AKİT MENÜ

Siyaset

Ne haya var, ne de edep

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya yolunda uçakta, aralarında yazarımız ve Genel Yayın Koordinatörümüz Hasan Karakaya’nın da bulunduğu gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Erdoğan, “HDP’lilerde ne haya var ne de edep, saldırılar karşılıksız kalmayacak. Esed’le PYD birbirinin dostu. DAEŞ’e karşı kurulan koalisyon güçlerinde, İslam dünyası da olmalı” dedi.

Güncelleme Tarihi:

HASAN KARAKAYA / ENDONEZYA - Çin’deki resmi temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya’ya gitti. Endonezya yolunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, “Çin’deki görüşmelerim gayet verimli görüşmeler olarak geçti” dedi. Erdoğan, devletlerarası anlaşmalarımız oldu. Bunlardan birincisi Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasına dair anlaşma. İkincisi ekonomik ve ticari işbirliği, orta vadeli kalkınma planı anlaşması. Üçüncüsü de başbakan yardımcıları düzeyinde bir işirliği mekanizması kurulmasına yönelik mutabakat muhtırası. Bu üçüncüsü gerçekten önemli bir anlaşma. Bundan böyle atılacak başbakan yardımcıları seviyesinde iki ülke arasında atılacak adımlar sürekli takibe uğrayacaktır. Onlar tarafından da bu anlaşmaların takibinin gerçekleşmesi bundan sonraki süreçte startejik işbirliği anlaşmamızı çok daha farklı bir yere taşıyacaktır” şeklinde konuştu.

l Çin’le ticari ilişkilerimiz ne durumda?

2010’da bu imzayı attık fakat malum gelişmeler sebebiyle bazı sıkıntılar yaşandı ve stratejik işbirliği anlaşmasında mesafe alamamıştık.  2014 sonu itibariyle ikili ticaret hacmimiz 28 milyar dolar civarında. Fakat aramızdaki açık 22 milyar dolar gibi çok ciddi düzeyde. Bunu özellikle Türkiye’de yapılacak Çin yatırımıyla kapatabiliriz. Bunu kendileriyle özellikle konuştum. Buna yönelik 2010 İstanbul ziyaretinde kendileriyle altyapı ve üstyapı projelerine yönelik 10 ayrı projede 30 + 10 milyar dolarlık bir yatırımı aramızda konuşmuştuk. Bunlarda da 7 yıl ödemesiz 25 yıl vadeyle böyle bir adım atabiliriz denmişti. İnşallah temennimiz odur ki bu adımımızı bu anlaşmadan sonra hayata geçiririz. Huawei ile Turkcell arasında bir anlaşmayı imzaladı ilgili firmaların yetkilileri.  Huawei dünyada 170 bin çalışanı olan bir bilişim firması. 

ÜNİVERSİTE TEKLİF ETTİM

Çin 1.4 milyar nüfusa sahip. Ben kendilerine Türkiye Çin üniversitesi kurulması teklifini getirdim, olumlu cevap verdiler, “Bunu şu an çalışalım” dediler. “Türk- Japon”, “Alman”, “Kırgızistan” ve Kazakistan şeklinde üniversitelerimiz var. Çin’le de böyle bir adımı atabiliriz dedik. Akşam yemeğinde de yaptığımız görüşmelerde kendilerinin olumlu baktıklarını bizzat kendisinden (Çin Devlet Başkanı) dinledim. İnşallah en kısa zamanda ilgili bakanlara talimat vereceğiz. Ben de Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlarımıza talimat vereceğim. “Sağlık Bilimleri ve Bilişim Teknolojileri alanında böyle bir üniversite isabetli olur” dedim. 

HEM TÜRKÇE’NİN HEM ÇİNCE’NİN GENÇLERİMİZ ARASINDA DA YAYGINLAŞMASINA VESİLE OLACAKTIR

l Çin’le yeni projeler var mı?

