AKİT MENÜ

Aktüel

Kozmetiklerde fitne gazı var!

Toplumu Aydınlatma Hareketi Başkanı Hakan Yılmaz Çebi kimseye eyvallahı olmayan mütevazı, yiğit bir halkbilimci... Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Halk Bilimi bölümünü bitirmiş bir araştırmacı... Onunla konuşurken heyecanını, coşkusunu, etrafına

Güncelleme Tarihi:

* Ahmet Can
- Fitne gazı diye bir gazdan bahsetmiştiniz. Ne tip etkileri var ve nedir bu gaz?
- İnsanlar içindeki alınganlığı ve kindarlığı da artırıyorlar. Duru, net bir bakış açısını kaybettirip meraklı, karmaşık, med cezir güzergahında kıvranan bir toplum oluşturmak istiyorlar.
- Bu gazın bir makinesi mi var?
- Türk hava sahasına giren bazı uçakların podlarıyla insanların yapılarına göre kodlarla bir takım gazlar üretiyorlar. Bu konuda Türk hava kuvvetlerinde çalışmış ilim adamları da bana zaman zaman mesaj gönderiyorlar. Hatta bunların daha teknik isimleri var. Fitne gazı derken yani sinir gazı gibi bir şey bu.
- Ne tip rahatsızlıklar veriyor ?
- İnsan aklını uyuşturan, insanların düşünsel mekanizmalarını yavaşlatan gazlar bunlar. Bu gazların teknik isimleri de var. Toplum içinde sinir, gerginlik, algıda yavaşlama gibi tesirler oluyor. Mesela kokular... Bazı kokular insanda cinsel güdüleri harekete geçiriyor ve bazıları ise daha dingin bir hale getiriyor. Yani parfümlerde bile şu hissi uyandırır diyor. Aynı bu parfümler gibi bir takım kimyasallar da insanları panik atak yapıyor. İnsanlık tarihin en büyük panik atak devrini yaşıyor. Bu şekilde giderse önümüzdeki yıllarda bakkallarda bile antideprasan satılacak.
- Tahrik içerikli parfümlerin içinde bir miktar fitne gazı da var mı?
- Kozmetiklerin içinde var, bir de havaya salınanları var bunların... Kimyagerlere sesleniyorum onların işi bu... Hangi parfümün içinde insanları bulanıklığa sürükleyen maddeler, alınganlığı tetikleyen hangi kimyasallar var bunları araştırsınlar. Mesela bir kahve var bu kahveyi içtiğinde kadının cinsel dürtüleri artıyor ve sizi reddedemiyor diye reklam veriyorlar... Bakın tehdidi çok tabii bir şekilde sunarsanız insanlar onu cazip bir şey sanırlar...
- Bu ne anlama geliyor?
- Bir takım sapkın ruhlu adamlara mesaj veriyorlar bu reklâmlarla... “İşte Türk filmlerinde gazozun içine atılan ilacı sana legal yoldan sunuyorum” mesajı veriliyor... Şeytan “ben onların kulaklarına üflerim” diyor. Yani şehevi duyguları tahrik ederim diyor... Şu anda şeytanı taklit ettiriyorlar onun vazifesini yaptırıyorlar.
- Kozmetik dünyası şeytanla görev paylaşımı mı yapıyor?
- Evet, şeytan bir yandan metafizik olarak nasıl insanın içindeki öfke, hırs, gazab gibi duyguları tetikliyorsa bu tip manyetik alanlarla şeytanın görevi teknolojik olarak da yerine getiriliyor. Temiz havayı almak için temiz alanlara gidiyorsunuz. Sizin bu alanlarınızı kuşatmaya çalışıyorlar... Bulunduğunuz yerde manevî bir hava değil şehevi bir hava oluşturmak istiyorlar. Şehvet ellerindeki en çok kullandıkları tüketim malzemeleri.
- CIA’in, FBI’ın KGB’nin MOSSAD’ın ve MI5 gibi dünyadaki bir çok istihbarat teşkilatının cinleri kullandığı ve bazen istihbarat teşkilatları adına çalışan cinlerin birbirlerine girdiklerini duyuyoruz. Nedir bütün bunlar, dünya çapında yalanlar uyduran şeytani güçlerin bir şakası mı?
- Bakara Suresi’nde 102 ve 104. âyetlerinde olduğu gibi bu yeryüzünün bir yüzü yok. Yeryüzünün bir fizik, taş, sopa olarak görüldüğü bir yüzü olduğu gibi bir de metafizik bir yüzü var. Cenab-ı Alem’in manevî bir dünyası da var. Bu dünya kurulduğundan beri rahmani düzenle şeytani yapı çakışmıştır. Eski uygarlıklara, Mayalara, Asteklere, İknalara diğer uygarlıklarda da hakikate Allah’ın elçileri eliyle yeryüzüne suhuflar gelmiş ve bir süre sonra düzen bozulmuş. Bu düzen fiziki şartlarla bozulmuyor.
- Nasıl bozuluyor?
- İnsanlar inandırılarak illüzyonist tekniklerle bozuluyor. Metafizik istihbarat diyoruz yani cinlerinde kullanıldığı bir istihbari haber, veri merkezi var. Bu merkezleri bütün dünya kullanıyor ve elbette normal olarak düşünüldüğünde ütopik gelen hadiseler de cereyan ediyor. Metafizik alandaki savaşlara müdahale edebilecek tek güç Salihler Ordusudur. Zaten Hızıri boyutta bir takım negatif şeytani auraları bloke eden savunma mekanizmaları mevcut. İnsanlar bu Hızıri boyutun reflekslerine henüz hem hazır, hem de vakıf değiller.  
