• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Dünyanın hiçbir yerinde huzur ve güven yoktur ve ciddi bir tedirginlik sürüp gitmektedir

Yeniakit Publisher
2019-11-18 13:24:00 -
Dünyanın hiçbir yerinde huzur ve güven yoktur ve ciddi bir tedirginlik sürüp gitmektedir

Gazetemiz okurlarından Fatih Kahraman, "Dünyanın hiçbir yerinde huzur ve güven yoktur ve ciddi bir tedirginlik sürüp gitmektedir" başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

Fatih Kahraman

Fakat siz (ey insanlar!) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz.” (A’la, 16, 17)

Yüce yaratıcı yarattığı kulunu herkesten daha çok bilmez mi hiç? Biz kullar dünyevî güzellik ve avantajlara çarçabuk tav olabilen bir yapıdayız: “Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz.” (Kıyame, 20, 21)

Her gün yanı başımızdan; akraba, eş-dost ve tanıdıklardan gerçek âleme göçüp gidenleri görürüz de yine de hakkıyla ibret almayız:

Onlar, dünya hayatının görülen kısmını bilirler. Onlar, ahiretten habersizdirler.” (Rum, 7) “Kendi kendilerine, Allah’ın gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, gerçek olarak ve belirli bir süre için yarattığını düşünmezler mi? Doğrusu insanların çoğu, Rablerine kavuşacaklarını inkâr ederler.” (Rum, 8)
ÖNE ÇIKAN VİDEO

(Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah, onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Rum, 9)

Allah’ın dünyasında, O’nun nimetleri sayesinde yaşayıp da ölmeyecekmiş gibi davranan insanoğlunun rahatlığı gerçekten ürkütücüdür. Bu durum bilinçli bir hal mi, yoksa deli cesareti mi tartışılabilir.

Günümüzde birçok insan, dünyevi işlerine tabiri caizse Yüce Allah’ı karıştırmak istememektedir. Dolayısıyla kişisel, ailevi, toplumsal, hukuki, siyasi ve ekonomik meselelerde kendisini, aklını maddi güç ve yeteneklerini ön plana çıkartarak hâşâ Allah’tan daha iyi bildiğini lisan-ı haliyle sergilemektedir. Böylece de Allah’ın dediğinden çok yeryüzünde insanların dediği olsun diye birileri çırpındığı için dünyanın hiçbir yerinde huzur ve güven kalmayıp ciddi bir tedirginlik sürüp gitmektedir.

Taberani’nin rivayetine göre Peygamberimiz (s.a.v.), dünyayı ahirete tercih eden, şu üç şeye maruz kalır buyurmuştur:

1- Sıkıntısı hiç eksilmez, 2- Yokluktan kurtulmaz, 3- Öyle bir hırsa kapılır ki, hiçbir zaman boş vakit bulamaz. 

Dünyanın derdi bitiyor mu? Herkesin farklı sıkıntıları yok mudur? Kiminin maddi, kiminin bedeni, kiminin ruhsal, kiminin ailevi,.. gibi. Modern dünyada hâlâ açlıktan ölen insanların bulunması, varlık için de yokluk çekenlerin durumu, hırsızlıklar, kapkaçlar, krediler, faizler ve intiharlar neyin nesi? İşlenmedik suç ve günahın kalmadığı şu köhne dünyada, meşgaleler insanı sarhoş hale getirmemiş midir? İsyanlarımıza zaman yetmiyor! Aynen aldığımız maaşlar gibi her ay nasıl ki içerdeysek, zaman konusunda da işlerimize günlük 24 saat yetmemektedir, ertesi günden borçlanmıyor muyuz? İşçisi-patronu böyle, memuru-amiri böyle, öğrencisi -öğretmeni böyle, erkeği-kadını böyle, doktoru-hastası böyle... Hatta bu uğurda geceyi gündüze, gündüzü de geceye çevirmedik mi?

Kul olarak en doğru tercih bağlamında Rabbimizin buyruklarına kulak verelim: “Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.” (Muhammed, 36) “Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.” (İsra, 18) “Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.” (Şûra, 20) Unutmayalım ki: “Ahiret de, dünya da Allah’ındır.” (Necm, 25) Ancak son söz olarak konumuzu şu ayet-i kerimeyi de zikrederek bitirelim:

“Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas, 77)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23