• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Benim adım Muhammet!

Yeniakit Publisher
2019-08-23 12:26:00 -
Benim adım Muhammet!

Gazete okurlarımızdan Hamza Atlı, ‘Benim adım Muhammet!’ başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

13 yaşımdan beri kâğıt topluyorum. Ankara’da yaşıyorum.

Niğdeliyim.

İlkokula başladığım yıl geldik Ankara’ya. Ortaokulu bitirebildim yalnızca.

Hep takdir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam.

Sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

O gün bugündür sokaklardayım. Çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengârenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.

Çalışmaya başladığım yıl babam terk etti bizi. Kumar borcu vardı. Çekti gitti bir sabah erkenden. Ben geçindirdim evi...

Annem severdi beni, “aslan oğlum” derdi. Yanaklarımı okşardı bazen.  Babam gideli dört ay olmuştu... Komşular bir adam bulmuşlar anneme. Kumar oynamazmış, namazında niyazında bir adammış.  Eşi vefat etmiş. İki kızı varmış adamın. Anneme demiş, “sen kabulümsün ama Muhammet olmaz!”

Şaşırmış annem, “niye olmazmış Muhammet, o da benim çocuğum” demiş. “İki kızım var, biri on iki yaşında, biri on dört yaşında. Caiz değildir, Muhammet’le aynı hane içinde olması” demiş adam. Üç kız kardeşim vardı ve çok düşkündük birbirimize... Annem için kolay olmadı karar vermek. Oturttu beni karşısına bir gece.

“Bak Muhammet” dedi, “seni asla bırakmayacağım, ama bir süre dayınlarda kal oğlum.”

Sarıldı bana...

O ağladı, ben ağladım...

İmam nikahı kıyıldı, dayımlara geçtiğimin ertesi günü.

Haftasına kalmadan annemi, kızlarını ve kardeşlerimi alarak memleketine götürmüş Kastamonu’ya. Dayım dedi, “annenin emanetisin bana, burası senin de evin. Aralarda bir gelip kalabilirsin Muhammet!”

On üç yaşındaydım, bana kalacak bir yer ayarlamamıştı dayım. Komşulardan, akrabalardan kimse demedi bana, “sana yardım edelim” diye.

On üç yaşındaydım, Ankara’daydım, bir başınaydım...

Altı yıldır görmedim annemi ve kardeşlerimi.

Birçok kez niyetlendim Kastamonu’ya gitmeye.

Dedim, “kovar beni o adam, göstermez bana ailemi...

Anneme küstüm, isterse bana ulaşabilirdi diye düşünüyorum.

Çok özlüyorum kardeşlerimi...

Hülya’yı, Havva’yı ve Hanife’yi...  Çocuk onlar, sevinsinler derdim. Ben de çocuktum oysa...

Yürürken, kağıt toplarken, sabahtan akşama bitap düşene kadar çalışırken hep yüzlerini seyrediyorum insanların...

Mesela, sevgililer geçiyor yanımdan ve erkekler beni görünce daha bir ötemden geçirtiyorlar kadınları...

Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitabı okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana, öyle incitici, öyle hoyrat olabiliyor ki herkes... İbo’yu bilmeme şaşırmadınız, ama Metallica’yı biliyor olmam ilginç gelmiştir size belki.

Olgunlar sokaktaki seyyar kitapçılardan kitaplar alıyorum. Milena’ya Mektuplar’ı okudum.

Kafka’dan, diğerlerini de okuyacağım. Birçok kitap okuyacağım ben...

 Adım Muhammet. 19 yaşındayım. Beni nefretle bakarken göremezsiniz... Kabalaştığıma, etiketler koyduğuma, yaftaladığıma şahit olamazsınız.

Bir anlama çabam var, kendimi, annemi ve sizi.

Bir öğrenme çabam var, yeryüzünü, doğayı ve evreni...

Yazmaya da başlayacağım.

Sevgisizliği yazacağım önce, çöp kutularından topladığım kağıtlara ve sevgisizliği yazdığım kağıtlar geri dönüşüme gidip sevgi olarak dönecek aramıza...

Sevgili insan dostlarım olacak kağıtlarda diriliveren...

Sevgisizliğe inat yaşamak ümidiyle...

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

şenay doğan

Muhammet yüreğimi yaraladın sana çok şey söylemek istiyordum ama kendime saklamak daha doğru diye düşündüm allah yar ve yardımcın olsun allaha emanet ol

sude

GERÇEK Mİ BU!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23