- Sıkça Türk istihbaratının teyakkuzda olması gereken konulara dikkat çekiyorsunuz. Siz istihbaratçıların bile ulaşamadığı bu kadar derin bilgiye nereden ulaşıyorsunuz?
- Bütün metafizik bilgi akışlarını takip ediyorum ve stratejik araştırmalarımla bunları birleştiriyorum. Benim bir üstünlüğüm yok. Pazılın parçalarını birleştirdiğimde resmi onlardan önce görüyorum.
- Bu pazılın bir parçasını bile kaybetseniz sonuçta o resim eksik kalacak...
- Benim işim bulduğum parçaları yerli yerine koymak...
Mülakatın tam metni www.habervaktim.com sitesinden okunabilir.
“BİZİM MİZANIMIZ KUR’AN, SÜNNET, İCMA VE KIYAS”
- Proudhon’un söylediği gibi “Mülkiyet hırsızlık” mıdır?
- Ben Proudhon’un ne dediğine bakmam, Peygamber Efendimiz (sav)’in ne dediğine bakarım. Yığmacı, paylaşmayan, üretime sokulmayan her sermaye nitelikli veya niteliksiz gasptır. Vakıf kültürü önemlidir. Yani malı elde tutmama, infak etme, birleştirme, paylaştırma kültürünü yani vakıf kültürünü yaşatmak lazım. Biz bu konuda gazeteci olduğum yıllarda o tehlikeyi düşündüğüm için bu yönde bir çok haberim manşet oldu. Bunlardan biri de “Türkiye vakıf kültürüne geri dönmelidir”di.
- İhsan Eliaçık ne demek istiyor?
- Lütfen, ben şahıs üzerinden gitmem. Bana şahıslar üzerinden sormayın.
- Peki sizin de “bak bunlar çok önemli fikirler” dediğiniz şeyler yok mu öteki tarafta?
- Allah Resûlü bize Müslümanca bakış açısını vermiş zaten. Onu niye ötede beride arayacağım ben? Ehli sünnet, Ehli Beyt ve müctehid imamların çizgisinde bir bakış açımız var bizim. Hayatın iktisadi, ferdi ve hatta rüyalarımıza bile baktığımızda bir mizanımız vardır. Bu mizan nedir. Kur’an, sünnet, icma ve kıyas...
- Prens Sabattin, Nurettin Topçu tarzı milliyetçi sosyalist bir yaklaşıma ne diyorsunuz ?
- Müslüman zaten sosyal olan insandır. Bunu birilerinin dünyevi izimlerle terimleri ağdalaştırmasına gerek yok. En büyük sosyal adaletçi Peygamber Efendimiz (sav). Hangi sosyalizme inandığını söyleyen kişi Efendimiz (sav) gibi kuru bir hasırda yatmış? Sosyalistler bu işin edebiyatını iyi yapıyor. Kisra’lar O’nu ziyarete geldikleri zaman kendilerini tabiri caizse hizmetçi zannetmişler. İşte en büyük sosyal adaletçi Efendimiz (sav)’dir.
- Telegram konusuna gelelim. Ünlü düşünürlere de dünyanın her tarafında telegram işkencesi uygulanıyor. Türkiye’de de avukatları Salih Mirzabeyoğlu’na bu işkencenin uygulandığını söylüyor...
- Evet bazısını hücreye sokarsınız rahat uygularsınız, bazısına ise uzaktan uygularsınız.
- Telegram nedir ve ne şekilde uygulanır?
- Dogmatik, büyüye ritüele dayalı eserlerde gram bir şeytanın adıdır. Demon dediğimiz 72 tane şeytan isimlerinden biri de paradır. ATM şeytanın oğullarından birinin ismidir. Sizin ekonomik ve sosyal hayatınıza onlar kendi kelimelerini koyarak bir telegram uyguluyorlar.
- Bonus ne anlama geliyor?
- Bonus 1800’lerin sonunda yaşamış bir Amerikalıdır ve Santoloji tarikatına mensuptur. Kıvırcık saçlı bir adamdır. Bunlar sosyal ekonomik hayatımıza tesirleri, tılsımları, hipnozları etkili olsun diye kendi isimlerini veriyorlar.
- Tekrar Telegrama dönersek...
Evet, Tele ne demek, irtibat, bir elektriksel akım. Gram ne peki? Şeytan. Ne yapmışlar? Şeytanın elektriksel akımı. Şuasal akım...
- Nasıl kullanıyorlar bu akımı?
- Üç türlü kullanıyorlar. Metafiziksel olarak resim ve büyüyle... Resminizi karşılarına alırlar ya da bir heykelinizi yaparlar. Ya da bir bebek tasvirinizi yaparlar onun üzerine çeşitli teknikler uygularlar. Aslında manyetik bir işkence metodudur bu uygulama.
- Bu işkenceye maruz kalanların tepkileri nasıl?
- Zihin kontrolünde vücudun bazı bölgelerinde ağrılar, farklı halüsinasyonlar ve bir takım varsayımlar, vehimler gördürtebilirler. Bunun yanında Lizerjik asit dietilamidi kısaca LSD dediğimiz kimyasalın gösterdiği etkilerle Telegram işkencesinin etkilerini birbirine çok benzer.
