AKİT MENÜ

Gündem

Şer ittifakına tek başına direnmiş

28 Şubat duruşmasında okunan 28 Şubat 1997 tarihli MGK tutanaklarında, kuvvet komutanları ve Demirel’in ağız birliği etmişcesine hükümeti ve dindar kesimi hedef aldığı, Erbakan’ın ise bu ittifaka karşı halkın yanında yer alıp, baskıya boyun eğmediği görülüyor...

2013-09-23 21:06:32
EROL METİN/ANKARA
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davasının dünkü duruşmasında adeta müşteki ve darbe mağduru akını yaşandı. Adliye önünde toplanan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) üyeleri, dindar avının başlatıldığı 28 Şubat sürecini lanetledi. Basın açıklaması yapan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hacımustafaoğlu, 28 Şubat’ta en ağır mağduriyeti TSK’dan ihraç edilen ASDER üyelerinin yaşadığını kaydetti.
TARİHİ MGK TUTANAKLARI
DURUŞMADA OKUNDU
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, MGK Genel Sekreterliği tarafından gönderilen 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantı karar ve tutanaklarının naip hakim olarak görevlendirilen üye hakim Süleyman Köksaldı ve Hakan Oruç tarafından incelendiğini ve bununla ilgili bir inceleme tutanağının oluşturulduğunu söyledi. Daha sonra Köksaldı, darbe sürecine adını veren 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantı tutanaklarıyla ilgili hazırladıkları inceleme tutanağını duruşma salonunda okudu. Buna göre tarihi MGK toplantısında, cuntanın birinci tehdit olarak algıladığı irtica tehdidi masaya yatırılmış. 9 saat süren toplantının MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın sunumuyla başladığı görülüyor. MGK tutanaklarında, toplantıda cumhuriyet rejimini yıkmaya yönelik faaliyetlerin gözden geçirildiği belirtiliyor. Aşırı dinci grupların oluşturduğu çok yönlü tehditlerin önlenmesi için alınacak tedbirlerin hükümete tavsiye edilmesi gerektiği dile getiriliyor. Askerlerin hükümet üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştıkları anlaşılan MGK kararlarında, “Laiklik ilkesi büyük bir titizlikle korunmalı. Mevcut yasalar yetersiz kalıyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Tarikat yurtları denetim altına alınmalı. 8 yıllık kesintisiz eğitim tüm yurtta uygulanmalı. Kur’an kursları Milli Eğitim Bakanlığı denetimine alınmalı. Bazı medya organlarının TSK’yla ilgili yayınları kontrol altına alınmalıdır. Kıyafetle ilgili kanunlar kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalı, Türkiye’yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı. Büyük kurtarıcı Atatürk’e yapılan saygısızlıklara fırsat verilmemeli” deniliyor.
GENELKURMAY’IN İRTİCA SUNUMU
MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, MGK üyelerine irticaya karşı alınacak önemlerin neler olduğu konusunda bir sunum yapıyor. Toplantıda konuşan Genelkurmay Başkanı Org. İ. Hakkı Karadayı, kendilerinin de irticayla ilgili bir çalışma hazırladığını söylüyor. İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanı Tümgeneral Fevzi Türkeri, Genelkurmay çalışmasının sunumunu yapıyor.
DEMİREL’DEN REZİL SÖZLER
