Aktüel
O brifingi alkışlayanlar hesap versin!
28 Şubat davasının sanığı emekli Org. Fevzi Türkeri’nin avukatı Aykanat Kaçmaz, müvekkili Türkeri tarafından 28 Şubat sürecinde verilen brifinglere katılan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başsavcısı, Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, HSYK Başkanvekili ve üyelerinin de o brifinge nasıl katıldıkları, hangi zorlamayla bu brifingi dakikalarca alkışladıklarının açığa kavuşturulması amacıyla mahkemeye çağrılarak dinlenmeleri için mahkemeye dilekçe sundu.
Güncelleme Tarihi:
EROL METİN/ANKARA - 28 Şubat darbe davasının dünkü duruşmasında, dönemin Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri’nin avukatı Aykanat Kaçmaz, savunmasına kaldığı yerden devam etti. Kaçmaz, halen tartışılmaya devam edilen, yargı ve basına verilen irtica konulu brifinglerde kullanıldığı belirtilen “Gerekirse silah kullanırız” sözünün müvekkili Türkeri tarafından sarf edildiğini açıkladı. Müvekkilinin hükümete tehdit olarak algılanan bu ifadeyi sadece nakletme görevini yerine getirdiğini belirten Kaçmaz, “Müvekkilimin bu sözü yazan kişi değil, okuyan kişi olduğunu söylemek istiyorum” dedi. “Gerekirse silah kullanırız” ifadesinin kullanıldığı dönemin şeriatın nasıl getirileceğinin açıkça dillendirildiği bir dönem olduğunu savunan Av. Kaçmaz, Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu’nun askere cumhuriyeti silahla koruma yetkisi verdiğini söyledi.
BRİFİNGİ NEDEN ALKIŞLADIKLARINI AÇIKLASINLAR
Kaçmaz ayrıca müvekkili Fevzi Türkeri tarafından verilen brifinglere katılan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başsavcısı, Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, HSYK Başkanvekili ve üyelerinin de o brifinge nasıl katıldıkları, hangi zorlamayla bu brifingi dakikalarca alkışladıklarının açığa kavuşturulması amacıyla mahkemeye çağrılarak dinlenmelerini talep etti. Kaçmaz, bu konudaki dilekçesini de mahkemeye sundu.
HEM DARBECİ HEM PİŞKİN!
Daha sonra dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Org. Ahmet Çörekçi’nin ertelenen çapraz sorgusu yapıldı. 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli org. İ. Hakkı Karadayı’nın Türkçe ezandan bahsettiğini hatırlatan Üye Hakim Hakan Oruç, sanık Çörekçi’ye “Sizin de ‘demokrasi nasıl dinle bağdaşacak’ diye bir ifadeniz var. Sanki o dönemde dini bir yönetim varmış gibi bir konuşma olduğunu düşünüyorum. Bu konuşma Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasıyla değerlendirildiğinde bir baskı olarak mı yapıldı?” diye sordu. Çörekçi, “İnancı ne olursa olsun şahsen tüm insanlara eşit gözle bakarım. Bu şekilde demokratik din diye bir şey düşünmüyorum. Din inançlı insanlar için geçerlidir. İstedikleri yerde istedikleri şekilde davranabilirler. Ancak devletin kanunlarına da karşı gelmeleri düşünülemez” şeklinde konuştu. 18 maddelik MGK kararlarının taslağını önceden hazırlamadıklarını savunan Çörekçi, Demirel’in “Askerin iki şapkası vardır: Biri asker, biri siyasi şapkasıdır” şeklindeki ifadesini hatırlatıp, “MGK toplantısında ne konuştuysa kabul ettiğini, çünkü Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ötesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir temsilcisi olduğunu, düşüncelerini açıklayabileceğini” dile getirdi.
“EŞİ BAŞÖRTÜLÜ OLANLAR SUÇ MU İŞLİYOR?”
