AKİT MENÜ

Gündem

Cemaat kendini bitirdi

Medeniyet Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Kazım Sağlam, Fethullah Gülen Cemaati’nin milli olmaktan çıktığını söyledi. Kazım Sağlam; “Cemaat İslâmî kimliğini yitirdi. Bu cemaatin karizması çizildi, millet nezdinde masumiyetleri bitti” dedi. Fethullah Gülen’in ses kayıtlarını da değerlendiren Sağlam; “Gülen, cemaat liderliğinden ziyade bir şirket patronu gibi konuşuyor” ifadelerini kullandı

2014-01-20 14:55:41
RÖPORTAJ: HÜSEYİN KULAOĞLU - 17 Aralık komplosunun ardından paralel yapı tarafından başlayan operasyonlar hala devam ediyor. Biz de, Medeniyet Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Kazım Sağlam ile paralel yapıyı, Fethullah Gülen grubunu ve son operasyonları konuştuk...

17 Aralık operasyonunu nasıl okuyorsunuz?

- 17 Aralık operasyonunun adı “yolsuzluk” operasyonu olsa da, neticede Gezi Parkı olaylarının devamıdır. Türkiye’nin kendi iç operasyonu değil, dışarıdan tezgâhlanmış bir hadisedir.

Operasyonun hedefi nedir?

- Bu operasyonun hedefi Türkiye için; AK Parti’nin yerel seçimlerde oyunu düşürmek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını engellemek, genel seçimlerde de AK Parti dışında bir hükümet kurmak. Bir de dış dünya için hedefi var. Bu ise emperyalizme kafa tutan hareketlerin önünü kesmektir. Mısır’da İhvan, Tunus’ta Nahda, Pakistan’da Cemaati İslam-i gibi bütün bunlara karşı yapılmış bir hamle...

Peki; operasyonu, devletin içerisindeki paralel yapının işi olduğu iddialarına ne diyorsunuz?..

- Devletin içerisinde paralel yapı olduğuna inanırım ama bu iş paralel yapının aklı değil. Paralel yapı, daha açık konuşursak Gülen Hareketi, bu hareket; Türkiye’ye özgü değil, daha önce içeride bazı odaklarla iş tutuyor diye endişeleniyordum. Şimdi de keşke sadece içeridekilerle irtibatlı olsa diyorum. Gülen Hareketi, artık kendi iradesi ile ortak hareket etmiyor. Olayları anlamamız için Fethullah Gülen Hareketi’nin tarihi geçmişine bakmamız lazım.

‘GÜLEN HAREKETİ, ULUSLARARASI ŞEBEKENİN BİR PARÇASI OLDU’

O zaman Fethullah Gülen Hareketi’nin tarihi geçmişinden bahseder misiniz?


Öncelikle; Fethullah Gülen’in din anlayışı bir kere sakattır. İkincisi; Fethullah Gülen artık Nurcu değildir. Said Nursi’nin çizdiği yoldan çıkmıştır. Üçüncüsü; Gülen Hareketi artık İslâmi bir cemaat de değil, uluslararası şebekenin bir parçasıdır. Dolayısıyla insanların İslâmî kavramlar ve naslarından yararlanarak Gülen’i savunmaları çok abestir.
Fethullah Gülen, 12 Mart muhtırasından sonra sıkıyönetim tarafından sorgulanmıştır. Sıkıyönetim Komutanı İrfan Özaydınlı onu sorguya çekmiştir. Özaydınlı, üç kişiyi sorgulamıştır. Burhaneddin Kayahan, Kadir Mısıroğlu bir de Fethullah Gülen. Kayahan o sorgulamadan sonra asistanlıktan atıldı, Mısıroğlu yurtdışına çıkmak zorunda kaldı ama Gülen’in önü açıldı. Yani öyle pirüpak bir adam değil.

