• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
TÜM YAZILARI

15 Temmuz’a doğru

28 Haziran 2020
A


Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

Geçen haftalarda darbe tartışmalarının arasında gündem olan bir konu vardı: Cihat Yaycı’nın istifası konusu. Şimdi Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanının emir subayının FETÖ’cü olduğunu konuşuyoruz. Bir yandan da FETÖ operasyonları devam ediyor.

Haberi biliyorsunuz: Malatya’da Başsavcılık, TSK’daki kripto FETÖ’cüleri tespit etmek için sürdürdüğü soruşturma kapsamında, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Tümgeneral Ali Serin’in emir astsubayı Kıdemli Başçavuş M.K., Ankara’da gözaltına alınarak Malatya’ya getirilmişti.

Cihat Yaycı görevden alınmadı, görev yeri değiştirildi. Bir ara bunu konuştuk, sonra başka bir göreve atanacağı söylendi, o da olmadı. Korona tartışmaları arasında konu unutuldu gitti. Yaycı FETÖ ile mücadelede önemli bir isimdi.  FETÖMETRE onun icadı. Bir hastalığı semptomlarından yola çıkarak teşhis etmek gibi bir mantıkla kurgulanmış bir FETÖ’yü tanıma kriterleri manzumesi FETÖMETRE.. Tabii her zaman her semptom aynı hastalığı ifade etmeyebilir de. Yani her sakallı dedemiz olmayabilir. Bir de siz bir sistem kurarsınız, o MİT, Polis, savcı, hakim, politikacı, vatandaş, bürokrat nasıl okur, nasıl anlar, nasıl uygular. FETÖMETRE kriterlerine gönderme yapılarak çok sayıda kişinin haksız yere gözaltına alındığını söyleyen de var. Tabii bunların faturasını, bir semptom analizi yapan kişiye yüklemek de doğru olmaz. Ama bu birilerinin bu kişiyi referans olarak gösterip, “Günah Keçisi” yapmasına da mani değil. Bakın bu kişi FETÖ’yü aile çevresinden yakından tanıyan biri. Darbe tertipçisi Hakan Üstem, Cihat Yaycı’nın kız kardeşinin kocası. O zaman FETÖ’cüler FETÖMETRE’nin mucidi birinden intikam almak mı istemişti.  

Libya ile münhasır bölge politikasının şekillenmesinde rolü olan bir isim olduğu için Batı’nın da öfkesini çekmiş bir isim. Yunanistan da bu isimden rahatsız. Libya, Yunanistan, Doğu Akdeniz, NATO ve AB çevrelerinde hep adı geçen bir isim olunca, basının da ilgi odağındaki biri. Bu da ona “şöhret olma” imkanı sağlıyor. Bu da ordu içinde rahatsızlık sebebi olacaktır.

Tam da bu sırada birileri, geçen yıl yapılan bir ihale ile ilgili olarak Yaycı adını gündeme getirince ve bunun hemen ardından görev yeri değiştirilip arkasından istifa haberi gelince konu bir anda gündem oldu. Yönetim, MSB ve TSK tartışmanın merkezinde yer aldı. Ama sonra konu unutuldu sanki!?.

Bana kalırsa unutulmuyor böyle şeyler. Şuuraltına bir tortu oluşturuyor. Toplumsal hafıza bu birikimler belli bir yoğunluğa ulaşınca patlıyor.

Bu konuda bir sürü şey söylendi ve sonra üstü örtüldü. Birileri Yaycı’yı karalamaya çalışırken, birileri onu istifaya götüren sürecin bir FETÖ operasyonu olduğunu iddia ediyordu. Hatta FETOMETRE üzerinden, FETÖ ile kripto, örgütsel ilişkisi olmayan birçok kişinin sanık olması ve mahkum olmasına, görevden alınmasına sebeb olunduğu için, Yaycı’nın bu girişiminin FETÖ yargılamalarının sulandırılmasına ve toplumda tepkilere sebeb olduğunu söyleyenler de var. 

FETÖMETRE falan var da, bir sürü sıradan insan FETÖ ile ilişkilendirilip görevden alınırken, yargılanıp mahkûm edilirken, peki nasıl oluyor da, tepe bürokraside bu kadar çok sayıda FETÖ iltisaklı olduğuna ilişkin ciddi şüpheler bulunan kişi, politika kurullarında, bilim kurullarında, Stratejik kuruluşlarda, Bakanlıklarda görev almaya ve yükselmeye devam ediyorlar!. 

Bu arada Almanya resmi bir açıklama yapmasa da FETÖ’cü Adil Öksüz’ün, Almanya’nın Heidelberg kentinde ABD kışlasında saklandığı biliniyor.. Evet Öksüz aylarca Amerikan Ordusu ve NATO tarafından kullanılan Almanya’daki kışlada kaldı. Bakalım şimdi ne olacak!.

Yani FETÖ bu kez askerleri devreye sokmadan işi siviller üzerinden kansız bir şekilde halletmiş olabilir mi?.

Siyasetçiler kendilerinden çok emin olmasınlar. Hz. Osman’ı şehid etmeye gelenlerin başında Hz. Ebubekir’in oğlu vardı. Alparslan’ın Bizans’la savaşından daha çok kendini yoran kardeşi ile olan çatışmasıydı. Fatih Bizans’la savaşırken Cem Sultan Vatikan’a sığınmıştı, Abdulhamid İngilizlere karşı kendini korumaya çalışırken, yan odada kayın biraderi ve yeğeni İngilizler hesabına çalışıyordu. Hz. Ali’yi, Hz. Hasan-Hüseyin’i şehid edenler kimlerdi!. Yusuf’u kimler kuyuya attı! Erdoğan’ın Yaverleri kimlerdi 15 Temmuz öncesi!. Peki şimdi yoklar mı!

Birileri sizi durup dururken metihte sınır tanımıyorsa, yükseklere kaldırıyorsa, bilin ki, bunu sizi yere çalmak için yapıyorlardır. AK Partililer, ANAP’ın son günlerini yeniden gözden geçirsinler, okurlarsa görecekler, tarih tekerrürden ibaret, çünkü ibret almıyoruz ve aynı delikten ısırılmaya devam ediyoruz. Nereden geldik, nereye gidiyoruz! Bu gidiş nereye, birlikte yola çıktıklarımız nerede, yolda bulduklarımız neredeler. Eba Müslim’e kulak verin: “Onlar,  zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de,  yıkılmaları mukadder oldu.” Brütüs’lere dikkat! Onlar siyaset, bürokrasi, iş dünyası,  sanat, media, diplomasi, STK, her yerdeler. Kıral öldüğünde “yaşasın yeni kıral” diye sokağa ilk çıkacak onlardır, 15 Temmuz’da darbenin  başarısız olduğu belli olduğunda olduğu gibi. 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde bazı şeyleri yeniden düşünmekte fayda var. Selâm ve dua ile. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23