• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

'Esed'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Yeniakit Publisher
2016-02-01 12:08:00 - 2016-02-01 12:32:35
'Esed'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Emekli büyükelçi Uluç Özülker, Suriye'de yaşanan gelişmeleri ele alarak 3. Dünya Savaşı'nın başladığını ifade etti.

Cumhuriyet'e konuşan Özülker'in yorumlarından bir bölümü şöyle:

(Cenevre) Nihai kader toplantısı değildir. Uzun soluklu bir sürecin başlangıcıdır. Aslında bu kader sadece Suriye ile ilgili değildir. DAEŞ'de göz önünde bulundurulduğunda Suriye ve Irak bütün halinde ele alınmak durumundadır. Suriye ve Irak konusunda Amerika ve Rusya çoktan uzlaştılar.

-Nedir bu uzlaşma?

Irak senden sorulur, Suriye benden sorulsun uzlaşması. Aralarında zımni bir mutabakat var. Amerika, Rusya’nın Suriye’ye gelişinden çok mutlu ve memnun aslında.

-Neden memnun?

Bir işbölümü yaptılar. Çünkü sahada kara gücüne ihtiyaç var. Amerika tek başına sadece havadan vurarak sonuç alınamayacağını biliyordu. Koalisyonun tek başına fazla bir şey yapamayacağının da bilincindeydi. Nihayetinde Rusya fiilen Suriye’ye yerleşti ve güneyde de komşumuz oldu. Esed’lı veya Esed’sız önemli değil, Akdeniz’e çıkışı olan bir toprak parçası benim himayemde olacaktır, diyor Rusya. Ve bu Amerika tarafından da kabul gördü.

Suriye de Irak gibi kendi içinde bölündü. Halep ve Şam’da kilometrekare başına 250’şer kişilik, Kuzey’deki Kürt bölgesinde kilometrekare başına 175 kişilik yerleşim var. Gerisi çöl. Suriye’nin yaklaşık yüzde 40’ı DAEŞ’in elinde. Böyle bir bölünmüşlük var. Ve buradaki “sivrisinekler” affedersiniz “eşekarısı” da olabilirler, bütün dünyayı sokmaya başladı. Suriye krizi küreselleşti. İç savaş kendi boyutları içinde kalmadı, ki bunun içinde DAEŞ de var, dünyaya yayılan bir savaş oldu.

-Irak sürecinde, sorunun Irak’ın bütünlüğü içinde çözümlenmesi gerektiğini duyduk hep. Şimdi Cenevre eşliğinde çözümün Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde sonuçlanması gerektiğini işitiyoruz. Az önce, Suriye de Irak da bölündü, dediniz. Soru belli: “Toprak bütünlüğü içinde çözülmeli” meselesini nasıl tercüme etmeli?

Çok basit. 1917’de Sykes Picot ile sınırları suni biçimde çizdiler. 1920’de San Remo ile hayata geçirdiler. Dünyada üç kırılma var. Birincisi Fransız İhtilali. Ulus devlet ve laikliği getirerek imparatorlukları yıkmıştır. Cumhurbaşkanımız, dünya beşten büyüktür, diyor. Ama dünya hiçbir zaman beşten büyük olmamıştır. O beş- altı başat oyunu götürür. Siz de onlardan biri olmaya bakacaksınız.

Gelelim ikinci kırılmaya. Birinci Dünya Savaşı da ikinci kırılmadır. Orada mikro milliyetçilik ön plana gelmiş ve Avrupa 40 - 50 devlete kadar çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı ise bir kırılma değildir, birincinin sonucudur. Birinci kırılmada Osmanlı yıkıldı. İkinci kırılmada Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. SSCB’nin çöküşünden, küreselleşmenin gelişmesinden bu yana dünyadaki tüm koşullara baktığınızda şimdi üçüncü kırılmayı yaşıyoruz.