‘MÜSLÜMANLAŞMADAN RAHATSIZLIK DUYUYORLAR’

Ayrıca Gülen, temelde kendisinin dışında hem Türkiye’de, hem de dünyada İslâmi hassasiyetleri olan insanların bir yerlere gelmesinden rahatsızlık duyar. Milli Görüş camiasına da düşmanlığı oradan gelir. Biraz daha az Müslüman olsaydık, Gülen’in hoşuna giderdi. Türkiye ve dünya Müslümanlaştıkça, Fethullah Gülen hırçınlaşıyor. Mısır’ın, Tunus’un, Türkiye’nin Müslümanlaşmasından rahatsızlık duyuyor. Gülen, İslâm’ın kendi tekelinde olduğunu sanıyor. Böyle bir ruh haline sahip.

Gülen’in bu yüzden 1980’li yıllara kadar Milli Görüş’e etmediği, söylemediği kalmamıştır. Mustafa Kamalak bunu niye görmüyor, onu da anlamıyorum. Erbakan’ın varisi olarak kendisini kabul eden Kamalak, daha önce Gülen’in Erbakan ile ilgili söyledikleri hakaretlerin hiçbirini söylenmemiş gibi davranıyor.

Bir de biz bu sıkıntıyı 1977 seçimlerinde de gördük. Seçimlerden önce Nurcular, Milli Selamet Partisi’nden peyderpey istifa ettiler. O zaman Milli Selamet Partisi senatörlerle beraber 52 parlamenter vardı, 24’e düştü. Hava durumu gibi her akşam bir iki kişi istifa ederek, Milli Selamet Partisi seçime girdi. Şu anda da aynı taktik var. Becerebilirse, kendisine yakın olan milletvekilleri varsa, seçime doğru birkaçı daha istifa eder...

Gülen’in İslâm anlayışı nasıl?

- Ümmetçi değil, Türkçüdür. Müslümanların genel menfaatini düşünmez. Bu yönüyle de Gülen’in zihin kodları bu ülkenin genel Müslüman anlayışına terstir. Kendisini arzın merkezine koymuştur. Bütün ümmet bir araya gelse Gülen orada bir maraza çıkartır. Şu anda da yaptığı odur.

28 Şubat sürecinde o süreci destekleyen, akıl veren bir tavır takındı. “Başörtüsü füruattır” dedi. O dönemde Sultanahmet’te hakkımızı aramak için büyük bir eylem yaptık. Derdimizi anlattık, kendimizi ifade etmeye çalıştık. Gülen bizim eylemi yerden yere vurdu. Gülen; “Kara çarşafların altından kot pantolonlu ve blucinli genç erkekler çıktı” şeklinde konuşarak, bizi itham etti. Bütün Müslümanlar oradaydı. Daha sonra 90’lı yılların başında Refah’a karşı bir şura oluşturdular ama tutmadı. Yani Gülen’in daha önce de ümmetle ortak hareket etme gibi bir derdi yoktu. Devamlı milletin önünü kesmeye çalışan bir adam...

Peki bunların hedefi nedir?

- Risale-i Nur’u da kendine evirerek, Said Nursi’yi devreden çıkarıp, şu anda kendisini o hareketin tek sahibi gibi görüyor. Bu hususta da Nurcuların kendilerine sahip çıkmaları lazımdır. Gülen kendi düşüncesinin, anlayışının bütün dünyaya yayılacağını ve böyle bir İslâm anlayışının ortaya çıkacağını hedefliyor. Bunun da insanlık için gerekli olduğuna inanıyor.

Gülen’in ötekisi İsrail, Amerika, Siyonist lobi, uluslararası küresel kapitalizm, Çin, Rusya değildir. Gülen’in ötekisi ehl-i İslâm, ehl-i imandır. Şu anda onun ötekisi AK Parti’dir. Uluslararası alanda ise ötekisi İhvan’dır, Mursi’dir.

Gülen hareketi hangi uluslararası güçlerle hareket ediyor?

- İsrail’i “otorite” olarak görmesi bile tek başına kimin yanında olduklarını gösteriyor. İkincisi; Türkiye ile AB’nin arasının açılmasından sonra “Hükümete desteğimizi çektik” diye beyanatta bulundular. Türkiye; örfünü, âdetini, geleneğini, dinini muhafaza etmek istediği için böyle davranıyor. Gülen ise bundan rahatsızlık duyuyor.

