AKİT MENÜ

Ekonomi

Şimdi Onur zamanı

Özen Grup Genel Müdürü Cemal Özen’i; Onur’un Halkalı’daki yeni merkez binasında ziyaret ettik. Özen, Ekonomi Müdürümüz İbrahim Acar’ın sorularını cevaplandırdı. Onurex’in 119 marketini Yıldız Holding’e satmalarının ellerini güçlendirdiğini belirten Özen Grup Genel Müdürü Cemal Özen, “Onur markasının önü açıldı. Onurex ile kaybettiğimiz pazar payını Onur ile kapatacağız. Satıştan elde ettiğimiz kaynağı süper marketçiliğe yatıracağız. En iyi bildiğimiz işte büyümeyi planlıyoruz” dedi.

2013-11-16 08:54:59
RÖPORTAJ :  İbrahim Acar - Temelleri 1979’da Ağrı Patnos’ta atılan Özen Grup’un kaliteli perakende hizmetini tüketiciyle buluşturmak için ‘özen’le büyütülüp bugünlere getirilen Onur markası, başarılara imza atmayı sürdürüyor. 1997 yılında kurulan Onur, aradan geçen 16 yıllık sürede kalitesini Türkiye’nin bütün köşelerine taşıma hedefiyle büyüyor. Özen Grup; İstanbul, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli başta olmak üzere 58 noktada hizmet veriyor. “Alışverişte Onur Sözü” anlayışıyla çıktıkları yolda, 2023 yılı sonunda Türkiye’de gıda perakende sektöründe ilk 5 firma arasında yer almayı hedeflediklerini anlatan Onur Grup Genel Müdürü Cemal Özen, 119 şubelik Onurex zincirini Yıldız Holding’in Şok zincirine satmalarının dezavantaj değil, aksine kendilerine büyük avantaj sağladığına inanıyor. Onur’u büyütmek için önlerinin açıldığını anlan Genel Müdür Özen, önümüzdeki dönemi ilişkin hedeflerini ve Türkiye’de organize perakendeciliğin geldiği noktayı Akit’e anlattı.

* Yılsonu yaklaşıyor. Bu yıl için açmayı düşündüğünüz mağaza var mı?

- İki hafta sonra Başakşehir’de 1500 metrekare kapalı alana sahip bir mağaza açıyoruz. Allah’ın izniyle uzmanlık alanımız olan mağazacılık alanında büyümeye devam edeceğiz.

ONUREX’İN SATIŞI BÜYÜK AVANTAJ SAĞLADI, ÖNÜMÜZÜ AÇTI

* Onurexlerin satılmasıyla bir zayıflama ve yavaşlama algısı oluşmadı galiba?

- Tam tersine daha da hızlı büyümeyi düşünüyoruz. Onurex ile kaybettiğimiz pazar payını buradan daha da katlayarak yolumuza devam edeceğiz. Bizim önümüzdeki döneme ilişkin anlayışımız budur.

* Önünüzde duran bir büyüme hedefiniz var mı?

- Üç ve beş yıllık olmak üzere iki ayrı hedef planlamamız var. Onurex’i satış sürecinde bir miktar hedefimizde sapma yaşandı. Ancak 2014’e ilişkin bir perspektif çalışması yapıyoruz. Bunu ilerleyen günlerde kamuoyuna açıklayacağız. Bu müessese kurulduğu günden bu yana hep sistemi oturmuş doğru ve verimli noktalarda şube açmayı prensibiyle çalıştık. Ailenin en küçük bireyi benim ve icranın başındayım. Desinler diye bir şey yapmadık ve bundan sonra da yapmayız. Doğru bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz. Onur’a hem katma değer sağlayacak hem de verimliliği artıracak bir anlayışla çalışacağız.

SEZBE MEYVEDE KOMİSYONCUYU ARADAN ÇIKARDIK

* Sizin tarımla ilgili olduğunuzu da görüyoruz. Kendi raflarınıza koymak üzere mi bu işi yapıyorsunuz?

- Tarımla ilgileniyoruz ama direkt üretim yapmıyoruz. Evet kendi raflarımızda sergilediğimiz tarım ürünlerini aradaki pazarlamacıları çıkararak direkt tarladan elde etmeye çalışıyoruz. Üretim yapıp piyasaya sürme gibi bir uğraşımız yok. Orada bizim uzmanlarımız var. Daha önce birlikte çalıştığımız köylüler ve üreticileri aracılığıyla politikamıza uygun ve talebimize cevap verebilecek ürünlere ulaşıyoruz. Tarladan aldığımız ürünleri merkezimize getirip kalibrasyonuna uygun şekilde mağazalarımıza dağıtıyoruz.