Bir diğer adım, çok çok önemli olan 10 projeyle ilgili ki bunlar demiryolu projeleri. Kars-Edirne demiryolu 2 bin kilometre mesafesi var. Bu konuda, önceden de buna taliptiler. Burada özellikle hükümetler arası bir anlaşmaya bu projeyi Çin uygun bir fiyatla alacak olursa bu bizim için özellikle Pekin- Londra olarak sürekli konuştuğumuz, Marmaray’ı da ilgilendiren Hazar ile gerçekten Pekin’i Londra’ya bağlamak mümkün olacak. O nedenle önem arz ediyor. Onlar da sıcak bakıyor.  Bir diğer önemli projemiz, Antalya- İzmir demiryolu var. Bunun dışında 8 demiryolu projesi daha var. Bunlara talipler. Otoyollar noktasında aynı şekilde bunlara talipler. Ankara- İstanbul etabının Eskişehir- İstanbul etabını Çinlilerle birlikte Türk firması yaptı. Orada da yaptıkları ciddi bir yatırım var. Bundan sonraki süreçte de bu yatırımları devam ettirebileceğimize inanıyorum. 

Türkiye’de sağlık sektöründe biliyorsunuz şehir hastanelerinde de şu anda 20 kadar hastanemizin inşaatı başladı, yürüyor. Yaklaşık 10 şehir hastanesi daha planlanıyor. Planlanan bu hastanelerle ilgili olarak Çin’in de yatırımlarına açık olduğumuzu ifade ettik.  Tabii bu tip yatırımların yanında bilişim teknolojisinin farklı alanlarında Türkiye’ye girebilirler, otomotivde girebilirler. Bunları artırmak lazım. 

Enerji sektöründe üçüncü nükleer enerji santralına talipler. Önce Amerikalılarla birlikte böyle bir şey gündemde. Fakat bunu Amerikalılarla yapmasalar da Çin olarak da yapabileceklerine ben inanıyorum. Zaten böyle bir güçleri var. 

ÇİN’DE 35 BİN CAMİ

Bu sabah Çin İslam Cemiyetini kabul ettik. 12 kadar arkadaş geldiler. Çin’de şu anda 35 bin cami olduğunu söylediler, 40 bin din adamı olduğunu söylediler. Kendileri olumlu cevaplar verdiler, ibadetler konusunda rahat olduklarını söylediler. Onlara olan tavsiyemiz daha çok aranızdaki birlik ve beraberliğinizi korumak bir de her zaman söylediğimiz gibi kendi aranızda güçlü bir Çin devletinin içinde güçlü bir toplum olarak durumunuzu güçlendirmektir, muhafaza etmektir tavsiyesinde bulundum.

NE HAYA VAR NE DE EDEP

l PKK konusunda dünya liderleri ne diyor, operasyonlara tepki- destek ne düzeyde? Bizim yanımızdalar mı?

Şu ana kadar devlet başkanları nezdinde Sayın Obama, Hollande, Putin, Suudi Kralı Selman bin Abdülazziz ile görüşmem oldu.  Katar Emiri’yle, Ürdün Kralıyla görüştüm, İtalya Başbakanı Renzi aramıştı, Irak cumhurbaşkanı ile de temas ettik. Başbakanlar düzeyinde de Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı görüşmeler var. 

Görüşme yaptığımız ülkelerin tamamı gerek DAEŞ ve PKK da dahil olmak üzere teröre karşı verdiğimiz mücadelede bizi desteklediklerini belirtiyorlar.  Şu anda askerlerimize ve polisimize yönelik, uykudaki ve evindeki iki polisi şehit edilmesi, babasıyla telefon görüşmesi yapan bir askerin şehit edilmesi, hanımıyla evine dönen binbaşının çapraz ateşe tutulmak suretiyle şehit edilmesi gibi haince saldırılarla karşı karşıyayız. Terör örgütü ve yandaşları Suruç’taki saldırıyı dahi farklı yerlere çekme gayretinde. Cumhurbaşkanlığı makamını dahi bununla ilintilendirmeye kalkışıyorlar. Bunlarda ne haya var ne edep!  6- 8 Ekim olaylarında, şu anda sözüm ona milletvekili olan kişinin yaptıkları ortada. Orada 50 Kürt vataandaşımız hayatını kaybetti. Ölen de öldüren de Kürt! Şimdi dokunulmazlığın kaldırılması ve benzeri yaklaşımlarla kendileri farklı bir oyunun içine giriyorlar. Kararı Parlamento verecektir. Bu zata şunu sormak lazım, “ABD ve AB’nin terör listesinde olan bir örgütü sen terör örgütü olarak ilan edebiliyor musun?”

