Basın Yayın Birliği'nin kuruluş misyonu nedir?

Birliğimiz, ilk emri Oku! olan medeniyetimizin, bu emrin yerine getirilmesi için var gücüyle çalışan en önemli sektörlerinden birisi olan yayıncılık sektörünü, hem kadim değerlerimize yaraşır, hem de uluslar arası alanda saygı duyulur bir seviyeye yani hakettiği yere getirebilmek, yayıncılarımızın hukuki ve toplumsal olarak doğru bir pozisyon kazanabilmesine temin etmek amacıyla 1991 yılı sonunda kurulmuştur.

Basın Yayın Birliği iş birliğinde düzenlenen CNR Kitap Fuarı, 27 Şubat-08 Mart tarihleri arasında CNR EXPO Yeşilköy’de kapılarını açacak.Sizin  bu fuardan beklentileriniz nelerdir?

Geçen sene ilkini düzenlediğimiz fuarımızda sıkça dile getirdiğimiz gibi amacımız çok açıktı aslında… Dünyanın pek çok ülkesinden daha büyük olan gözbebeğimiz İstanbul’u asırlardır süren kültür başkentliği hüviyetine uygun olarak yeni bir kitap şenliğine kavuşturmak. Gelecek yıllarda gelenekselleşerek, ülke yayıncılığımızın her unsurunun rahatça yerini alabileceği bir hatta bu seneden itibaren yurtdışından da ziyaretçilerin ağırlanacağı bir fuar haline gelmesini ümit ediyoruz.

Türkiye yayıncılık konusunda hangi aşamada ve siz bunu bir üst seviyelere taşımak için hangi argümanları devreye sokacaksınız?

Türkiye yayıncılık konusunda, örneğin, 10 sene önce çoğunun hayal dahi edemediği bir noktaya geldi çok şükür. Tabi ki yeterli görmüyoruz ve çalışmalarımıza her gün daha da yoğunlaşarak devam ediyoruz. Son rakamlar dikkate alındığında dünyada 12.sıraya kadar yükseldik sektör olarak. Hedefimiz, 2023 vizyonumuzu da uygun şekilde ilk 10 daki yerimizi perçinlemek. Bunun için Kültür Bakanlığı ve İstanbul Ticaret Odası ile birlikte ciddi çalışmalar yürütüyoruz uzun bir süredir. Asıl önceliğimizin de kitap ithalatçısı bir ülkeden kitap ve kültür ihraç eden bir medeniyete dönüşmek iddiası olduğunu belirtmek istiyorum.

Bandrollerden yayın kongresine; sertifika yönetmeliğinden internet yayıncılığına kadar geniş bir alanda aktif kurum olarak ileriye dönük vizyonunuz neler?

Tabi böyle değerlendirdiğimizde çok geniş bir yelpaze ortaya çıkıyor. Ancak özellikle saydığınız başlıklarda Amerika’yı yeniden keşfetmenin pek anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Bu uygulamalarla ilgili dünyada pek çok başarılı model var. Bunları doğru kaynak araştırmaları neticesinde öz kültür dünyamızın donelerini de hesaba katarak uygulamaya koyduğumuzda çok hızlı ve etkili atılımlar yapabileceğimiz muhakkak.

Topluma bir adım daha yaklaşmak adına kültürel açılımlar yaparken toplumdan beklentileriniz neler?

Biraz sorumluluk bilinci dışında fazla bir beklentimiz yok. Sevindirici olan kitaba ve kültürümüze olan ilginin özellikle genç jenerasyonlarda artıyor oluşu. Biz bunun önemiyle ilgili yer yer akademik yer yer bütün kesimlere hitap eden etkinlikler yapıyoruz zaten. Ancak burada televizyonlar için yapılan tartışmaların ya da bazı olumsuzlukları meşrulaştırma çabalarının aksine, arzın talebi şekillendireceğine inanıyorum. Dolayısıyla doğru dili ve sunum kalitesini yakaladığınızda toplum buna hiçbir zaman olumsuz bir dönüş yapmıyor ve mutlaka karşılık buluyor bütün çalışmalarınız. Yani sorumluluk alma noktasında aslan payı bize düşüyor diyebilirim. Zaten bütün çabamız bunun hakkını verebilmek için.

