• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İstanbul Sözleşmesi ve can çekişen aile kurumu

Yeniakit Publisher
2019-12-10 12:24:00 -
İstanbul Sözleşmesi ve can çekişen aile kurumu

Gazetemiz okurlarından Fatih Kahraman, "İstanbul Sözleşmesi ve can çekişen aile kurumu" başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

Fatih Kahraman

Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için ‘İstanbul Sözleşmesi’ ismiyle 1 Ağustos 2014’te ilk defa Türkiye’nin kabul ettiği ve güya; ‘cinsiyet eşitliği’ ilkesine dayanan can sıkıp kafa karıştıran bir sözleşme.

Ülkemizde kadına yönelik şiddet ve cinayetleri sonlandırmak adına uygulanmasını isteyen bir kitleye karşılık aile yapımıza zarar verdiği gerekçesiyle bunu istemeyenler ve karşı çıkanlar da var. 

İlgili sözleşmeden cesaret alarak LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex) adlı bir dernek bünyesinde birileri inancımıza, tarihimize, örfümüze ve kültürümüze hiç uygun olmayan her türlü, çarpık ve sapkın düşünce, görüntü ve uygulamaları sosyal medya ve diğer yayın araçlarının da desteğiyle sergileyebilmektedirler.

Avrupa Konseyi, sözleşmeyi, ‘Kadına yönelik şiddet; ev içi şiddetin önlenmesi’ üzerine kurmuş. Avrupa, başkasına akıl vermeyi bırakmalı, cinsiyet ayrımı yapmanın yanlışlığını öğrenmelidir. ‘Şiddet’e uğramak hukuku ilgilendirir. Hukuk ayrım yapmaz. Kadın erkek herkese eşit davranır. Olaya, ‘kadın hakları’ üzerinden değil; ‘insan hakları’ boyutuyla yaklaşır. Şiddet kime karşı uygulanırsa uygulansın yanlıştır; önlenmelidir.” (Şakir TARIM)
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Aslında Avrupa kadını kullanarak istismar edip erkeğe rakip olarak göstermiş ve “feminizm”i doğurmuştur. Konuyla ilgili olarak yazdığı yazısında Sema Maraşlı: “İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı gün İstanbul, Bizans’a geçmiştir” sözü meselenin korkunçluğunu anlatmaya yetmektedir.

İstanbul Sözleşmesi ve uygulamaları; erkek olmayı, aileyi ve çocuk merkezli beraberliği patolojik, hastalıklı bir hal olarak gören ve “erkeğe karşı ayrımcılığın, ayrımcılık olarak değerlendirilmeyeceğini” açıkça ilan eden bir sözleşmedir. Bu minvalde İstanbul Sözleşmesi’ni; erkeğe zulmederek kadından uzak durmaya, erkek kadın arasında rekabet ilişkisi meydana getirerek aile içi huzursuzluğu ve boşanmaları körüklemeye, toplumları sapkın ve çocuksuz ilişki modellerine yönlendirip nihai olarak bir nüfus kontrol mekanizması inşa etmeye çalışan emperyalist bir “Ailesiz Toplum Projesi” olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bütün dünyaya dayatılan bu uluslararası proje ile evlilik dışı çocuk oranı İzlanda ve Şili’de %72’ye, İskandinav ülkelerinde, Portekiz’de, Fransa’da % 65’lerin üzerine çıktı. Fransa’da eşcinsel evlilikler 4,5 senede 50.000 rakamını buldu. Normal nikâhla evlenenlerin sayısı ile “seviyeli birliktelik sözleşmesi” yapanların sayısı neredeyse aynı seviyeye geldi. Evlenenlerin yarısı da tekrar boşandı. ‘Türkiye’de de TÜİK’in verdiği resmî raporlara göre, evlenen her 4 çifte karşılık 1 çift boşanmış ve boşanma oranı sadece son 1 yılda %11 artmış. Yani 50 senede olabilecek değişim sadece 2014 yılında başlayan şu birkaç senelik süreçte gerçekleşmiş. KEFEK Komisyonuna göre 2018’de 47 bin koruyucu tedbir 357 bin önleyici tedbir kararı verilmesi geleceğimiz, devletimiz ve insanlık için afettir.’

Bu sözleşme:

Anne-baba çocukların cinselliğine müdahale edemez, dolayısıyla serbest bırakılmalıdır. Buna karşılık 18 yaş altında hasbelkader evlenmiş olan erkekleri tacizci ve tecavüzcü diye 8-10 yıla mahkûm etmektedir.

Birkaç gün, hafta, ay veya yıl evli kalıp boşanan erkekleri ömür boyu nafaka ödemeye mecbur bırakmaktadır. Boşanan veya evden uzaklaştırılan babaların çocuklarını görmesine ya müsaade edilmemektedir yahut belli bir harç yatırması karşılığında izin verilmektedir.

Her türlü nikâhsız beraberliği, “normal sağlıklı birliktelik” olarak tanımlayıp anlayışla karşılayan ancak evli erkeği; tehlikeli, kötülüğe meyilli bir sadist olarak gören 6284 no.lu yasa gibi yasaları içinde barındıran, üstelik bunu hukukun en temel ilkesi olan “suç ispat edilene kadar, masumiyet” kuralını yok saymaktadır. 6284 no.lu yasa; erkeği kendi evinden, çocukları önünde sokağa atan, toplum önünde aşağılayan ve aileleri geri dönülmez noktaya götürmektedir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yıldız

Gençlik esoes veriyor çocuklarımızın ve gençliğimizin durumu çok vahim , Acilen cocukların ,Gençliğin İnsanlarımızın , maniviyatla gerçek müslüman incıyla ,gerçek tarihiyle ,ahlakıyla ,kendi eğitimimizle yetiştirimesi lazım .Geç kalmadan devletimizin hükümetimizin bu konuya el atması lazım . İş işten heçtikten sonra eyvah kar eylemez.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23