Tam tersine bunlar Suriye de dahil olmak üzere terör yapılanmalarına sahip çıkma peşindeler. 

KARŞILIKSIZ KALMAYACAK

l Şırnak’tan yine 3 şehit haberi geldi. Yorumunuz nedir?

Bu terör saldırıları PKK’nın vahşetini açıkça ortaya koyuyor. Bu saldırılar elbette karşılıksız bırakılmayacaktır. Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde bir polisimizi, Şırnak’ta üç askerimizi kaybetmek bizleri derinden üzmüştür. Şehitlerimize rahmet, ailelerine ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Terörü minimize etmek konusunda kararlıyız. Silahlı kuvvetlerimizin DAEŞ ve PKK dahil tüm terör odaklarına yönelik düzenlemekte olduğu operasyonlar da bunun somut bir göstergesidir. 

l Tüm bu yaşananlardan çözüm süreci nasıl etkilenir? HDP masada olur mu? İmralı görüşmesi gerçekleşir mi?

Hükümetin kararları çok çok önemli. Çözüm süreci benim başbakanlığım döneminde başladı. Biz bu yola çıkarken “demokratik açılım” diye çıktık. “Milli beraberlik ve kardeşlik” dedik. Çözüm süreciyle de taçlandıralım istedik. Ama ne yazık ki çözüm sürecini istismar edenler çıktı.

Bedelini son yapılan seçimlerde ağır ödedik.

“Sandıklarda tehdit yoktu sıkıntı yaşanmadı” iddiaları doğru değil. Tehdit vardı, bizzat bize gelip anlatanlar oldu. Muhtarlardan dahi dinledik. 

Doğu ve Güneydoğu’da büyük şehirlerde bile kısmen yaşandı bunlar. Yakılan, yıkılan parti merkezleri oldu. Bunlar medyaya da yansıdı. Artık mızrak çuvala sığmıyor.  Dolayısıyla bundan sonra çözüm sürecinin istismarına müsade edilmemeli. Önemli olan içeriktir, temel hak ve özgürlüklerdir. 10 yıllardır görülmeyen her türlü özgürlüğü biz sağladık. Red, inkar ve asimilasyon politikalarını kaldırdık bunlar kolay şeyler değildi.

“Bir saatlik Kürtçe yayın mı yapılsa?” tartışması yapılırken biz tam gün Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i kurduk. Anadolu’da değiştirilmiş olan yer isimlerinin yeniden kullanılmasına imkan sağladık. Ama temel hak ve özgürlüklerin sağlanmasıyla yetinmeyip bölgeyi ayırma peşinde koşanlar varsa hiç kusura bakmasınlar. 

Kusura bakmasınlar bizler vatanımızın bölünmezliğine sahip çıkmak zorundayız. Bundan kesinlikle taviz vermeyiz. Biz bir defa tek milletiz. Sadece Türkler yok bu kavramın içinde 78 milyon tek milletiz.  Bu milletin tek bayrağı var, alternatif asla kabul etmeyiz tek vatan 780 bin kilometre ile tek vatan. Bu vatan üzerinde operasyona müsade edemeyiz.  78 milyon vatandaş eşit olarak hür olarak yaşayacaklardır. bunlar arasında ayrımcılığa müsade etmeyiz. 