* Perspektifte nerelere yoğunlaşmak var. Marmara’nın dışına çıkmayı planlıyor musunuz?

- Evet şimdiye kadar Marmara ve Trakya’ya ağırlık verdik. Kısa bir süre önce Marmara’nın dışında bir ilde bir pazarlığa giriştik fakat neticelenmediği için bahsetmek istemiyorum. Nasip olmadı. Ama uygun gördüğümüz teklifler olduğu zaman bunu değerlendirmekten kaçınmayız.

SEKTÖRÜMÜZÜN BİR YASASININ HÂLÂ OLMAMASI BÜYÜK EKSİKLİK

* Marketlerle ilgili düzenleme yıllardır konuşulduğu halde hâlâ yapılmadı. Bu konuyu zincir marketler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yıllardır rahatsızlık duyduğumuz ve sıkça dile getirdiğimiz bir şey var. Bu kadar büyük bir ekonominin üçte birini oluşturan perakende sektöründe bir yasal düzenlemenin olmaması zaten büyük bir rahatsızlık nedeni. Örneğin bankacılık yasası çıkarıldı. Eksiğiyle fazlasıyla çok tartışıldı fakat yasanın çıkmasının ardından yaşanan onca krize rağmen bankacılık sektörü dimdik ayakta kalabildi. Neden? Bu yasa sayesinde. Bunun gibi perakendecilik sektörünün de mutlaka bir yasaya kavuşturulması gerekir. Detaylara çok takılmadan bir düzenlemenin yapılması gerekir. Bu tür düzenlemeler başlangıçta dezavantaj ve bir hak kısıtlaması gibi algılansa da orta ve uzun vadede hem ilgili sektör hem ülke ekonomisi açısından önemli bir fırsattır. Tedarikçi hakkının korunması, bakkalın korunması tabii ki önemlidir. Etik değerler ölçüsünde biz kendi kurumlarımızda bunu zaten uyguluyoruz. Ama yasayla birlikte servisçilik gibi alanlara düzenleme getiriliyor olması fevkalade önemlidir. Çünkü servisçilik bizim işimiz değil. Herkes işini yapmalı. Aldığımız 10 şikayetin 8’i servis ile ilgili oluyor. Demek ki biz mağazamızı yönetiyoruz ama servisi değil. Bunun yasal olarak kalkması gerekir.

* Servis hizmeti külfetli bir iş galiba?

- Külfet gibi görünüyor. Ama biz servis harcamalarını toplam maliyetin içinde görüyoruz. Zaten müşterinin yüzde 93’ü servis kullanmıyor. Sadece yüzde 7’lik bir kısım kullanıyor. Bunun da ciroya yansıması yüzde 3-4 arasındadır. Ana maliyetin içinde erittiğimiz için bu külfet aslında servis kullanmayan müşteriye de yansımış oluyor. Fiyatlandırmada servis kullanan veya kullanmayan ayrımını pratikte yapmak mümkün olmadığı için bu durumda bir haksızlık da söz konusu oluyor. Biz bunu kabullenemiyoruz. Bu haksızlığın bir an önce giderilmesini istiyoruz.

ZİNCİR PERAKENDEDE YABANCI HAKİMİYETİ KIRILDI

* Yakın zamana kadar Türkiye’de zincir perakende sektöründe yabancı hakimiyeti vardı. Ancak BİM ve Şok gibi yerel markaların büyümesiyle yabancı hakimiyeti kırıldı mı sizce? Denge sağlandı mı?

- Öncelikle biz yereli küçük büyük olarak ayırmıyoruz. Bu topraklarda doğmuş her yatırımcı yereldir. Şu anda bütün dünyada Türkiye’deki yerel marketlerin başarısı konuşuluyor. Yereller ciddi bir şekilde büyüme trendine girdi. Bunun adının konulması da ilk olarak 2006’da İstanbul Perder’in kurulmasıyla oldu. Derneğin kurulmasıyla birlikte tecrübe paylaşımı ortaya çıktı. Herkes birbirinden etkilendi. Sonuç olarak yerellerin pazar payı uluslararası zincirlerin pazar payından daha yüksektir. Önlerine çıkan fırsatları çok iyi değerlendiren yereller çok hızlı bir şekilde büyüyorlar.

* Bunun başlıca sebepleri nelerdir?