Toplantıya başkanlık eden Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Erbakan ve dava arkadaşlarına ağır ithamlarda bulunurken, Genelkurmay’ın irtica tezlerini ise destekler mahiyette bir konuşma yapıyor. Sivil hükümet yerine cuntayla birlikte hareket eden Demirel, tarihi MGK toplantısında şu ifadeleri kullanıyor: “1982 anayasasında kutsal din duygularının siyasete karıştırılamayacağı belirtilmiştir. Genelkurmay’ın iddiası çok önemlidir. Cumhuriyetten bu yana irtica en önemli sorun haline gelmiştir. Devlet kendisine yöneltilen tehditlere karşı tedbirler alır. Yasalar gerekli uygulanmalıdır. 8 yıllık eğitim uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalıdır. Ancak imam hatipler kapatılıyor imajı da verilmemeli. Partilerin eylemleri ve söylemleri aynı olmalıdır. Parti toplantılarına gitmek, zekatı partiye vermek cihat olarak gösteriliyor. Bunlar yanlış.”
“TÜRKÇE EZAN HUŞUSU HÂLÂ KULAKLARIMDA”
Şu an sanık sandalyesinde oturan ve masum olduğunu savunan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal da, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında skandal açıklamalarda bulunuyor. İslam dininde reform yapılmasını isteyen Org. Köksal, “Muhafazakar bir aileden geliyorum. Ama bunları gördükçe acaba Müslüman mıyım diye kendime soruyorum. Toplumu Müslüman olan ve olmayan diye ikiye bölmeye çalışıyorlar. Laiklik olmazsa demokrasi olmaz. Laiklik Türkçe ezanla başlamıştır. Benim hâlâ kulaklarımdadır; ezanın Türkçe okunduğu zaman duyduğum huşu ve heyecan. PKK da ilk çıktığında küçük bir örgüttü” değerlendirmesini yapıyor.
 ERKAYA: PARAYLA ÖRTÜNÜYORLAR
İrticayla mücadelede yargının kullanılması görüşünü dillendiren Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, tesettürlü bayanlara hakaret ederek, “Parayla kadınlara tesettür kıyafeti giydirip, Atatürk Bulvarı’nda gezdiriyorlar. Yurtdışında MEB laikliğe aykırı kitaplar dağıtıyor. Savcılar kendiliğinden harekete geçmiyor” diyor.
ERBAKAN’DAN TARİHİ KONUŞMA
Ağır birliği etmişçesine hükümete saldıran ve irtica bahanesiyle mütedeyyin kesimi baskı altına almaya çalışan Cumhurbaşkanı Demirel ve asker kanadını dinleyen Başbakan Necmettin Erbakan ise ortaya konulan görüşlerin yanlışlığına vurgu yapıyor. Halkın dini inançlarına saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Erbakan, MGK toplantısında şu tarihi konuşmayı yapıyor: “Dünya dine çok önem vermeye başladı. Materyalist anlayış yerini yavaş yavaş dine bırakmaya başladı. Çocuk Müslüman olursa vatanını ve milletini daha fazla sever. İşin aslına inmek gerek. Halk bir şeye inanmışsa ona güvenmek, verdiği karara saygı duymak gerek. Halk Partisi (CHP) zihniyeti laikliği din düşmanlığı olarak yansıtıyor. Baskıyla bu tedbirlerin alınması zor. Ekonomik tedbirlerle hükümetin geldiği olumlu nokta ortada. Dışarıda buradan çıkacak kararları bekleyen basın mensupları var. Özenle bir bildiri hazırlanmalı. Dışarıya da diğer ülkelere kaosvari açıklamalar yapılmamalı.”
ERBAKAN’A ONAYLATMAYA ÇALIŞMIŞLAR
Toplantı bitimine doğru Başbakan Erbakan’ın, asker kanadının hazırladığı 18 maddelik teklifi MGK kararı haline getirmek istemediği görülüyor. Asker ise Erbakan’a kararların bir an önce imzalanması yönünde baskı yapıyor. Erbakan, “9 saatten sonra sağlıklı bir neticeye varılamaz. Ayaküstü incelenemez” diyor. Erbakan’a itiraz eden Genelkurmay Başkanı Org. Karadayı ise, “10 dakikada hallederiz” cevabını veriyor. Erbakan’ın direnmesi üzerine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, MGK kararlarının incelenmesinin sonraya bırakılmasına karar vererek toplantıyı sona erdiriyor.