Üçüncüsü; Ali Bulaç yazmış; “Amerika, AB, Sisi, Esad ve komşularımız Tayyip’e karşı, öyleyse Erdoğan’ın gitmesi lazım” diye... Şimdi bu mudur bizim AK Parti’ye yönelteceğimiz tenkitler. Şu anda Gülen’in ekibi hükümete saldırıyor. Hükümeti, “İsrail ve Amerika ile aramızı açtın ve bizi dünyada yalnızlaştırdın” diye suçluyor. İsrail’e kafa tutmak suç mu? Gülen ekibi Türkiye’nin bu yeni vizyonundan rahatsız. Yeni bir Türkiye var. Bu Türkiye, kendi içindeki iki kadim problemi çözmeye çalışıyor. Birincisi; Müslümanlar. İkincisi; Kürtler. Gülen bu iki problemin çözülmesinden rahatsızlık duyduğu için de çözüm sürecine karşı çıkıyor.

Hareket, Gezi Parkı olaylarına nasıl yaklaştı?

- Gezi olaylarında Koç, Doğan Holding direkt sahaya indiler. Şimdi de Fethullah Gülen direkt sahaya indi. Gezi’de polislerin sert davranışları ve lüzumsuz gerginlikler, özellikle olayları büyütmek amacıyla yapıldı. Sultanahmet’te bizi yerden yere vuran Gülen ve medyası, Gezi olaylarına katılanları ise neredeyse evliyaullah ilan edecekti. Daha sonra hızını alamadı elini açtı semaya, başladı beddua etmeye... O beddua kime? Necran Hıristiyanları hakkında inmiş ayetten yola çıkarak böyle bir şey yaparsa, o zaman iki şey çıkar. Fethullah kendini Peygamber varisi, AK Parti’yi de Hıristiyan gibi görüyor.

Milletvekilleri konusu nasıldı?

- 17 Aralık operasyonlarında bir hükümeti genel manada zayıflatma var. Binali Yıldırım, İzmir’den Belediye Başkan adayı oldu, hemen akabinde bacanağını gündeme getirdiler. Van’da AK Parti Belediye Başkan adayı netleşince de orada operasyon başlattılar, oradan bir merkezle hareket ettiler. El Kaide ile bağlantılandırmak istediler. Yarın başka şeyler de çıkar. Burada belediye başkanlarını yıpratmak istiyorlar. Çünkü AK Parti ne kadar oy kaybederse, onu kâr görüyorlar.

Fethullah Gülen Hareketinin, AK Parti’ye karşı 11 yıllık iktidarında ses çıkarmayıp şimdi savaşa girmesinin sebebi nedir?

- AB ile AK Parti’nin arasının açılması. Mavi Marmara dolayısıyla İsrail ile restleşmesi. Komşu ülkelerle birebir diyaloğa geçip, Mısır, Suriye ile bir nevi işbirliği yapması. Çünkü bunun bir sonraki adımı dünya siyasetinde ortak hareket etmektir. Bu da ne Amerika’nın, ne de Fethullah’ın işine yarar. Yaramadığı için de Fethullah’ı kullanarak, bir paralel yapıya gittiler.

‘ÜLKENİN YAKALADIĞI TRENDİ ENGELLEMEK İSTİYOR’

Eğer Başbakan devrilirse ve AK Parti giderse, bundan sonra ne olacak. Gülen Hareketi, CHP veya MHP ile mi işbirliği yapacak?

- Gülen Hareketi kendi ayağına sıktı. AK Parti’den sonra gelecek olan CHP-MHP Koalisyonu veya CHP iktidarı, Fethullah’ı bu kadar rahat ettirmez. Onu destekleyenler de biliyor. Ama şu an herkesin ortak derdi, Türkiye’nin yakaladığı bu trendi engellemektir. CHP, Fethullah Gülen, Koç, Doğan Holding, Neo-conlar, uluslararası küresel kapitalizm gibi güçlerin ortak hedefi, Türkiye’ye haddini bildirmektir.

CHP’ye destek verirler mi?

- Verirler. Bu arada Gülen Hareketi’nin tabanının da bu kadar olduğuna inanmıyorum. Gülen Hareketi’nin içinde bir damar var ve o damar yavaş yavaş çekilir.

