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş tarafından sunuldu.
Raporda, dünyada, en önemli güç ve kontrol alanlarından biri para ve faiz olan “kaos lobisi”nin varlığından söz edilerek, para için dünya savaşları ve bölgesel çatışmalar çıkarmakta tereddüt etmeyen bu odağın, dünya ölçeğindeki finansal etkinliğini uluslararası mekanizmalar üzerinden yürüttüğü belirtildi.
Raporda “kaos lobisi” kavramına ilişkin şu ifadelere yer verildi: “Son dönemde gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu’da yaşanan olayların arkasında bir ‘kaos lobisi’ bulunmakta, bu lobi Suriye meselesinde de Mısır meselesinde de başı çekmektedir. Kaos lobisi, dünyanın birçok yerinde krizler çıkararak toplumların kendi ayakları üzerinde durmasını önlemeye çalışmaktadır. Kaos lobisi en başta İslam coğrafyasında krizlerin artarak devam etmesinin kendi menfaatlerine olduğunu düşünmekte, çatışmaların azaltıldığı, ‘daha az savaş ve daha çok barış’ın hakim olduğu bir düzenin kurulmasına karşı çıkmaktadır. Gelişmekte olan ülkeleri, verdikleri kredilerle borç sarmalına sokan uluslararası kuruluşlar, şart koştukları programlarla gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini kontrol etmektedir. Bu kuruluşlar, ulusal ve uluslararası ekonomileri küresel lobinin istekleri doğrultusunda yapılandırma ve yönlendirmeyle uğraşmaktadır.”
“TÜRKİYE’YE Baskılar
‘tehdit’ boyutuna ULAŞTI”
Raporda, Gezi Parkı olaylarının yaşandığı günlerde gerek dışarıdan gerekse içeriden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve piyasaları düzenleyici ve denetleyici kurumlar üzerindeki baskıların ‘tehdit’ boyutuna ulaştığı ifade edildi.
Türkiye’ye yönelik bu uluslararası baskının sadece ekonomik değil, aynı zamanda güçlü bir siyasi baskı olduğuna da dikkat çekildi.
TÜRKİYE’Yİ PES ETTİRMEK İSTİYORLAR
Türkiye’nin, “cari açık, yabancı sermayenin tedirginliği ve dışarıya para çıkışı” söylemleriyle tehdit edildiği görüşü savunulan raporda, şu ifadelere yer verildi: “Esas mesele Türkiye açısından ‘pes edip etmemek’ meselesidir. Bir nevi bugün Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarı, ‘bağımsız’ merkez bankası ve ‘bağımsız’ düzenleyici devlet kurumlarına baskı yapılmak suretiyle tehdit edilmektedir. Kaos lobisinin güdümündeki faiz lobisinin nihai amacı, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik krizler çıkartmak, kontrol edebilecekleri kadroları iş başına getirmektir. Türkiye’nin IMF ile 53 yıllık bağımlılık ilişkisine son vermesinin, küresel operasyonları yapan çevreleri rahatsız ettiği de not edilmelidir. Sonuçta bu çevreler, Türkiye’yi yeni anlaşmalara zorlamak ve Türkiye’yi yeni operasyonlara daha müsait bir ülke haline getirmeyi hedeflemiştir.”
“28 Şubat sürecinde toplanan
vergiler, az sayıda zadegana gitti”
Raporda, Türkiye’de öteden beri üretim üzerinden değil, devleti borçlandırarak, yüksek faizlerle devlete borç vererek gelir elde eden bir iktisadi elit bulunduğu ifade edildi. Bu grubun, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan, “suyun taşıyla suyun kuşunu vurmayı alışkanlık haline getirmiş” bir çevre olduğu belirtilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“28 Şubat’ta toplanan vergilerin yüzde 93,7’si iç borç faizine verilmiştir. Bir başka deyişle 28 Şubat süreci Türkiye’sinde toplanan bütün vergiler, faiz borcu olarak az sayıda zadegana verilmiştir. AK Parti iktidarında bu oran 2011’de yüzde 16,6’ya, 2012’de yüzde 17,6’ya kadar düşmüştür. Bu durum da doğal olarak Türkiye’deki faiz lobisini son derece rahatsız etmiştir. Zira faizler aşağıya düşmeyip yüzde 60’larda devam etmiş olsaydı faiz lobisi 11 yıl boyunca 642 milyar lira ilave para kazanacaktı ancak AK Parti hükümeti, faizden kurtardığı 642 milyar lirayı kamu yatırımlarına harcamak suretiyle milletin hizmetine sunmuştur.”
“28 ŞUBAT’IN MEDYA VE SERMAYE
AYAĞI ORTAYA ÇIKARILACAK”
“Önümüzdeki dönemde Türkiye bir yandan makroekonomik istikrarını korurken diğer yandan anayasal ve yasal reformlarla yeni Türkiye’yi kurma yolunda güçlü adımlarla ilerleyecektir” denilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Bu çerçevede yeni anayasa ve barış süreci gibi atılması zorunlu olan adımlardan taviz verilmeyecektir. Türkiye, büyük oyunun bir parçası olan ve 28 Şubat’taki finansal mühendislik operasyonlarını yürüten odakların, medya ve sermaye ayağını ortaya çıkaracaktır.”