İSTANBUL - Macaristan Gaz Depolama Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Laszlo Fritsch, Türkiye'nin enerjideki aktif rolünün arttığını belirterek, "Türkiye Türk Akımı ve TANAP gibi projelerin geçiş ülkesi ve enerji merkezi olmak istiyorsa boru hatlarıyla beraber gaz depolama tesisleri de inşa etmeli. Bu bir gereklilik" dedi.

Fritsch, Macaristan'ın Avrupa'da gaz depolama işinde öncü ülke olduğunu ve bölgedeki ülkelerin tamamına yakınına bu anlamda hizmet verebildiğine dikkat çekti.

Gaz depolama işinin Avrupa'da geliştirilebilecek bir alan olduğunu ifade eden Fritsch, şöyle devam etti:

“DEPOLAMA TESİSİNİZ KADAR İDDİANIZ OLUR”

"Türkiye, Türk Akımı ve TANAP gibi projelerin geçiş ülkesi ve enerji merkezi olmak istiyorsa boru hatlarıyla beraber gaz depolama tesisleri de inşa etmeli. Eğer Türk Akımı Yunan sınırında biterse güneydoğu Avrupa ülkelerinin sorunu hala çözülmemiş olacak. Yunan sınırından sonrasında da boru hatlarına ihtiyaç var. Eğer boru hatlarınız varsa gaz depolama yapılarınız da olmalı. Ukrayna şu an bir transit ülke rolünde ama bunun yanında depolama tesisleri de faaliyet gösteriyor. Türkiye için de durumun aynı olması gerekir. Farklı rotalardan farklı boru hatları geçiyorsa, aynı çeşitlilikte depolama tesisleri de gerekir." Öte yandan Fritsch gaz depolama işinde Avrupa'da hala potansiyel olduğunu ve Makedonya, Hırvatistan, Bosna Hersek gibi ülkelerde bu potansiyelin fazla olduğunu sözlerine ekledi.

ANKARA - Türkiye'de 7 Haziran seçimleri sonrasında oluşan siyasi tablo ve hükümet kurma çalışmaları enerji piyasası tarafından yakından takip ediliyor. Enerji uzmanları, siyasi belirsizliğin büyük ölçekli enerji projelerini etkilemeyeceğini belirtti. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, "TANAP ve Türk Akımı gibi projeler seçim sonuçlarının yarattığı atmosfer ve hükümet kurma çalışmalarından olumsuz etkilenmez. TANAP zaten başlayan bir süreç. Türk Akımı için de ay sonunda imza bekleniyor" dedi.

Türkiye’deki mevcut sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini ifade eden Karagöl, yatırımcının önünü görmek isteyeceğini belirterek, "​Yatırımcılar, belirsizlik ortamında uzun süreli kalmak istemez. Süre uzadıkça yeni alternatiflere, farklı ülkelere gitme motivasyonu artar. Şu anda herkes 'bekle gör' potası içerisinde. Türkiye'nin beklentileri karşılamak adına bu belirsizlikleri bir an önce ortadan kaldırması gerekiyor" diye konuştu. 

Çin Xi'an Jiaotong-Liverpool Üniversitesi Öğretim Üyesi Ahmet Göncü de Türkiye'nin enerji politikalarında sağlanacak devamlılığın Avrupa Birliği açısından önemli olduğunu vurgulayarak, enerji politikalarının iç politikadan bağımsız olması gerektiğini savundu.

Göncü, "Bir ülkenin enerji politikaları o ülkenin güvenliği ve bekasıyla çok yakından ilgili konular. Birçok gelişmiş ülkede enerji politikaları hükümetler üzeri bir konu olup devlet politikası olarak görülmektedir. Örneğin ABD ve Çin gibi ülkelerde enerji politikaları oldukça uzun vadeli planlanmakta. Hükümetlerin elbette politikalar üzerinde etkisinin olması doğal ancak bu planlamaların uzun vadeli ve ülke güvenliğini göz önünde bulundurarak yapılması zaruri. Enerji sektörü bir ülkenin hem ekonomisi için hem de güvenliği için en kritik sektörlerden bir tanesi. Bunun bilinciyle kim hükümeti kurarsa kursun uzun vadeli stratejilerle devamlılık sağlanabilir" değerlendirmesinde bulundu.

KÖKLÜ PROJELER ETKİLENMEZ

Merkezi İngiltere'de bulunan Orta Doğu Enstitüsü Enerji Uzmanı Nasır Tamimi ise yeni hükümetle yeni enerji politikalarının geliştirilebileceğini, ancak köklü projelerin bu durumdan etkilenmeyeceğini bildirdi. Tamimi, "Orta Doğu çökmedikçe mevcut stratejiyi değiştirmeye gerek yok. Enerji politikasının en azından kısa vadede değişmeyeceğini düşünüyorum” dedi.