- Daha hızlı ve daha rekabetçi davranan yereller, müşterisini daha iyi tanıyor ve müşterisine daha uygun ürünler sunuyor. Eskiden müşteri büyük marketlere giderek sadece gıda, tekstil, elektronik ve yapı malzemeleri gibi dört ihtiyacını karşılıyordu. Fakat artık Türkiye’deki insan için en yakınındaki lokasyona en rahat şekilde gidip gelmek birinci önceliktir. Hiçbir müşteri çıkığı bir alışverişten evine yorgun argın dönmek istemez. Bu ihtiyacı gözeterek müşterinin ihtiyacını en yakın noktada giderdiğiniz müddetçe en iyi nokta sizsiniz. Yerellerin başarısında en öncelikle nedenler bunlardır.

YAKINDA ONLİNE ALIŞVERİŞ HİZMETİ VERECEĞİZ

* Özen Grup kaç kişi istihdam ediyor?


- Bizim toplam istihdamımız 2 bin 100 kişinin üzerinde. Yeni şubeler açtıkça istihdamımız buna paralel olarak artacaktır.

* Online ve dijital satışlarınız var mı?

- Şu anda online satış için çalışma yapıyoruz. Programımız yazılım sürecinde, hazırlanıyor. Yılbaşına yetişsin istiyoruz. Belki biraz sarkabilir mutlaka kısa vadede online satışlarımız başlayacak. Şu anda akıllı telefonlarla ilgili de bir uygulama başlatmak istiyoruz. Onur uygulamasını indiren herkese bizdeki her türlü indirim direkt olarak ekranına yansıyacak. Hatta bunun bir adım ötesine geçerek Onur marketinin yakınından geçtiğiniz zaman o gün hangi ürünlerde indirim olduğundan haberdar olacaksınız.

RAFLARI DOLDURUP MÜŞTERİ BEKLEME DÖNEMİ BİTTİ

* Tüketici kalıplarında bir değişiklik var mı?


- Tüketici en doğru lokasyonda alışverişini en rahat şekilde yapmak ister. Tüketici kendini özel hissetmek istiyor. Tüketici bilinci arttı. Kasa kuyruklarında beklemek istemiyor. Ürünün taze olmasını önemsiyor. Rafları son kullanma tarihi geçmemiş ürünlerle doldurup müşteri bekleme anlayışı artık bitti. Doğru ürünü doğru bir fiyatla edinmek isteyen bir müşteri kitlesi var karşımızda. Bu görüşte bir zorluk gibi görünse de Onur olarak biz bundan büyük memnuniyet duyuyoruz.

GIDA SEKTÖRÜ KRİZLERDEN OLUMSUZ ETKİLENMEZ

* Talep potansiyelini nasıl buluyorsunuz. Sonuçta siz ne kadar doğru ürünü sunsanız da müşteri cebindeki paraya göre alışveriş yapıyor değil mi?


Piyasada durum çok iyi olduğu zaman yani gelecekler ipotek altına alınmadığı durumlarda talep ivmesinin normal sınırlar içerisinde seyrettiğini görürüz. Ancak bir kriz başgösterdiğinde gıda perakendecisi bundan pozitif etkilenir. Her şeyin güllük gülistanlık olduğu zamanlarda müşteri konut, araç, gayrimenkul gibi yatırımlara yöneliyor. Bu durumda çoğunlukla borçlanma yaşandığı için birinci ihtiyaçlarda kısıtlama yaşanıyor. Ancak piyasada hafif bir kriz başgösterdiği zaman müşteri bahsettiğimiz yatırımlara yönelmekte çekiniyor ve gıda harcaması bu durumda daha kolaylaşıyor. Fakat son dönemde toplumun evde yemek yapma kültüründe bir miktar değişiklik oldu. Dışarıda yemek yeme alışkanlığı arttıkça eve alınan gıdada düşüş yaşanıyor. Hafta sonları, akşam yemekleri, sosyal ortamlar, düğünler, dernekler, arkadaş buluşmaları derken özellikle İstanbul gibi büyük kentlerde evde gıda tüketimi azalıyor. Fakat yerellerin durumu çok iyi bir konumda; daha da iyi olacak. Tek sorun var; para kazanılmıyor. Biraz da para kazanılsa çok daha iyi yatırımlar olacak.



Yorumlara Git

Dünyayla dalga geçiyorlar! İsrail’den akıl almaz Lübnan savunması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan Rusya’ya gidecek! İşte görüşeceği konular

Pakistan'da bombalı saldırı: Rus Büyükelçi’nin de bulunduğu heyeti taşıyan konvoya mayınlı saldırı!

Yiğit Bulut'un paylaşımı gündem oldu! Dikkat çeken 'Ali Koç' iddiası

İklim değişikliği nedeniyle İtalyanları kahve korkusu sardı