AK Parti ile Gülen Hareketi arasındaki savaş nasıl sonuçlanır?

- Hayra vesile olur. Gülen Hareketi artık ya cemaat, ya örgüt, ya da lobi olur. Bir şeye karar kılar. Bundan sonra da ne bu kadar yayılabilir, ne paralel devlet kurabilir, ne de uluslararası ilişkilerde bu denli rahat hareket edebilir. Çünkü deşifre oldular. İkinci bir şey de; eğer AK Parti hakiki yolsuzlukların üstünü örtmez, kendi içini temizlerse, AK Parti için de hayırlı olur. Ben kendi adıma AK Parti Hükümeti’ni değil, Türkiye insanını, İslâm’ın, Müslümanların geleceğini savunurum. AK Parti ile aynı yere düşmemiz bundan sebeptir. Ben, Gülen Hareketi’nin yanlışlarına sonuna kadar karşıyım.

‘ARTIK MİLLİ OLMAKTAN DA ÇIKTILAR’

Biraz daha bu konuyu açarsak, Gülen Hareketi’nin bu kadar deşifre olmasının ardından hareketten kopuşlar yaşanır mı?

- Hareketin içindeki insanları kategorilere ayırmamız lazım. Hepsi aynı değil. Birincisi; saf, temiz, İslâm’a hizmet etmeye çalışan insanlar var. Ben onlara bir şey demem. İkinci kademe; zenginlerdir. Ticaretlerini Gülen Hareketi üzerinden yapıyorlar. Kimisi bankacıdır, imalatçıdır. Onlar için İslâmî hizmet, ahlâk, toplumsal düzenden öte, kendi ticaretleri mühimdir. Üçüncü grup belki kurmay diyebileceğimiz insanlar, onlar da hem bu çalışmaları, hem de dışarıda irtibat kurulması gereken yerlerle irtibat kurarlar. Bunlar da kemik kadrodur. Bir de bunların üstünde bizim bilmediğimiz, görülmeyen bir kadronun olduğuna inanıyorum. Esas yöneticiler onlardır. Onlar da Fethullah Gülen’i abluka altına almışlar, yönlendiriyorlar. Emirlerin oradan çıktığına inanıyorum... Bu cemaat milli olmaktan çıktı. Türkiye’nin yerel bir cemaati olmaktan çıktı. Bu cemaat İslâmî kimliğini yitirdi. Bu cemaat sevgi, hoşgörü, herkese iyi davranıyorum düşüncesini ve tavrını kaybetti. Bu cemaatin karizması çizildi.

Yahudiler soykırım üzerinden yıllarca geçindi, sonra İsrail devleti kurulunca bütün foyaları nasıl ortaya çıktıysa, aynı şeyi cemaat için de söylüyorum. Millet nezdinde masumiyetleri bitti. Cemaat kendini bitirdi. Yıllardır mücadele eden bir Nur hareketinin bu hale düşürülmesi de büyük bir vebaldir. Bu, Allah’ın gücüne gider. İlahi bir tokat yerler.


‘İSLÂMÎ CAMİAYI ADAM SAYMAZLAR’

Gülen Hareketi’nin, İslami cemaatlere yönelik tavrı nasıl?


- Onlar hiçbir zaman İslâmî camiayı adamdan sayıp onlarla oturmuş değildir. Hangi grup, hangi çevre işine yarıyorsa, işine geliyorsa onu kullanmıştır. Türkiye’deki tüm İslâmî camia Nurculara iyi davranmış, onları kayırmış ve desteklemiştir. Ama tam karşılığını görememiştir. MSP döneminde, Özal döneminde AKP’nin bugüne kadar olan iktidarı döneminde hep destek görmüş ve kayırılmışlardır. Ama onlar daima İslâmî hassasiyeti daha az olan partileri, Demirel’i, Ecevit’i tercih etmişlerdir.

Gülen, Cumhurbaşkanı Gül’e yazdığı mektubunda İslâmî cemaatlerden bahsediyor. Burada ne demek istiyor?

