• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

Aşır Aşır Kur’ân Dersleri

21 Ekim 2013
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]
28 Ekim Pazartesi akşamından başlayarak, inşaallah, İstanbul’un 4 ayrı merkezinde “Aşır Aşır Kur’ân Dersleri”mize başlıyoruz. Bilindiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in 10 âyetlik bölümler halinde (aşır aşır) okunup öğrenilmesi ve hayata aktarılması, ashâb-ı kiramın Kur’ân tedrisatının başlıca yöntemi idi. Ashâb-ı kiramın da (r.anhüm), bu metodu Peygamber Efendimizden (s) öğrendiklerine kuşku yoktur.
Bizim “Aşır Aşır Kur’ân Dersleri” adını verdiğimiz bu metodu iyi kavramak için, TDV İslâm Ansiklopedisi’nin “Aşr-ı Şerif” maddesinde yer alan bilgilere, bazı kısaltmalarla yer verelim:
“Aşr: Arapça’da ‘on’ demektir. Kur’ân’ı öğrenme ve ezberleme çalışmasının onar âyetlik bölümler halinde yürütülmesiyle ilgili ilk uygulamanın Hz. Peygamber (s) ta­rafından yaptırıldığı bilinmektedir. Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin Hz. Osman, Abdullah b. Mes’ûd ve Übey b. Kâ’b’dan rivayet ettiği bir hadise göre Hz. Pey­gamber (s) bu sahabelere âyetleri onar onar öğretmiş, sadece okumayı değil bu on âyetteki hükümleri de öğrenmedikçe diğer on âyetlik bölüme geçmelerine izin vermemiştir (bk. Taberî, 1, 80; İbn Mücâhid, s. 69; Zehebî, 1, 490). Kur’ân’dan on âyet okumanın veya ezberlemenin fazi­letine dair hadisler de vardır. Geceleri on âyet okuyanın gafillerden sayılmaya­cağı (bk. Dârimî, Fezâ’ilü’l-Kur’ân, 25; Ebû Dâvûd, Salât, 326), Kehf sûresinin başından on âyet ezberleyenin deccâl’den korunacağı (bk. Müsned, V, 196; VI, 449-450; Müslim, Müsâfirîn, 257; Ebû Dâvûd, Melâhim, 14) bu hadislerde işa­ret edilen hususlar arasındadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in bir gece yarısı namaz için kalkıp önce Âl-i İmrân suresinin son on âyetini okuduğu da rivayet edilmiş­tir (bk. el-Muvatta’, Salâtü’l-leyl, 11; Buhârî, Vudû’, 36). Muhtemelen bu fi­ilî ve kavlî sünnete uymak için mushaf yazımında sureler onar âyetlik bölümle­re ayrılmış, buna ta’şîr denmiştir. Ta’şîre işaret etmek üzere de her on âyet­lik bölümün sonuna aşr kelimesinin ilk harfi olan “ayın” konmuş, böylece bu harf bir aşrın bittiğini ve yeni bir aş­rın başladığını gösteren bir işaret ol­muştur. Bazı mushaflarda ise ayın harfi yerine veya ayınla birlikte aşır gülleri ve hatta değişik renkte âyet gülleri kulla­nılmıştır. Ashab ve tabiînin ileri gelenle­rinden bazılarının konu üzerinde görüş belirttiklerini bildiren rivayetlere bakı­lırsa (bk. Dânî, s. 3, 14-15), ta’şîrle ilgi­li ilk denemelerin daha sahabeler hayat­ta iken başladığı anlaşılır...
Ta’şîri gösteren “ayın” harfinin mus­haf yazımında yaygın hale gelmediği, bir kıssa veya konunun bitip yenisinin baş­ladığını belirtmek ve hatimle namaz kıl­dıranların yahut namazı uzun tutanla­rın rükûa gidebilecekleri en uygun yeri göstermek üzere daha sonraki asırlar­da bir kısım âyetlerin sonuna konan ve “rükû’” kelimesinden alınan “ayın” işaretinin bazı İslâm ülkelerinde onun yerini aldığı anlaşılmaktadır. Özellikle Türk hattatları tarafından yazılan bazı Kur’ân nüshalarında bazı âyetlerin sonunda görülen “ayın” harfleri bu mak­satla kullanılmış, on âyetlik bölüm ölçü­sü (ta’şîr) dikkate alınmamıştır. Genellikle cemaatle kılınan namazlar­dan sonra veya çeşitli toplantılarda iba­det maksadıyla yapılan tilâvetlerde, ha­dislerde yer alan on sayısına itibar ede­rek okunan on âyet veya orta uzunlukta yaklaşık on âyetlik bir bölüm için “aşr-ı şerif” ta­biri Türk muhitlerinde kullanılır...”
İmam Gazali de İhyâ’da, Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin: “Bize Kur’ân’ı okutan Osman b. Affan, Abdullah b. Mes’ûd ve başkaları anlattılar ki; Rasûlüllah’tan (s), on âyet öğrendikleri zaman, onun ilmini ve amelini de öğrenmedikçe başkalarına geçmezlermiş” dediğini aktarır. Ashâb-ı kirâmın bu konudaki tutumuna örnek olarak da Abdullah b. Mes’ûd’un (r.a) şu çok önemli sözlerine yer verir:
“Biz Kur’ân’ı on âyet, on âyet alırdık ve aldığımız on âyeti anlayıp hayatımıza aktarmadan diğer on âyeti almaktan kaçınırdık. Kur’ân insanlara, onunla amel etsinler diye nâzil olmuştur. İlk nesiller Kur’ân’ı amel etmek için okudular.  Sizin herhangi biriniz ise, Kur’ân’ı başından sonuna kadar okur; tek bir harfini dahi bırakmaz; halbuki onunla amel etmeyi tamamen terk etmiştir.” (Gazali, İhyâ, 3/13)
Ashabın Kur’ân hocalarından Abdullah b. Mes’ûd’un (r.a) bu ifadeleri bize şunu öğretiyor: Kur’ân’ı on âyetlik bölümler halinde okuyup öğrenmeli, iyice anlamalı ve gereğince de yaşamalıyız. İşte bu sebepledir ki biz, 4 yerde (genç-yaşlı, kadın-erkek herkesin katılabileceği) Kur’ân Dersleri başlattık.

*
Pazartesi: FATİH (Saat 19.30)
Araştırma-Kültür Vakfı Merkez bina salonu: Horhor cd. Yeşiltekke sk. No: 4. Tlf: 0212 6311385-5337202
Çarşamba: KARTAL (Yatsı namazı sonrası)
Cumhuriyet mah. F.Sultan Mehmet Camii salonu (M.Akif Ersoy İHL yanı). Tlf: 0216 3091320-0532 4263596
Perşembe: ÜSKÜDAR (Saat 19.30)
Fatih’in Mahkemesi: Hakimiyeti Milliye Cd. Eski Mahkeme Sk. (Kara Davud Camii karş.). Tlf: 0555 5475603
Cuma: SANAYİ MAHALLESİ (saat 19.30)
Araştırma-Kültür Vakfı Sanayi m. Şubesi (Sultan c. Bereket s. No: 2. Merkez Camii yanı). Tlf: 0212 2833328
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23