• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Andımız okutulsun mu? Okutulmasın mı? Bunu mu tartışacağız?

Yeniakit Publisher
2018-11-14 14:44:00 -
Andımız okutulsun mu? Okutulmasın mı? Bunu mu tartışacağız?

Gazetemiz okurlarından Ekrem Mustafa Çakır, " Andımız okutulsun mu? Okutulmasın mı? Bunu mu tartışacağız?" başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

Ekrem Mustafa Çakır

Milli Eğitim Bakanımız, geçenlerde Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda, eğitim sistemimiz ile ilgili olarak, “Önce yoğun bakımdan çıkalım, sonra nekahet döneminde iyileşme başlasın, dünya ile mücadele imkanımız doğsun” dedi.

UNESCO’ya göre, gelecek 30 yılda dünya çapında tarihin başlangıcından bu yana olduğundan daha fazla insan lisans mezunu olmuş olacak. Ancak binlerce lisans mezunu iş bulamamakta, bulanlar ise, çocukluğumuzdaki “Kökler” dizisindeki “Köle İsaura“ gibi çalıştırılıp emekleri sömürülmektedir. 2017 TÜİK rakamlarına göre 253.000 üniversiteli gencimiz bu ülkeden rahmetli Âşık Mahsuni Şerif’in türküsünde dile getirdiği gibi   bir “dayı” bulamadığı için yurtdışına göç etti. Yani beyin göçü!.. Peki! Ya onlarca genç insanın eğitimden umudunu kesmesi; eğitim sistemimizin onların ruhlarını beslemiyor olması, enerjilerini beslemiyor olması, ahlak ve maneviyatlarını geliştirmemesi karşısında geldiğimiz noktada, insan gelişmesinin mekanik bir süreç olmadığını, organik bir süreç olduğunu artık kabullenmeliyiz.

Peki, ahlak, maneviyat ve kaybolan değerlerimiz…

Bundan tam 700 yıl önce 23 derslikli ve her dersliği güneşin doğuşundan batışına kadar aydınlık olacak şekilde,  inşa edilen, her köşesi ilim ve irfan kokan, kesin dinsiz değil, kesintisiz 400 yıl hem dini hem fenni ilim yapan, Mardin’deki Kasımiye Medresesi’nde verilen eğitim, o dersliklerin kapılarının yüksekliğinin bir metreden biraz fazla oluşu, bunun sebebi ise öğrencinin hocasının huzuruna giderken başını önüne eğmesini sağlamak olduğu, gerçeğinin, eğitime ve eğitimciye verilen değerin artık maalesef yerinde yeller esiyor.

600 yıl dünyaya adalet, eşitlik ve medeniyetle hükmetmiş bir neslin torunları olarak artık, Finlandiya’yı, Singapur’u, Japonya’yı çocuklarımıza ve neslimize örnek gösterir olduk. Yüz doksan ülkeye vizesiz serbest dolaşım hakkı sıralamasında bu ülkeler en başı çekmektedir. Neden mi? Dürüstlük, güven, adalet, eşitlik, saygı, sevgi, empati, sorunları şiddete başvurmadan çözebilme yeteneği v.s
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Gün geçmiyor ki ülkemde dayak yiyen, bıçaklanan öğretmen, arkadaşı tarafından öldürülen öğrenci haberleri eksik olmuyor. Daha evvelsi gün Bahçelievler’de omuz atma yüzünden öldürülen Mert Karagöz isimli 16 yaşındaki yavrumuzu toprağa verdik. Mert maalesef yoğun bakımdan çıkamadı, nekahet dönemi  de yaşayamadı! Mert benim öğrencimdi. Efendi kişiliği ve çalışkanlığı ile daha birinci sınıfta dikkatimi çekmişti. Ailesi de eğitime önem veren çocukları için her türlü fedakârlığı yapan bilinçli bir aileydi. Ancak, cep telefonunu satıp, pompalı silah alan kendi sınıf arkadaşı tarafından sırtından vurularak ve yere düştükten sonra da ateş edilerek ağır yararlandı ve Hakk’a yürüdü. Cinayeti işleyen de 16 yaşındaki sınıf arkadaşıydı. Cinayeti işledikten sonra silahı omzuna koyup oradan uzaklaştı.

Bir zamanlar abdest almak için cami avlusuna serdiği cübbesinin, döndüğünde üzerindeki uyuyan kediyi rahatsız etmemek için cübbesini kesen bir ecdadın torunları, artık yaş keser baş keser hale geldi.

Yenilik, her alanda zordur. Yenilik, doğru varsaydığımız şeyleri sorgulamaktır. Apaçık ortada olduğunu düşündüğümüz şeyleri yeniden gözden geçirmektir. En büyük problem sağduyunun koşulsuz kabulüdür. Bu cümleden olarak;

Anneler, babalar, eğitimciler, devleti yönetenler, başka Mertler ölmesin diye kendimizi sorgulamanın, kendimizi azat etmenin vakti gelmedi mi? Hâlâ, bir şeyi ne kadar yapabilenin olduğuna, önem vermek yerine, bir toplumda ne kadar çeşit yetenekler olduğuna bakmanın vakti gelmedi mi? Hâlâ değerler yerine amaca ulaşmak için her yolun mubah olduğu anlayışından vazgeçerek, Peygamberimizin, “Bir babanın çocuğuna bırakacağı en güzel miras güzel ahlak ve terbiyedir” anlayışını özümsemenin, benimsemenin vakti gelmedi mi?

Hâlâ çocuklara milli ve manevi değerler, aile bağları, vatan millet, bayrak sevgisi veren, milli kültürü anlatan, öğretmenlik mesleğini kutsayan programlar yapan eğitimcilere itibar suikastı yapıp, yapılan programları engelleyenlerin bürokrasiden tasfiyesinin vakti gelmedi mi? Dayısı olanın, siyaseten gelenin değil, yeteneği olan, dürüst ve ahlaklı olanın kısacası ehil olanın, devletin her kademesinde hak ettiği yere gelmesinin vakti gelmedi mi? Yoksa hâlâ andımız okutulsun mu? Okutulmasın mı? Bunu mu tartışacağız?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23