BİR, ‘EMRİ BAŞBAKAN’DAN ALDIK’
İDDİASINI ÇÜRÜTTÜ
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının “dava düşsün” ve ilk önce müştekilerin beyanları alınması yönündeki taleplerini reddetti. Tutuklu sanıklardan ilk savunmayı dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Org. Çevik Bir yaptı. BÇG belgeleri olarak iddianamede yer alan belgelerin Genelkurmay İstihbarat Dairesi tarafından hazırlanan irtica brifingleri olduğunu savunan Bir, “Bu konuda sorumlu Genelkurmay Başkanı’nın kendisidir. Tüm BÇG belgeleri irtica resmini çıkarmak için hazırlanmıştır” dedi. Daha sonra çapraz sorguya alınan Org. Bir, önemli bir itirafta bulundu. Üye hakim Hakan Oruç’un “Hükümetten ya da Başbakanlık’tan size BÇG’yi kurun diye bir talimat geldi mi?” sorusuna sanık Bir, “Hayır Başbakanlık’tan bize herhangi bir talimat gelmedi” cevabını verdi. Böylece yargılamanın başından beri “Hükümetin talimatı doğrultusunda çalışmalar yaptık” diyen sanıkların bu iddiası, bizzat kilit sanık Çevik Bir tarafından çürütülmüş oldu. Sincan’da tankların yürütüldüğünü televizyonda çıkan haberlerden öğrendiğini savunan Bir, Gölcük’teki darbe toplantısının da normal bir görev semineri olduğunu öne sürdü. Hakim Oruç’un “Neden BÇG belgelerine ilişkin Başbakanlık danışmanına bilgi vermediniz” sorusunu yönelttiği Bir, “Benim böyle bir görevim yok. Genelkurmay Başkanı, toplantılarda bilgilendirme yapmışsa bilemem” ifadelerini kullandı.
Çapraz sorgu sırasında “kulaklarım iyi duymuyor” diyen Çevik Bir, kendisine yazılı belge uzatan avukatının eline vurarak, yazılı belgeyi almayı reddetti ve avukatını tersledi.
“BANA SANIK DEME”
Müşteki avukatı İsmail Aydos’un sorusu üzerine ise ilginç diyaloglar yaşandı. Hürriyet gazetesindeki “Gerekirse silah kullanırız” manşetini hatırlatan Aydos, bu üst düzey komutanın Çevik Bir olduğunun açıklandığını, Bir’in de bunu yalanmadığını söyledi. Bir, kendisine “Sayın sanık” diye hitap eden avukat Aydos’a “Bana sanık demeyin. İsmimi biliyorsunuz. İsmimle hitap edin” dedi. Bunun üzerine İsmail Aydos, “Siz sanık değil misiniz?” diye sordu. Hürriyet gazetesine beyanat vermediğini öne süren Org. Çevik Bir, neden tekzip göndermediğine ilişkin de “Her gazeteye cevap veremem” dedi.
Bir, savunmasında “İrticanın bir rejim sorunu olarak algılanması, tehdit olarak gündeme getirilmesi ve nihayet bir tehdit boyutunda adının konması, TSK’nın yarattığı birşey değildir. İsnat edilen suç ile ilgili kurulmaya çalışılan iddialar tümüyle mevzuat çerçevesinde cereyan eden faaliyetlerdir. TSK’dan önce zaten MİT ve emniyet bu konuda harekete geçmiş, durum tespitleri yapmış, devletin ilgili kademelerine bu bilgileri, olguları iletmiş ve uyarılarını tedbir önerilerini bildirmiştir” dedi.
Yorumlara Git

Galatasaray'dan kötü haber! İki yıldız derbide yok

Türkiye'de hemen hemen her markette satılan marka iflas etti! Kanserojen madde iddiası sonunu getirdi

Jose Mourinho Galatasaray derbisi öncesi bir ilki gerçekleştirdi! Hiç bir takımda böyle bir şey yapmamıştı

Türkiye'den dünyayı ayağa kaldıracak altın operasyonu! İki ülke daha tetikte

Ekrem ve Mansur'dan çile çektirmede rekabet! Burası miting alanı değil metro istasyonu