Duruşma savcısı Kemal Çetin, Org. Çörekçi’ye 15 Aralık 1995 tarihli, bazı TSK personelinin başörtülü eşlerinin kıyafetlerinin çağdışı kıyafetler olarak nitelendirildiği, hutbe ve vaazların içeriğinin gözden geçirileceğinin belirtildiği belgenin hangi maksatla hazırlandığını sordu. Verdikleri direktifin doğru olduğuna inandığını söyleyen Çörekçi, “Buna mecburuz. Çünkü yetiştireceğimiz personelin bize uygun nitelikte olmasını iyice inceleriz. Biz onlara çok önemli görevler vereceğiz. Dini ya da ideolojik konularda tertemiz olunmalı” ifadelerini kullandı. Savcı Çetin, Çörekçi’nin sözlerine “Eşi başörtülü olan herkes o zaman suç mu işliyor, yani tehlikeli mi” şeklinde tepki gösterdi.
ŞEHİT PİLOTUN UÇAĞI EGE’DE NEDEN DÜŞTÜ?
Balyoz darbe planında halkın galeyana getirilmesi için bir Türk jetinin düşürülmesi eyleminin yer aldığını belirten müşteki avukatı Yılmaz Bölükbaşı, Pilot Yüzbaşı Nail Erdoğan’ın uçağının Yunan uçakları tarafından Ege Denizi’nde düşürüldüğünü hatırlatarak, Çörekçi’den bu hususu izah etmesini istediğini dile getirdi. Hava Kuvvetleri olarak o günün şartlarında Yüzbaşı Erdoğan’ın 400 metrelik derinlikteki naşını çıkarmak için çaba gösterdiklerini ancak başaramadıklarını kaydeden sanık Org. Ahmet Çörekçi, hükümetin devrilmesi için uçakların düşürülmesinin amaçlandığı iddiasına ise cevap vermek istemediğini bildirdi. Bazı komutanların emekli olduktan sonra birtakım şirketlerde görev aldığını ve gazetelerde, “İrtica bahane, soygun şahane” başlıkları atıldığını vurgulayan Av. Bölükbaşı, Çörekçi’ye asker ve iş dünyasının 28 Şubat sürecindeki ilişkisini sordu. Şahsen hiçbir firmada çalışmadığını belirten Çörekçi, “Elbette arkadaşların ihtiyacı olabilir. Çalışma hakkımızı niye yasaklıyorsunuz? Ne yaptık da bizi soygunla suçluyorsunuz?” değerlendirmesini yaptı.
ÇÖREKÇİ’NİN SAVUNMASI DOĞAN’I ÇILDIRTTI!
Sanık emekli Org. Ahmet Çörekçi, müşteki avukatı Emrullah Beytar’ın sorusu üzerine BÇG’de resmi olarak görev almadığını ve o dönemde emrinde çalışan diğer sanık Tümgeneral Çetin Dizdar’ı BÇG toplantılarına göndermediğini iddia etti. Söz alan dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Org. Çetin Doğan, BÇG’nin faaliyetlerinden haberdar olmadığını savunan Çörekçi’ye tepki gösterdi. Doğan Çörekçi’ye “Sizin haberiniz olmadan Hava Kuvvetleri’nden belgelerin bize gelme ihtimali var mıdır?” sorusunu yöneltti. Çörekçi ise Doğan’a “BÇG’yi resmi olarak takip etmediği, hiçbir belgenin kendisine arz edilmediği” karşılığını verdi. Doğan bu sefer de olağanüstü YAŞ toplantıları öncesi kuvvet komutanlarına bir dosya verdiklerini, bu dosyada BÇG’ye ilişkin de bilgi ve belgelerin olduğunu söyleyerek, Çörekçi’ye bu dosyanın kendisine gelmeme ihtimalinin olup olmadığını sordu. Aradan uzun yıllar geçtiğini belirten Çörekçi, BÇG’yle ilgili ayrıntıları hatırlamadığını öne sürdü.
İZZETTİN GÜRDAL KENDİNİ SAVUNDU
Dönemin Genelkurmay İstihkam Daire Başkanı Emekli General İzzettin Gürdal, yaptığı savunmada, başında bulunduğu dairenin faaliyet alanı nedeniyle BÇG’de şahsına herhangi bir görev verilmesinin mümkün olmadığı iddiasında bulunarak kendini savundu.