Dördüncüsü de tek devlettir.  Devlet içinde devlet olmaz. Nitekim biz paralel devlete müsade etmedik.  İşte şimdi Kuzey Suriye’de olan da yine tek devlete karşı bir girişimdir. Kuzey Suriye’de en doğudan Akdeniz’e kadar bir koridor oluşturma gayreti içindeler. DAEŞ, Cerablub’ta bu hesapların önünde onlara bir mania teşkil ediyordu, bu nedenle orada bir mücadeleye girdiler.  Ancak Türkiye iyi terörist, kötü terörist şeklindeki bir oyuna müsade etmeyecektir, terörist teröristtir.

DEMİRTAŞ HADDİNİ BİLSİN

PEKİN - Resmi temaslarda bulunmak üzere Çin’de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Çin İş Forumu sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Suruç’taki terör saldırısıyla ilgili HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı’na yönelik iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu aslı astarı olmayan, terbiyesizce bir ifadedir. Bir defa Cumhurbaşkanlığı makamının bu tür densizliklere, alçaklıklara düşmeyecek kadar yüksek bir makam olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Her şeyden önce bu ifadeleri kullanan şahıs 6-7-8 Ekim, 50 kişinin öldüğü o katliamın baş sorumlusudur. Şu anda dokunulmazlık zırhı altında bugüne kadar süreci ne yazık ki getirmiştir, lekelemiştir gölgelemiştir ve şu anda da hala Avrupa’nın hatta en son Amerika’nın bir terör örgütü olarak ifade ettiği PKK’ya yönelik böyle bir yaklaşımı ortaya koyamamaktadır ve zaten ağabeyi malum dağda yetişmiş, dağda bugüne kadar gelmiş olan bir kişi.

Kendisi de fırsatı bulduğunda herhalde oraya koşar. Zaten zaman zaman oradan malum talimatları alan tipler bunlar. Bir defa bunların ağzından çıkan her kelamı kulaklarının duyması lazım. Her şeyden önce bugüne kadar ülkenin huzuru için, refahı için çalışan bir cumhurbaşkanına kalkıp da böyle bu tür yakıştırmaların içerisine girmek olsa olsa sadece kendi üzerindeki o kararlık bulutları dağıtmaya yönelik adımlardır. ‘Haddini bilsin’ derim, olay budur.”         

KOALİSYONDA İSLÂM DÜNYASI DA OLMALI

l Salih Müslim, Esed’in ordusuna katılabileceğini ilan etti, Esed de asker açığı olduğunu itiraf etti. Türkiye bu konuyla ilgili ne düşünüyor?

Buna hiç şaşırmadım. Esed eskiden Kürtlerin varlığını dahi kabul etmiyordu. Onlara pasaport ve hatta nüfus cüzdanı bile vermiyordu. Aynı şeyi Müslüman Kardeşlere de yapıyordu. O zaman Kürtlerle de Müslüman Kardeşlerle de bir silahlı çatışma yoktu. Ancak ne zaman ki iç savaş başladı Kürtleri yanına çekmek için farklı adımlar attı.  Salih Müslim o dönemde hapisteydi. O zamanlar DAEŞ de yoktu.  Dünyada ne kadar itilmiş kakılmış tip varsa onlar orayı antrenman alanı olarak görüyor ve oraya gidiyorlar. Bizim Türkiye’ye girişini yasakladığımız 16 bin kişi var. Bin 600 kişiyi de sınırdışı ettik. Bunlar kendi imkanlarımızla yapabildiklerimiz. Ancak tâ Avustralya’dan, Fransa ve İngiltere’den oraya gidenler var. Aynı şekilde bizden ve Kafkaslar’dan gidenler var. Bu noktada bizim duruşumuz önem arz ediyor. “Artık bıçak kemiğe dayandı” dedik ve operasyonlar başladı. Esed’in PYD ile birleşmesi bizim için anormal değil bunlar bir birinin dostudur. Başka dostları da var, bundan da şüpheniz olmasın. Lübnan ve İran’dan da gelenler var. Esed’in sonuna kadar arkasındayız diyen ülkeler bile var. 

l Çin’deki temaslarınızda Suriye konusu gündeme geldi mi?