- LSD nasıl bir etki yapıyor?
- Bilinçte aşırı hareketlenme, algı bozukluğu gibi durumlar Telegram’ın LSD kanalıdır. Bakın h... (ilacın ismi bizim tarafımızdan sansürlenmiştir) diye bir ilaç kullanılıyor. Bu ilaç hipnozda zihin kanallarını uygun hale getiren bir uyuşturucu. Prof.Dr. Nurullah Genç’in de bu konuda harika bir makalesi var. Orada bir takım insanların yiyeceklerine içeceklerine bu ilaçlarla tesir edilip zihnini savunmasız bırakıp telkine açık hale getirdikleri şeklinde... Telegram sinir sistemini oluşturan nöronların düzenli çalışmasını bozar. Üzerinizde şeffaf bulutumsu bir tesir bırakır. Manyetik sinyallerin ve üfürmelerin sizi yönlendirdiği bir tesis sahası var. Bir de radyo frekansları ve cep telefonlarıyla gönderilen negatif algı oluşturan kozmik sinyaller var. Etrafta bir jammer olsa ne olur? Sizin şu anki kayıt cihazınızı keser, cep telefonunuzun sinyalini bozar.
- Var mı sizde de jammer?
Benim ihtiyacım yok jammera... Söylediklerimi her ortamda hiçbir şekilde ezip büzmeden söylerim.  
- Bir şey ne kadar ortadaysa o kadar dikkatten kaçar değil mi...
- Eyvallah... Dikkatten kaçar, çünkü dikkat kaçana yöneltilir göz önündekine değil...  
“TELEGRAM BEYNİMİZİN
İRTİBAT SİNYALLERİNİ KESER”
- Telegramla jammerın ilişkisinden bahsediyordunuz...
Jammer nasıl kayıt cihazlarını kesiyorsa Telegram da beyninizin irtibat sinyallerini kesen bir teknolojidir. Radyo dalgaları gibi beyin frekanslarını tespit etmeye çalışıyorlar. Ünlü ve zeki bir takım adamların beyin sinyallerini tespit edip bunları inceliyorlar.
- Bir sonraki aşamada ne yapacaklar bu adamların beyin sinyallerini?
- Bu sinyalleri kendi yetiştirdikleri özel kişilere kopyalayacaklar... Bakın TÜBİTAK’taki intihar olaylarını dikkat edin... Geçende Erzurum’da bir rektör intihar etti. Yine bir emniyet mensubu intihar etti. Fark ediyor musunuz Telegramı artık ne kadar yoğun kullanmaya başladılar. Telegram geleceğin işkence metodudur ve şu anda test yayınını bitirmiş durumda... ASELSAN’dan biri daha öldü geçenlerde... Yani Türkiye’nin kriptolarına sahip olan herkes eğer bu ilmi bilmiyorsa bu koruma kalkanı içerisinde değilse bakın belli bir süre sonra intiharların, huzursuzlukların ve cinâyetlerin pençesinde kalıyor. Genelde müsbet olanlar toplumu yönlendiriyorlar. Yanlışları deşifre ediyorlar. Bilim adamları, yazarlar çizerlerin içinde hakka çalışanları tercih ediyorlar. Bin tane asker elinize geçireceğinize bir tane kumandan ele geçirmeniz lazım. Çünkü bin asker bir komutan demektir. O insanı telef ettiğiniz ve sistem dışı bıraktığınız zaman arkadan gelecek yapıyı da dağıtmış olursunuz. Bunun yanında gelecek olanı da bozmuş olursunuz.
- Yani bunu öldüremedikleri için mi yapıyorlar?
- Öldürebilseler öldürecekler. Bu yüzden maksimum zarar vermeye çalışıyorlar.
- Abdullah Öcalan’ın da cezaevinde zehirlendiği iddia edildi, sizce Öcalan’a da telegram uygulandı mı?
- Öcalan’ın bakışlarına, ifadelerine, gözlerine baktığınız zaman CIA’in MOSSAD’ın telegramında olduğunu hemen görüyorsunuz. Net olarak söylüyorum yakından bakıldığında Öcalan külliyen rahatsız olduğu her halinden belli. Yani kendi varlığı aslında orada değil...
“BİRBİRİMİZE DÜŞMEDEN         TÜRKİYE’YE FAYDALI OLMALIYIZ”
- Ne değişti? Halen NATO’dayız?
- Sihirli değnekle dokunmuyorsunuz. İnanın bu yönde işin meyvelerini de almaya başladım. Bence bu yöntemi kullansınlar. Zamanında Avrupa Birliği’nin bir haçlı birliği olduğunu söylediğimizde, bizi almazlar dediğimizde şovenist yaklaşıyorsunuz diyen yapı bir süre sonra bu verilerin sonucunu gördüğünde sizi dinliyor. IMF’nin, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye ne gibi planlar hazırladığını, genetik olarak hibrit tohumunun nasıl oluşturulmaya çalışıldığını anlattığınızda ilk başta sizi algılayamayan yapı bu verilerin sağlamlığını, ifade tarzınızın müspetliğini görünce dikkate alıyor. Ortak noktada insanlık âleminin gelişimi için fikirlerinize değer veriyor. Birbirimize düşmeden ortak veriler üzerinden Türkiye’ye faydalı olabilmenin yollarını bulmalıyız aksi takdirde düşman sevindirmekten öteye gidemeyiz.