REDDİ HAKİM TALEBİ BURSA 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NCE ELE ALINACAK
Mahkeme ayrıca müşteki avukatları Hüsnü Tuna ve Cüneyt Toraman’ın reddi hakim taleplerinin reddedilmesine yaptığı itirazı da yerinde görmeyerek, dosyayı incelenmek üzere Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderme kararı aldı.
SANIKLARIN DURUŞMALARA KATILMAMA TALEBİ YERİNDE GÖRÜLDÜ
Öte yandan sanıklar Hüsnü Dağ, Çetin Dizdar, Fevzi Türkeri, Ahmet Çörekçi, Tevfik Özkılıç, Şevket Turan ve İzzettin Gürdal’ın duruşmalardan vareste tutulmaları talebini yerinde bulan mahkeme heyeti yargılamayı bugüne erteledi.
BRİFİNGİ NEDEN ALKIŞLADIKLARINI AÇIKLASINLAR
Kaçmaz ayrıca müvekkili Fevzi Türkeri tarafından verilen brifinglere katılan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başsavcısı, Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, HSYK Başkanvekili ve üyelerinin de o brifinge nasıl katıldıkları, hangi zorlamayla bu brifingi dakikalarca alkışladıklarının açığa kavuşturulması amacıyla mahkemeye çağrılarak dinlenmelerini talep etti. Kaçmaz, bu konudaki dilekçesini de mahkemeye sundu.
HEM DARBECİ HEM PİŞKİN!
Daha sonra dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Org. Ahmet Çörekçi’nin ertelenen çapraz sorgusu yapıldı. 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli org. İ. Hakkı Karadayı’nın Türkçe ezandan bahsettiğini hatırlatan Üye Hakim Hakan Oruç, sanık Çörekçi’ye “Sizin de ‘demokrasi nasıl dinle bağdaşacak’ diye bir ifadeniz var. Sanki o dönemde dini bir yönetim varmış gibi bir konuşma olduğunu düşünüyorum. Bu konuşma Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasıyla değerlendirildiğinde bir baskı olarak mı yapıldı?” diye sordu. Çörekçi, “İnancı ne olursa olsun şahsen tüm insanlara eşit gözle bakarım. Bu şekilde demokratik din diye bir şey düşünmüyorum. Din inançlı insanlar için geçerlidir. İstedikleri yerde istedikleri şekilde davranabilirler. Ancak devletin kanunlarına da karşı gelmeleri düşünülemez” şeklinde konuştu. 18 maddelik MGK kararlarının taslağını önceden hazırlamadıklarını savunan Çörekçi, Demirel’in “Askerin iki şapkası vardır: Biri asker, biri siyasi şapkasıdır” şeklindeki ifadesini hatırlatıp, “MGK toplantısında ne konuştuysa kabul ettiğini, çünkü Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ötesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir temsilcisi olduğunu, düşüncelerini açıklayabileceğini” dile getirdi.
“EŞİ BAŞÖRTÜLÜ OLANLAR SUÇ MU İŞLİYOR?”
Duruşma savcısı Kemal Çetin, Org. Çörekçi’ye 15 Aralık 1995 tarihli, bazı TSK personelinin başörtülü eşlerinin kıyafetlerinin çağdışı kıyafetler olarak nitelendirildiği, hutbe ve vaazların içeriğinin gözden geçirileceğinin belirtildiği belgenin hangi maksatla hazırlandığını sordu. Verdikleri direktifin doğru olduğuna inandığını söyleyen Çörekçi, “Buna mecburuz. Çünkü yetiştireceğimiz personelin bize uygun nitelikte olmasını iyice inceleriz. Biz onlara çok önemli görevler vereceğiz. Dini ya da ideolojik konularda tertemiz olunmalı” ifadelerini kullandı. Savcı Çetin, Çörekçi’nin sözlerine “Eşi başörtülü olan herkes o zaman suç mu işliyor, yani tehlikeli mi” şeklinde tepki gösterdi.
ŞEHİT PİLOTUN UÇAĞI EGE’DE NEDEN DÜŞTÜ?