Başat güçlerin yıkıcı üstünlüklerini içeren teknolojik gelişmeler sonucunda savaşlar artık bunlar arasında değil, vesayet yoluyla yapılmaya başlandı. Türkiye’nin güneydoğusunda yaşanmakta olan olaylar da aslında bu mikro milliyetçilik olgusunun bir sonucu olarak değerlendirilebilir.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI BİR BOYUTU İLE BAŞLADI

-Siz üçüncü kırılma dediniz. Bu, üçüncü dünya savaşı mı?

Üçüncü dünya savaşı bir boyutu ile başlamıştır, evet. Sömürgecilik hiç bitmemiştir. Yeni dünya koşullarında şekil değiştirmiştir. Şimdi ilk defa dünyadaki gelişmelerle birlikte refah toplumları farklı bir boyut kazandı. Batı geriliyor ve ne yapacağını bilemez halde kıvranıyor. Dolayısıyla dünyada yeni bir düzenle birlikte yeni bir gelecek ortaya çıkmaya başladı. Bu gelecek yavaş yavaş şekilleniyor. Ve halihazırda üçüncü kırılma yaşanıyor.

-“Toprak bütünlüğü içinde çözülmeli” meselesini nasıl tercüme etmeli, sorusundan geldi söz buraya. Yani yanıtınız nedir?

Sykes Picot’un yerine şimdilik ne koyacaklarını bilmedikleri için toprak bütünlüğü diyorlar. Ve Hadiseyi zamana yayıyorlar. Yukarıda savaşamıyorlar. Rusya büyüktür küçüktür, tartışmasına girmeye hiç gerek yok. Rusya’nın elinde halen aktif 350 nükleer başlık var. Rusya, Halep’i de içine alacak şekilde Cerablus’a da göz dikmiş durumda. Müstakbel Esed devletinin sınırlarını çizmeye çalışıyor. Rusya, aralık ayına kadar 1100 sorti yapmış, bunların sadece yüzde 10’u DAEŞ’e gitmiş.

-Rusya’nın müstakbel Esed devletini kurma adımlarına Amerika “buyrun” mu diyor?

Şimdilik buyrun, diyor. Başlangıçta söyledim. Amerika ve Rusya arasında zımni bir mutabakat var. Irak da, Suriye de parçalanıyor. Yeni bir coğrafya ortaya çıkıyor burada. Bu coğrafyanın içinde Türkiye’nin güneydoğusu var mı yok mu, onu da iyi düşünmek lazım. Bu noktada sınırların nereden geçeceği belli değil.

Birleşmiş Milletler bir şey çözemez. Bunu özellikle Rusya ve Amerika çözecek. bugünkü koşullarda Rusya ve Amerika arasında hemen ve kesin bir mutabakat çıkması mümkün değil. Bu nedenle meseleyi zamana yayacaklar. O nedenle zamanı geldiğinde yeni bir Sykes Picot ile biz bunu hallederiz, tavrı var. 1920’deki Sykes Picot’da İngiltere ve Fransa vardı. Bugün roller Amerika ve Rusya’da.

-Esed rejimi, Rusya’nın mandası mı oldu?

Bir nevi mandası oldu. Aslında Esed demek doğru değil, o bölge diyelim. Zira Rusya için Esed değil, kendine tabi olacak yönetim önemli. Halep’e kadar olan bölgeyi temizleyerek burayı halihazırda Esed devletinin parçası haline getirip, Azez-Cerablus’u da bunun parçası yapmak Rusya’nın emeli.

Bu noktada kantonların birleşmesini düşünen ABD ile buna Cerablus ve Azez itibari ile karşı çıkan Türkiye’nin tutumları Rusya’nın bu emeliyle çatışıyor. Ama buna rağmen Rusların girişimleri de bu. Bu bütünlüğü sağladığınız andan itibaren Kürtlerin aşağıya, denize açılma şansı da ortadan kalkar. Hadise öyle bir noktaya varabilir ki Türkiye, Esed’la PYD arasında seçim yapma noktasına getirilebilir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23