“BOYKOTLAR EKONOMİK     SAVAŞIN EN GÜÇLÜ SİLAHI”
- Pasifist anarşistlerin kullandığı bir yöntem olan boykota ne diyorsunuz? Terör devleti İsrail’in, son dönemdeki krizden hareketle Fransa’nın ve emperyalist ABD’nin mallarının boykot edilmesi tarzındaki bir reflekse ne diyorsunuz?
- Bu tip boykotların her zaman yanındayım. Boykotları kesinlikle destekliyorum. Boykotlar ekonomik savaşın en güçlü silahıdır ve halk olmanın şuurudur. Halk nedir? Milli güvenlik dersinde halk “milletin otoriteleşmiş hali” yani bir vücut gibi bir erdemli hali. Zararlısını faydalısını otomatik olarak savunmasını, taarruzunu ayarlayabilen nitelikli bir millet topluluğu demektir halk. Nitelikli halk sivil toplum örgütleriyle olamıyorsa bile şahsi olarak insanların saygı duyacağı bir metotla, hizmet metoduyla düşüncesini açıklar. Eski topluluklarda olduğu gibi yakarak yıkarak, Kadıköy Meydanı’nda çiçek kopararak, dükkânlara zarar vererek hakikat anlatılmaz. Büyüklerin bir sözü var “hayrın anlatımı şer metotlarla olmaz.” Bizim de şahsi olarak bir boykot tarzımız var. İlmî, ahlakî ve fikrî bir zenginlikte olması lazım boykotun. Boykot kültürü çok önemli bir kültürdür ama bir boykot kültürü olarak yaşatıldığı sürece... Yoksa olay anarşizme gider.

Yorumlara Git

Almanya’da sistematik ayrımcılık! Müslümanlara ve siyahilere yeni moda ırkçılık

Polis katili alçağın kabarık sicili ortaya çıktı

Barış Boyun Çetesi'ne üye çocuklar bataklıkta! Ayrılmak isteyen ölür!

Antalya'da hissedilen deprem meydana geldi

ABD Başkanı, Cuellar'ı rüşvet ve kara paradan affetmişti Trump sırtından fena vuruldu