AKİT MENÜ

Gündem

Skandal davalar ‘paralel devlet’in gölgesinde!

Devlet içindeki paralel devlet yapılanması 17 Aralık ve 25 Aralık korsan soruşturmalarıyla iyice açığa çıkarken, paralel devletin geçmişte polis ve yargının yeterince aydınlatmadığı Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehit olması, Uludere olayı ile Paris infazları ve Reyhanlı saldırısındaki rolü merak ediliyor. Polis ve yargı bu davaları aydınlatmazken, MİT günah keçisi ilan edilmişti.

2014-01-06 12:24:40
FAHRETTİN DEDE/İSTANBUL - Devlet içindeki paralel devlet yapılanması 17 Aralık ve 25 Aralık korsan soruşturmaları ve Başbakan Erdoğan’ın son açıklamalarıyla iyice açığa çıkarken, yapılanmanın yakın tarihimizde ne gibi kirli organizasyonlara imza attığı da tartışılıyor. AK Parti’nin göreve gelmesinden sonra Ergenekon’un temizlendiği ve paralel yapılanmanın güçlendiği yıllara rastlayan tarihlerde meydana gelen katliam ve bazı saldırıların son günlerde Fethullah Gülen cemaati ile gündeme gelen paralel devlet yapılanmasının kontrolünde olabileceği belirtiliyor.

DANIŞTAY’DAN PARİS İNFAZLARINA KADAR ARAŞTIRILMALI


2006 yılında Danıştay saldırısıyla başlayan katliam ve saldırılar süreci bir türlü aydınlatılamadı. Aydınlatılamayan Danıştay saldırısı halkalarına, 2007 yılında Hrant Dink’in katledilmesi, 2009 yılında Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşürülmesi, 2011 yılında Uludere olayı, 2013 yılında ise Reyhanlı patlaması ve Paris’te PKK infazları eklendi. Yaşanan bu katliam ve saldırıların en önemli noktası ise polis ve yargıda aydınlatılamamış olmaları.

POLİS-YARGI BAŞROLDE; GÜNAH KEÇİSİ MİT!

Bu katliam ve saldırıların tamamında cemaatin yapılandığı iddia edilen polis ve yargı başrolde oldu. Danıştay saldırısıyla ilgili deliller bir türlü sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarılamazken, Hrant Dink’in katili Ogün Samast ile bazı polisler fotoğraf çektirdi.
Samast ile fotoğraf çektiren dönemin Samsun Asayiş Şube Müdürü Yakup Kurtaran daha sonra terfi ettirilip Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı’na getirildi.

2009 yılında bindiği helikopterin düşürülmesi sonucunda şehit olan Muhsin Yazıcıoğlu hakkındaki soruşturma da henüz aydınlatılabilmiş değil. 2011 yılında meydana gelen Uludere olayı ve 2013 yılında Paris’te 3 PKK’lının öldürülmesi ile 52 kişinin katledildiği Reyhanlı saldırısında da günah keçisi olarak paralel devletin hedefindeki MİT ilan edilmişti. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Hatay’da İHH’ya yönelik kurulmak istenen komplo çerçevesinde bir TIR durduran savcı Özcan Şişman’ın, MİT’in günah keçisi ilan edildiği Reyhanlı patlamalarını soruşturan savcı olması da paralel yapının nasıl komplike çalıştığını ortaya koyuyor.

Halen aydınlatılamayan Paris infazları için BDP’li Ahmet Türk, ilk etapta İran’ı suçlamıştı. Geçtiğimiz günlerde ANF’ye konuşan PKK’lı terörist Cemil Bayık ise “Hareketimizi tasfiye etme politika ve planlamaları içine Fethullahçıların merkezinde yer aldığı paralel devlet fazlasıyla girmiştir. Dolayısıyla bu katliamda da bunların esas rol oynaması en büyük olasılıktır” diye konuştu.

ÇAKIR: KATLİAMLAR İLE PARALEL DEVLET İLİŞKİSİ DEŞİFRE EDİLMELİ

Durumu Akit’e değerlendiren gazeteci yazar Zihni Çakır, “Danıştay, Hrant Dink cinayeti, Uludere ve Reyhanlı ile paralel devlet yapısı arasındaki ilişki deşifre edilmelidir. Devletin asıl sahibinin kendileri olduğunu zanneden bir takım gruplar, aslında devletin elindeki sosyolojik, stratejik, ekonomik bütün kazanımları; adına hareket ettikleri uluslararası istihbarat örgütleri ile devletlere peşkeş çekmektedir. Paralel devletteki mantık ve maksat budur. Bu kapsam içinde, Türkiye’de son dönemde meydana gelen faili meçhul olaylar ve olgular, devletin sinir uçlarına dokunan eylemlerdir” dedi.

“Örneğin Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürülmesindeki gaye başarılmış olsaydı Adalet ve Kalkınma Partisi altından kalkamayacağı bir yüke girecekti. Danıştay Saldırısı Vakit’in hedef göstermesi iddiası ile gerçekleştirildi. Uludere ve Reyhanlı’da da benzer durumlar yaşandı. Bu paralel yapılanmanın arkasında bugün Fethullah Gülen cemaati görülüyor. Yarın Türkiye’de, devletin bütün kurumlarına sızmakta güçlük çekmeyen başka bir grubun olmayacağının da garantisi yoktur” diyen Çakır, “Burada mücadele ederken mütedeyyin kesimi temsil ettiği iddiasındaki bir cemaatten bahsetmiyoruz. Sözünü ettiğimiz yapı, o yapının gücünü kullanan küresel güçlerdir” diye konuştu.


Yorumlara Git

QUAD liderlerinden ‘Ateşkes’ açıklaması!

Asıl savaş Avrupa’da çıkacak gibi! Rusya’dan İngiltere’ye çarpıcı gönderme

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ABD’de sevgi seli

Tel Aviv alev alev! İstifa sesleri yükseliyor, Netanyahu köşeye sıkıştı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’ta!