Aktüel
Sürel: Örtülü eşime sağlık karnesi vermediler
28 Şubat davasında emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın “Ben namaza, niyaza, dine karşı değilim. Ben askerlerin namaz kılması için gerekli şartları oluşturdum” şeklindeki sözlerine tepki gösteren, “Yalan söylüyorsunuz.
Güncelleme Tarihi:
HÜSEYİN SANCAK / İSTANBUL - Namaz kıldığım için beni 6 gün hapiste yatırdınız” dediği için duruşma salonundan çıkarılan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Ankara Şube Başkanı Kerim Sürel, yaşadığı mağduriyeti gazetemize anlattı.
“DOLAPLARIN ARKASINDA
NAMAZ KILMIŞTIM”
Sürel, 1992 yılında Ankara Jandarma Kışlası’nda (Eşref Bitlis Kışlası) kıdemli Çavuş olarak görev yaparken, ikindi vaktinin girmesiyle beraber namaz kıldığını hatırlatarak; “İkindi vakti girince o dönemde camiler kapalıydı. Bizde askerlerin yemek taslarının yıkandığı, dolapların arkasında küçük izbe bir yer vardı. Burada yere naylon serip, ikindi namazını 10 dakika içinde kıldım. Daha sonra görev yerime gittiğimde nerede olduğumu sordular, namaz kıldığımı söyleyince 6 gün oda hapsi cezası verdiler” dedi.
“EŞİM BAŞÖRTÜLÜ DİYE
SAĞLIK KARNESİ VERMEDİLER”
Eşi başörtülü olduğu için sağlık karnesi vermediklerini kaydeden Sürel, bu yüzden de 3 gün oda hapsi aldığını ve daha sonra silahsız bir şekilde Doğu’ya gönderildiğini belirtti. “Resmen benim ölmemi istediler” diyen Sürel, isminin sakıncalı personele çıkarıldığını vurguladı. 28 Şubat döneminde de 1998 yılında Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) irticai sebeplerden dolayı Muş İl Jandarma Komutanlığı’nda Kıdemli Üst Çavuş görevinde bulunurken Ordu’dan atıldığını ifade eden Sürel, daha sonra bir giyim mağazası açtığını ve hayatını devam ettirmeye çalıştığını kaydetti. Kerim Sürel, Ordu’dan ayrıldıktan sonra bile kendisinin üstüne gelindiğini belirterek, asker eşlerinin kendi mağazasından alışveriş etmemeleri için uyarıldığını öğrendiğini belirtti.
“DOLAPLARIN ARKASINDA
NAMAZ KILMIŞTIM”
Sürel, 1992 yılında Ankara Jandarma Kışlası’nda (Eşref Bitlis Kışlası) kıdemli Çavuş olarak görev yaparken, ikindi vaktinin girmesiyle beraber namaz kıldığını hatırlatarak; “İkindi vakti girince o dönemde camiler kapalıydı. Bizde askerlerin yemek taslarının yıkandığı, dolapların arkasında küçük izbe bir yer vardı. Burada yere naylon serip, ikindi namazını 10 dakika içinde kıldım. Daha sonra görev yerime gittiğimde nerede olduğumu sordular, namaz kıldığımı söyleyince 6 gün oda hapsi cezası verdiler” dedi.
“EŞİM BAŞÖRTÜLÜ DİYE
SAĞLIK KARNESİ VERMEDİLER”
Eşi başörtülü olduğu için sağlık karnesi vermediklerini kaydeden Sürel, bu yüzden de 3 gün oda hapsi aldığını ve daha sonra silahsız bir şekilde Doğu’ya gönderildiğini belirtti. “Resmen benim ölmemi istediler” diyen Sürel, isminin sakıncalı personele çıkarıldığını vurguladı. 28 Şubat döneminde de 1998 yılında Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) irticai sebeplerden dolayı Muş İl Jandarma Komutanlığı’nda Kıdemli Üst Çavuş görevinde bulunurken Ordu’dan atıldığını ifade eden Sürel, daha sonra bir giyim mağazası açtığını ve hayatını devam ettirmeye çalıştığını kaydetti. Kerim Sürel, Ordu’dan ayrıldıktan sonra bile kendisinin üstüne gelindiğini belirterek, asker eşlerinin kendi mağazasından alışveriş etmemeleri için uyarıldığını öğrendiğini belirtti.