• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

İktidarın Birinci Görevi

24 Mayıs 2016
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

“Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı ikâme ederler, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten alıkoyarlar. İşlerin sonu Allah’a varır.” (Hacc 22/41) 

Bu âyet-i kerime, iktidar nimetine kavuşan müminlerin birinci görevlerinin “namazı ikâme etmek” olduğunu beyan buyuruyor. İktidar kavramı ise; ‘güç, yetki ve otorite sahibi’ olmayı ifade ediyor.

“Salâtı/namazı ikâme”; belli olan namazı dosdoğru kılmak ve devam ettirmektir’ diyen müfessir Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, “iqâme-i salat” hakkında şu açıklamaları yapar: ‘Kur’ân’da namaz hakkında “yusallûne” veya “sallû” fiillerinden çok “eqîmû’s-salâh”, “yuqîmûne’s-salâh” buyurulması dikkate değerdir. Elbette, “namazı ikâme ederler” demekte, “namazı kılarlar” demekten fazla bir mana vardır ki bu, en az ‘doğru dürüst’ yani ‘namazın şartlarına uymak, Allah’a boyun eğmek ve tevazu göstermek suretiyle güzelce kılmak ve hatta kıldırmak’ mânâlarını ifade eder. Namazda ta’dil-i erkân vacip olduğu gibi, özellikle namaz için iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, namazın gereklerini tamamlamak için gayret sarfetmek de dinin lüzumlu gördüğü hususlardandır. Ana-babanın çocuklarına namaz terbiyesi; din kardeşlerin birbirlerine tavsiye ve hatırlatması; amirlerin engelleri ortadan kaldırma ve imkânları tamamlama suretiyle beğendirmesi ve teşvik etmesi; Cuma namazına ve cemaatle namaz kılmaya dikkat ve devam etmesi de bu cümledendir.

İkâme; lügatte kaldırıp dikmek veya düzeltip doğrultmak veya değerini artırmak ve devam ettirmek veya dikkat ederek yapmak anlamlarına geldiğinden, namazla ilgisinde bu mânâların birinden veya ortak noktalarından belîğ bir istiare yapılmış ve bunun için bir kelimelik “yusallûne” (namaz kılarlar) yerine, iki kelimelik “yuqîmûne’s-salâh” (namazı ikame ederler) seçilmiştir. 

İlk önce “dikmek” veya “doğrultmak” manalarını düşünelim: Bu bize “Namaz dinin direğidir” hadisini hatırlatır. Bu hadiste din, yüksek bir binaya benzetiliyor ve namaz o binanın direği gösteriliyor ki, iman da o binanın temelidir. Bakara 2/3’de namaz, cemaatle kaldırılabilecek büyük bir direğe benzetiliyor ve onun güzelce dikilmesi veya doğrultulması suretiyle o yüksek din binasının inşa, koruma ve devam ettirilmesinin gereği anlatılıyor. (...) Bu bina ve direk benzetmesi bize İslâm’ın sosyal durumunu ve bu konumda namazın kıymet ve yerinin önemini anlatıyor. Hakikaten cemaatle namaz İslâm toplumunun direğidir ve bütün İslâmî teşkilatın binasıdır. Ve cemaatle namaz kılmak ve kıldırmak, o direği dikmektir. (...) Herhangi bir kimsenin namazsız bulunduğu haliyle namazına devam ettiği halini karşılaştırırsanız, namazlı bulunduğu zamandaki ahlâkını, herhalde yükselmiş bulursunuz. “Muhakkak ki namaz kötü ve iğrenç şeylerden vazgeçirir.” (Ankebût, 29/45) ayeti bu gerçeği anlatır. (...) Namazını kılan kimsenin hayatta en az dört kazancı vardır: 1) Temizlik; 2) Kalp kuvveti; 3) Vakitlerin intizamı; 4) Toplumsal düzelme. (...) Namazın büyük faydalarından biri, bilfiil büyüklenmeyi kırmak, kardeşliğe hazırlanmak, Allah rızası için iş yapmaya alışmaktır. Bunun için namazda giyinebileceği en güzel ve en temiz elbisesini giymek ve kendine gurur vermesi düşünülen bu hal içinde örtülecek nice ayıpların bulunduğunu düşünüp, yüzünü yani alnını ve burnunu yerlere koyarak, kalbinde iman ettiği Allah huzurunda o kibir ve gururu kırarak defalarca secdeye kapanmak en mühim bir esastır. “Her cami(ye gidişiniz)de güzel elbisenizi alın.” (A’râf, 7/31) Namazda özellikle secdenin kibre olan bu mühim tesiri dolayısıyladır ki, kibirliler en çok namazın secdesine itiraz ederler. O süslü elbiseler içinde alınlarını Allah rızası için yere koyma zorunluluğu onların kibir damarlarına, sinirlerine pek fena dokunur. “Şüphesiz bu, (Allah’a) huşû duyanlardan başkasına ağır gelir.” (Bakara, 2/45) (…) Namaz o kibir ve gururu kırarken, aynı zamanda insanın ruhî hürriyetini yükseltir... Bunun için namaz müminin bir miracıdır; onu beşeriyet sertliğinden, tek olan Allah’a ait arşa çıkartan bir merdivendir. Namazda bütün bir beşer hayatının şekli ve dereceleri dürülmüştür. İlahî huzurda bulunmak, hazırlanmak, düşünmek, istemek, defalarca kalkmak, bükülmek, düşmek, rahat edip oturmak nihayet selam ve selametle işini bitirmek, insanı, bütün hayatın kademelerinden geçirterek, varlığın sırlarını, dünya ve ahireti düşündürerek Cenab-ı Allah’a kavuşturur ve büyük bir iman ve sevap ile yine âleme döndürür. Yine bir hadiste açıklandığı üzere “Namaz, İslâm ile küfrün ayırıcısıdır”.

Burada namazın, imandan sonra nasıl bir ahlâkî ve sosyal prensip olduğunu ve onun üzerine ne kadar büyük bir sosyal bina kurulacağını kısaca ifade etmek istedik…” (Hak Dini Kur’ân Dili, Bakara 2/3)

Bu bilgiler ışığında, iktidarın namazı ikâme görevi; ‘namazı dosdoğru kılma, kıldırma, teşvik edip beğendirme, engellerini kaldırma, din binasını namaz direği üzerine inşa etme’ diye tanımlanabilir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23