Evet geldi. Yaklaşımlarını olumlu buldum ve kendileri de terör konusunda çok çok hassaslar. Desteklerini bundan sonraki süreçte de bekliyoruz dedik. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 üyesi ile ben görüştüm hükümet başkanları nezdinde Ahmet bey görüştü… Merkel ve Cameron ile Ahmet bey görüştü. Bakanlar kurulu kararı onaylandı ve yürürlüğe girdi. Obama ile de görüştüm. Üslerin koalisyon güçlerine açılması süresi ve şeklini dışişleri belirleyecek ve adımlar atılacak. İlk etapta hedef DAEŞ. Bu hedefi halletmeden diğer adımları atmak işi zorlaştırır.  Koalisyon güçlerinde İslam dünyası da olmalı. Nitekim, Suud, Katar ve Ürdün’ün bu ittifakta olmasını istiyoruz. Bu üç ülke hazır. İngiltere ve Fransa’nın olmasını talep ettik. Onlar da varlar. Aslolan, neticede Suriye’de bir geçiş hükümeti yönetiminin oluşmasını sağlamaktır. Ancak Esed’in başında olduğu bir Suriye’de bu tabii ki mümkün olmaz. 

KOALİSYONDAN FAYDA OLMAZ

l Türkiye’de son yaşanan terör saldırılarında hükümetin hâlâ kurulamamış olmasının bir etkisi var mıdır?

Hayır, sanmıyorum. Dediğinizin bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Koalisyon olup olmayacağı görülecek. Ama son 20-30 yıla bakınca en uzun süreli koalisyon 3,5 sene sürmüş. Ondan önce 16 ay süren koalisyon bile var. Bunlardan  ülkemiz için fayda bekliyorsak, boşuna bekliyoruz. İstikrar ve güven olmazsa yatırım gelmez.  Bizim dönemimizde, yılda 22 milyar dolar yatırımın geldiği zamanlar oldu. Bizden önceki dönemlerde yıllık 1 milyar dolar yatırım zar zor çekilebiliyordu. Tek başına iktidarın en önemli avantajı bu oldu. Güçlü uluslararası markalar yatırımlar yapmaya başladı.

Koalisyon görüşmelerinden olumlu sonuç çıktı çıktı. Çıkmadığı takdirde, hemen milli iradeye müracaat edelim ki, tekrar kararı millet versin ve böylece de şu andaki durumdan bir an önce kurtulmuş olalım. 

l Azınlık hükümetine karşı mısınız?

Benim karşı olduğum kalıcı azınlık hükümetidir. Seçime götürmek kaydıyla bir azınlık hükümeti pekala mümkündür. Kendisine görev verilen bir partiye diğer bir partinin veya partilerin dışarıdan destek vermesi suretiyle oluşturulacak bir azınlık hükümeti ülkeyi seçime götürebilir. 

l Sınırötesi operasyonlarla ilgili olarak İran’ın Türkiye’yi uluslararası hukuka duyarlı davranmaya çağırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim attığımız tüm adımlar uluslararası hukuka uygundur. Nitekim Irak’ta yaptığımız operasyonlarla ilgili olarak Irak cumhurbaşkanı ile görüştük. Birleşmiş Milletler, NATO ve müttefiklerimizi de bilgilendirdik. 

Yorumlara Git

Başörtülünün elini bırakıp ısrarla tutmadı! Gülben Ergen’den cevap var izah yok

CHP’den Noel hediyesi! 31 Aralık’ta sular kesilmeyecek

Sanat ve Gece Hayatına Narko-Pençe! 34 Gece Kulübüne baskın Veyis Ateş de gözaltında

Yaparsa CHP yapar! Sabah saatlerinde su kuyrukları

52 yıl önce ölen İnönü’den Lozan itirafları