Balyoz darbe planında halkın galeyana getirilmesi için bir Türk jetinin düşürülmesi eyleminin yer aldığını belirten müşteki avukatı Yılmaz Bölükbaşı, Pilot Yüzbaşı Nail Erdoğan’ın uçağının Yunan uçakları tarafından Ege Denizi’nde düşürüldüğünü hatırlatarak, Çörekçi’den bu hususu izah etmesini istediğini dile getirdi. Hava Kuvvetleri olarak o günün şartlarında Yüzbaşı Erdoğan’ın 400 metrelik derinlikteki naşını çıkarmak için çaba gösterdiklerini ancak başaramadıklarını kaydeden sanık Org. Ahmet Çörekçi, hükümetin devrilmesi için uçakların düşürülmesinin amaçlandığı iddiasına ise cevap vermek istemediğini bildirdi. Bazı komutanların emekli olduktan sonra birtakım şirketlerde görev aldığını ve gazetelerde, “İrtica bahane, soygun şahane” başlıkları atıldığını vurgulayan Av. Bölükbaşı, Çörekçi’ye asker ve iş dünyasının 28 Şubat sürecindeki ilişkisini sordu. Şahsen hiçbir firmada çalışmadığını belirten Çörekçi, “Elbette arkadaşların ihtiyacı olabilir. Çalışma hakkımızı niye yasaklıyorsunuz? Ne yaptık da bizi soygunla suçluyorsunuz?” değerlendirmesini yaptı.
ÇÖREKÇİ’NİN SAVUNMASI DOĞAN’I ÇILDIRTTI!
Sanık emekli Org. Ahmet Çörekçi, müşteki avukatı Emrullah Beytar’ın sorusu üzerine BÇG’de resmi olarak görev almadığını ve o dönemde emrinde çalışan diğer sanık Tümgeneral Çetin Dizdar’ı BÇG toplantılarına göndermediğini iddia etti. Söz alan dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Org. Çetin Doğan, BÇG’nin faaliyetlerinden haberdar olmadığını savunan Çörekçi’ye tepki gösterdi. Doğan Çörekçi’ye “Sizin haberiniz olmadan Hava Kuvvetleri’nden belgelerin bize gelme ihtimali var mıdır?” sorusunu yöneltti. Çörekçi ise Doğan’a “BÇG’yi resmi olarak takip etmediği, hiçbir belgenin kendisine arz edilmediği” karşılığını verdi. Doğan bu sefer de olağanüstü YAŞ toplantıları öncesi kuvvet komutanlarına bir dosya verdiklerini, bu dosyada BÇG’ye ilişkin de bilgi ve belgelerin olduğunu söyleyerek, Çörekçi’ye bu dosyanın kendisine gelmeme ihtimalinin olup olmadığını sordu. Aradan uzun yıllar geçtiğini belirten Çörekçi, BÇG’yle ilgili ayrıntıları hatırlamadığını öne sürdü.
İZZETTİN GÜRDAL KENDİNİ SAVUNDU
Dönemin Genelkurmay İstihkam Daire Başkanı Emekli General İzzettin Gürdal, yaptığı savunmada, başında bulunduğu dairenin faaliyet alanı nedeniyle BÇG’de şahsına herhangi bir görev verilmesinin mümkün olmadığı iddiasında bulunarak kendini savundu.
REDDİ HAKİM TALEBİ BURSA 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NCE ELE ALINACAK
Mahkeme ayrıca müşteki avukatları Hüsnü Tuna ve Cüneyt Toraman’ın reddi hakim taleplerinin reddedilmesine yaptığı itirazı da yerinde görmeyerek, dosyayı incelenmek üzere Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderme kararı aldı.
SANIKLARIN DURUŞMALARA KATILMAMA TALEBİ YERİNDE GÖRÜLDÜ
Öte yandan sanıklar Hüsnü Dağ, Çetin Dizdar, Fevzi Türkeri, Ahmet Çörekçi, Tevfik Özkılıç, Şevket Turan ve İzzettin Gürdal’ın duruşmalardan vareste tutulmaları talebini yerinde bulan mahkeme heyeti yargılamayı bugüne erteledi.