• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Bu nasıl bir denklemdir Allah aşkına?

02 Eylül 2019
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Türkiye’nin en hayati meselesi, sınırlarındaki konuşlandırılan terör örgütleridir. İçerde PKK ve FETÖ, sınırlarımızda PYD/YPG, DAEŞ. Bu terör örgütlerini bir şekilde alt edebiliriz de,  onların ipini tutan küresel güçleri ne yapacağız? Baksanıza; güya müttefikimiz ABD, Suriye’nin kuzeyinde kadim düşmanımız PKK/PYD ile işbirliği ve dayanışma içinde olup terör örgütüne her türlü lojistik desteği sağlamaktadır. FETÖ darbe girişiminin arkasında da bu büyük şeytan vardır. Bu yüzden Suriye iç savaşına; daha doğrusu vekalet savaşına karşı Astana üçlüsünü teşkil eden Rusya ve İran’la süreci devam ettirdik. Peki İran ve Rusya ne yapıyor? Rusya ve komşumuz İran Türkiye’ye karşı hasmane politika güden  Esed rejimi ile tam müttefiklik halinde… PYD/YPG’yi bitirmeye çalıştığımızda karşımızda ABD’yi, Suriye’de güvenli bölge oluşturup mültecileri bu bölgeye yerleştirmek istediğimizde ise Esed rejimini ve dolayısıyla Rusya’yı karşımızda buluyoruz. Türkiye bu denklemi nasıl bozacak? Bu bataklıktan kurtulmanın yolu nedir?

ABD, haydi buna Rusya’yı da dahil edelim, Türkiye’nin iki düşmanı olan PKK/PYD üzerinden Suriye’yi şekillendirmeye çalışıyor. Irak’tan Akdeniz’e uzanan koridorda Kürt tabanlı terör devleti; PYD/YPG üzerinden yürütülüyor. Türkiye de hem kendi milli çıkarlarını korumak ve hem de yaşanan insani dramı azaltmak için mücadele ediyor. İdlib Türkiye’nin kırmızı çizgisi diyebiliriz. Halep’ten sonra İdlib’in de düşmesi demek Astana sürecinin baltalanması ve çatışmasızlık bölgesinin anlamını yitirmesi demektir. Eğer Rusya Suriye rejimine destek vermemiş olsa Esed’in İdlib’te hamle yapması mümkün değildir. Amaç,  sadece HTŞ ve bölgedeki terör grupları değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moskova’da şunları söyledi: “İdlib’de rejimin terörizmle mücadele bahanesiyle sivillere karadan ve havadan ölüm yağdırması kabul edilemez.”

Erdoğan’ın söylediklerine katılmamak mümkün değil. Nitekim Suriye Rusya’dan aldığı destekle hem sivilleri vuruyor hem de bölgedeki bizim gözlem noktalarına taciz ateşi yapıyor. Bölgede ciddi manada silahlar patladığı takdirde büyük bir göç dalgası kapıda demektir. Cuma günü Atme Kampı’ndan, büyük bir mülteci topluluğu Cilvegözü sınır kapısına dayanarak, “ya bu savaşı durdurun veya açın kapıları” dediler. Şimdi en acil sorun, çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’te, operasyonların durdurulmasıdır. Peki Putin ne diyor? “Teröristler Suriye hükümet güçlerinin mevzilerini tehdit ediyor, ateş açmayı sürdürüyor, Rus askeri tesislerine saldırı girişimlerinde bulunuyor.” Putin, bu seslenişiyle kimlere mesaj veriyor?

Putin bu sözleriyle saldırıların meşru olduğunu dillendiriyor. Bizim tanıdığımız Erdoğan, zulme asla boyun eğmez. Lakin Putin terör tezini kabul ettirmiş gibi, Moskova görüşmesi sonrası şu açıklamayı yaptı: “Erdoğan’la İdlib’deki terör yuvalarının etkisiz hale getirilmesi ve bölgedeki ve sonrasında Suriye’deki durumun normalleşmesi için ek önlemler alınmasını kararlaştırdık.”

Rusya ile stratejik ve jeopolitik konularda sıkıntı var. Rusya ile ticaret ortaklığına evet ama, stratejik ortaklığa dikkat edilmeli. Suriye İdlib’te de hakimiyeti ele geçirmek istemektedir. Peki İdlib Suriye’nin toprağı değil mi? Elbette Suriye’nin.. Lakin bölgede hem Türkiye’nin gözlem noktaları var, hem de İdlib düşerse yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya kalabiliriz. Dahası Hatay’a komşu olan İdlib’in Esed güçlerinin eline geçmesi demek; Fırat’ın Batısındaki kazanımlarımızın yok olması demektir. Geldiğimiz noktaya kadar Rusya ve İran Türkiye ile birlikte hareket etmiş, ABD bu denklemin dışında kalarak PYD’ye yaslanmıştır. Allah korusun bu bölgedeki çatışmasızlık ortamı bozulur da ABD işin içine dahil olursa tüm kazanımlarımız yok olur. İdlib’te Esed’e muhalif gruplar yer alıyor. Rusya ve İran çatışmayı tetikler ve silahlar patlarsa, sonucu çok vahim olabilir. Mülteci sorunu açısından baktığında Avrupa da çatışmasızlık ortamının devamından yana. Bölgede en büyük mücadeleyi ise Türkiye veriyor. Siyaset ve müzakere ile sorunu çözmekten başka çaremiz yok. 

Güç mücadelesini mazlumların canı ve kanı üzerinden yürütmeye çalışanlar kaybetmeye mahkûmdur.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ORHAN İNAN

DUAMIZ BİR AN EVVEL BU ZULMÜN DURMASINDAN YANA..ANCAK ELİN GAVURU BULMUŞ BİR OYUNCAK ,ONUNLA OYNUYOR VE BUNDAN ZEVK ALIYOR GİBİ..DAVRANIŞLARI LAUBALİ VE MÜSLÜMAN AVINDAN ŞİDDETLİ ZEVK ALIYORLAR,NOKTASINDA HABİRE YARAYI KAŞIYORLAR..BUNLARLA İTTİFAK HALİNDE BİR ŞEY YAPMAK MÜMKÜN AMA ÇOK FAZLA DA UMUTLU OLMAMAK LAZIM..ÇÜNKÜ ,ONLAR OLAYA BİZİM BAKTIĞIMIZ GİBİ BAKMIYORLAR VE BAKMAYACAKLAR DA..BİR AN EVVEL DÜNYA MÜSLÜMANLARI KENDİLERİNE YAKIŞAN YÖNETİMLERİNİ KURACAKLAR VE TOPYEKÜN DİRİLİŞE VESİLE OLACAKLAR YA DA TÜRKİYE GİBİ,YÖNETENİ DÜZGÜN OLAN LİDERİN TEK BAŞINA ALTINDAN KALKACAĞI BİR SIKINTI DEĞİL BU YAŞANANLAR..ALLAH(CC) YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN,İNŞAALLAH..ELLERİNİZE SAĞLIK.

Omer

Evet maalesef çok yönlü oyun var masum insanlarin ölmesi umurlarinda değil sadece Türkiye elinden geleni yapıyor çeteleri sayarsan başta Amerika batı Esat Rusya İran bunlar Suriye'yi paramparça ettiler sadece Suriye değil Libya Yemen Somali Sudan müslüman ulkeler ama zulüm baki kalmaz
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23