Gazetemiz okurlarından Mehmet Ömeroğlu, "Bekâ meselesi" başlıklı yazısını bizimle paylaştı.
Mehmet Ömeroğlu
Her şeyi bilir mi sanırsınız kuru akıl.
Sorun bakalım kendisinin ne olduğunu bilecek mi? Ne bilir, neye yarar ki, şuur, tefekkür yoksa. Ondan daha faydalıdır, evladır akıl. Kısaca düşünerek görüp anlayan gözümüz olmalı akıl. Kalbimizle, ruhumuzla birlikteyken iyiye, güzele, sevgiye, adalete. Nefsimizle beraberken fitneye, kötülüğe zulme hizmet eden,
İçimizdeki sessiz ve sinsi hafiye.
O kadar kibirli, bencil, inatçı ve asidir ki. Kendisini yaratıp hayat veren Rabbini bile tanımaz bazen.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Doğru, yanlış ne öğrendiyse ölçüp biçmeden der ki; Aliler, Veliler iyi, Ahmetler, Mehmetler kötü.
Ya da maviyle yeşil çirkin, beyazla sarı güzel. Kendini şuurla yoğursaydı, tefekkürle yoğursaydı, O zaman doğruyu yanlışı ayırır şöyle derdi: Ali, Veli, Ahmet, Mehmet kim olursa olsun fark etmez.
Hakk’ın yolunda, adaletle, merhametle, sevgiyle yürüyenler iyi.
Küfrün yolunda, fitneyle, kinle, zulümle, ihanetle yürüyenlerse kötü.
Mavi, yeşil, sarı, beyaz başka renkte olsa fark etmez.
Nasıl anlayacak, nasıl bilecek
Ne demektir bekâ meselesi
Yürü yiğit ustam yürü, yürü yiğit Devlet beyim yürü, Bir olduk, diri olduk el ele, gönül gönüle yürümeye
Vatan, millet, devlet, bayrak için göze aldık ölümü, Yılmayız, yıkılmayız, sizinle izzeti istikbal peşinde.
Havlasınlar, ulusunlar, isterse kudurup çatlasınlar. Davamız müjdeli, yolumuz müjdeli, istikbal müjdeli,
Ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez, Bu yolda kurban alsın ölüm bizi
Başka sevda gerekmez, davamız en güzel yar. Bu dava bekâ meselesi.