- Ben o mektubun çok hince olduğunu düşünüyorum. Abdullah Gül’e yazdığını söylerken, kendisini Başbakan’ın bile üstünde görüyor. Abdullah Gül’ü yanına çekme gayretleri içinde. Böylelikle AK Parti’yi içeriden bölmeyi hedefliyor. Mektupta tehdit de var. Sadece kendisini merkeze alıp, resmen “Önce hükümet susacak, özür beyan edecek, ben de arkadaşlarıma söyleyeceğim, onlar da dediğimi kırmaz” diyor. Kibir var. Nurculuk tarihi boyunca hiç bu kadar direnen, karşı koyan bir tavır da görmedik. Said Nursi küfre-haksızlığa direndi. Üstadı ayrı tutarak konuşuyorum. Fethullah, o bedellerin semeresini topluyor. O hareketin içinde aklı başında olan insanlar, bu çıkışa “Dur” derler.

Cemaat içinde cemaat mi var?

- Cemaat içinde derin cemaat var.

Gülen’in ses kayıtlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?


- Cemaat liderliğinden ziyade bir şirket patronu gibi, yahut uluslararası mafya babası gibi konuşuyor. Çok kısa, öz, her şeye hâkim. O yanlış. Bu doğru. Tık böyle...

Büyük Patron derken kimi kastediyor?

Tabiî ki Başbakan’ı...

‘İHH BASKINI BİZE YAPILMIŞTIR’

Kirli operasyonların devamında İHH’ya da bir baskın düzenlendi... Bunu nasıl görüyorsunuz?+

- Fethullah’a göre İHH’nın suçu zaten büyük. Çünkü İsrail ile aramızı açmıştır(!) Neredeyse savaş eşiğine getirmiştir(!) Afrika’da, Hint kıtasında misyonerlerle kapışıyor. Hamas ile iş tutuyor. Mursi’yi destekliyor. Suriye’de muhaliflerin yanında yer alıyor. İHH; Balkanlarda, Türkî Cumhuriyetlerde, Kafkasya’da dinî hassasiyetleri olan insanlarla iş tutuyor. Yani sadece Türkiye için değil, dışarıda da iş tuttuğu insanlar, İslâmî hassasiyeti olan insanlardır. Gülen’i rahatsız eden bu tarafıdır. Bunun en açık örneği, İsrail meselesidir.

İHH, kendi boyunu aşarak(!) Fethullah’ın yapamadığını yapıyor. Bu kadar okul ve çevresi varken, İHH niye bu kadar öne çıkıyor(!) Yapılan saldırılar ve baskınlar, atılan iftiralar, İslâmî hassasiyeti biraz daha fazla olan insanlara karşı yapılmış bir operasyondur.

‘AHLÂKLARI DA BOZULDU’

Dinleme, izleme, kaset olayları var. Cemaat bu olayların neresinde duruyor?

- Bir cemaat, bir grup gayri ahlâkî bir şekilde kasetler toplarsa, bu röntgenciliktir. İnsana yakışmaz. Hele kendisine dinî bir cemaat olarak niteleyen çevreye asla yakışmaz. Numan Kurtulmuş ile ilgili de bir iftira attılar. Çünkü Kurtulmuş’un, Erdoğan’ın yerine geçme ihtimali var. Bakan olma ihtimali var. Hemen harekete geçtiler. Yalan olduğu daha sonra ortaya çıktı ama “çamur at izi kalsın” hikâyesine döndü. Bir Müslüman olarak Allah’ın yasakladığı bir şeyi, gayrimeşru bir yolla elde etmek, başlı başına sakat bir şeydir ve İslâmi kimliğimizi, ahlâkımızı zedeler. Bu hususta Gülen Hareketi’nin ahlâkîliğinin de bozulduğuna inanıyorum.


Yorumlara Git

Erdoğan BM’den dünyaya seslenecek! “İnsanlığın kaybedecek bir günü dahi kalmamıştır”

Dev satın alım! Denizlerini Türk savaş gemileriyle koruyacaklar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sevgi seli! Herkesle sohbet etti

Öldürülme nedeni açıklandı: ABD'nin teklifini reddetmiş!

Üniversite öğrenciler hem yürüdü hem sohbet etti