2014 yılını yayıncılık açısından nasıl değerlendirebilirsiniz?

Büyüme hızımızda ufak bir düşüş olsa da bunun global ve lokal pek çok rasyonel sebebi mevcut. Ancak büyümemiz devam ediyor. Bu sevindirici. Dünya’daki hemen bütün fuarlarda yayıncılarımız yer almaya devam ediyorlar. Türk edebiyatına olan ilgi de henüz istenen seviyede olmasa da ciddi seviyede bir artış gösterdi. Ümit verici.

2015 yılı için sektörel atılım, tanıtım, etkinlik boyutunda Basın Yayın Birliği'nin hangi hedefleri bulunmakta?

Medeniyetimiz bir kitap medeniyeti. Bu konuda hem fikir olduğumuzu tahmin ediyorum. Bu noktada bir okuma kültürü oluşturabilmek çok yakında ilan edeceğimiz ve üzerinde çalıştığımız güzel projelerimiz var. Şimdilik sürpriz olsun. Bunun yanında 2015 ve sonrası için yönümüzü biraz daha bizden atak bekleyen coğrafyalara yani “batılı” tabiriyle doğuya çevireceğimizi söyleyebilirim. Bu konuda da çok ciddi projelerin hazırlığı içerisindeyiz.

Ülkemizde yayıncılara doping etkisi yapacak ne tür uygulamalar  ya da okur sayısını yükseltmek için hangi metodların uygulanması gerektiği konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?

İçerik ve sunum çok önemli. Burada bir toplam kalite oluşturmamız gerekiyor. Bu yönde meslek içi eğitimlere ağırlık vereceğimiz bir dönem olacak önümüzdeki dönem. Bu klişe gibi görünse de derinlemesine analiz edildiğinde çok ciddi eksiklerimiz olduğunu itiraf etmemiz gerekir bu konuda. Okur sayısıyla ilgili ise özellikle en büyük gücümüz olduğunu hâkli olarak ifade ettiğimiz genç nüfusun dilini ve ilgi alanlarını yakalayabilmemiz lazım. Misalen, okumanın çok faydalı olduğu argümanı yeni nesil y ve z kuşaklarında karşılık bulmuyor. Bunun yerine okumanın “cool” bir eylem olduğu vurgusunun üzerine gitmemiz kritik bir dönemeç olabilir. Okuma alışkanlığını kazandırdıktan sonrası zaten iplik söküğü gibi gelecektir.

Türkiye'nin 2023 yılı vizyonunda olduğu gibi, sizin de kendi bünyenizde orta veya uzun vadede vizyon açılımlarınız var mıdır?

Tabi ki aslında ara ara ifade ettim önceki sorularınızda. Sektör açısından bölgemizde lider olurken, dünya sıralamalarında ise ilk 10’daki yerimizi perçinlememiz gerekiyor. Türkiye’nin mevcut durumu ve 2023 vizyonu, bütün alanlarda olduğu gibi bizim iştigal alanımızda da bizi buna mecbur bırakıyor.

Yayın sektörünün önündeki en büyük engel nedir ve sektörün daha da canlanması için neler önerilebilir?

Bu tabi çok genişçe açıklanması gereken bir soru. Bu konuda hemen bütün ilgili resmi kurum ve STK’larla sürekli raporlarımızı paylaşıyoruz. En son Sayın İstanbul Valimize de Genel Görünümüyle Yayıncılık Sektörü isimli bir rapor sunduk mesela. En önemli sorun nitelik. Ama nitelik derken bunun müstakil bir sorun olmadığını ve sektörümüzün dinamikleri değerlendirildiğinde çok girift bir mekanizmanın olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Yani dağıtım ağları, kitap evleri, fuar ve şenlikler, internet ve sosyal medya, meslek birlikleri ve diğer kültürel STK lar… Bunların tamamının birlikte hareket etmesi ve harekete geçirilmesi gerekiyor. Bu süreçte devlet kurumlarının da başrol değil, ama çoğu zaman filmin en kritik yardımcı oyuncu karakterleri gibi bir misyon üstlenmesi de oldukça önemli olacaktır.