• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

İslâm’da Yetimlerin Önemi ve Önceliği

15 Mart 2016
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

Rahma-Austria Derneği’nin Avusturya - Innsbruck, Vorarlberg ve Viyana’da düzenlediği “Yetimler Günü”nde bir konuşma yapmam istendi. Konuşma metninin özetini sizlerle paylaşıyorum:

Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim, ‘Yetimler için adaleti/insafı ayakta tutalım diye’ bize okunup duran ayetlere dikkatlerimizi çeker (Nisa 4/127).

Allah Teala kullarından, ‘başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzelce konuşun, namazı kılın, zekâtı verin’ (Bakara 2/83) diye söz almıştır.

Hz. Peygamber’e (s.) inen ilk âyetlerde, kendisinin de bir “yetim” olduğu hatırlatılarak yetimlere iyi davranması emredilmiştir: “Rabbin, seni bir yetim olarak bulup da seni barındırmadı mı?” “O halde yetime gelince; ona sakın kahretme / kötü davranma!” (Duha 93/6 ve 9)

Mekke’de inen Mâun sûresinde (107/1-3); yetime kötü davranmak bir tür Din’i inkâr olarak nitelenir:

“Dini yalanlayanı gördün mü? Yetimi itip kakan, yoksulu doyurmaya yanaşmayan işte odur.”

Fecr sûresinde de (89/17) ikiyüzlüler, “Siz yetime iyilik etmezsiniz” diye eleştirilir.

İslâm’ın Mekke döneminde yetime iyi muamele teşvik edilirken, Medîne döneminde de yetimlerin himayesi hakkında daha kesin emirler, tedbirler içeren âyetler gelir, yetimlere yardım sistemleştirilir: 

1.Ganimetten pay: Savaş ganimetlerinin beşte birinin(humus) nerelere harcanacağı belirlenir: 

‘Beşte bir; Allah’ın, Peygamber’in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır’. (Enfal 8/41)

2.Fethedilen yerlerden gelen pay:”…Allah, peygamber, yakınlar, yetimler… içindir.” (Haşr 59/7)

3.Miras taksimlerinden yetime de pay: Miras paylaşımında yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan, onlara da verin, güzel sözler söyleyin.” (Nisa 4/8)

4.Nafaka verilecekler: Hz. Peygamber’e (s.) bir soru üzerine gelen vahiy, nafaka verilecekler arasında yetimi de sayar: “Onlar hangi şeyi nafaka olarak vereceklerini sana sorarlar. De ki: “Maldan vereceğiniz şey ananın, babanın, akrabanın, yetimlerin, yoksulların, yol oğlunun hakkıdır.” (Bakara 2/215)

Kur’ân, yetimin malının korunmasını ve zamanı gelince kendisine eksiksiz verilmesini emreder. Hz. Mûsa (a.s), yol arkadaşının (Hızır) bir kasabada, yıkılmak üzere olan bir duvarı doğrultarak yıkılmasını önlemesine şaşırır, o da: “Duvar, şehirdeki iki yetim erkek çocuğa aitti. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimseydi. Rabbin onların erginlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi...” (Kehf 18/82) açıklamasını yapar. Burada Allah (c.c.), yetimler erginlik çağına gelinceye kadar hazinenin muhafazasını irade buyurmuştur. 

Kur’ân-ı Kerim, yetim malını haksızca yiyenleri şiddetle tehdit eder: “Yetimlerin mallarını haksızca yiyenler, muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın çılgın ateşe yaslanırlar.” (Nisa 4/10)

Yetim malının en iyi şekilde korunması emri, Kur’ân’da iki kez tekrarlanır (En’am 6/152; İsra 17/35):

“Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, o en güzel olanından başka sûrette yaklaşmayın.”

Konuya dair diğer âyetlere de bakan tefsirler, “en güzel yaklaşma” tabirini şu üç esasta anlarlar:

1. Koruma, 2. Artırma, 3. Zamanında teslim. Bu üç esası belirgin şekilde açıklayan âyetin meâli şöyledir:

Yetimleri, nikâh çağına ermelerine kadar gözetip deneyin. O vakit, kendilerinde bir rüşd hissettiniz mi, hemen mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyecekler de ellerine alacaklar diye, o malları israfla yemeye kalkmayın. İhtiyacı olmayan (zengin olan) tenezzül etmesin, muhtaç (fakir) olan da meşrû sûrette bir şey alsın, mallarını kendilerine teslim ettiğinizde de karşılarında şâhid bulundurun..” (Nisa 4/6)

Bu izahlara ilaveten, Hz. Peygamber’in (s.) yetimleri gözetmeye dair bazı hadislerine yer verelim:

“Ben ve yetime bakan kimse cennette şöyle (iki parmağını gösterip) yan yanayız.” (Buhârî, Talak 25)

“Müslümanlar arasında en hayırlı ev, içerisinde yetim olan ve yetime de iyi muamele yapılan evdir. En kötü ev de, içinde yetim bulunup da ona kötü muamele yapılan evdir.” (İbn Mace, Edeb 6)

“Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dâhil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.” (Tirmizî, Birr 14)

“Dul ve yetimlerin ihtiyacına koşan, Allah yolunda cihad eden­lerle, gündüzün oruç tutup, geceyi ibadetle geçiren gibidir.” (Buhari, Nafakat, 1; Müslim, Zühd 41; Tirmizî,  Birr 44; İbn Mace, Ticarat 1)

“İki zayıfın; yetimle kadının hakkını yemekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.” (İbn Mâce, Edeb 6)

Yetimleri gözetmeyi böylesine teşvik eden Allah Rasûlü (s.) zaman zaman ashabına şöyle sorardı: 

“Bugün içinizden bir yetim başı okşayan, bir cenaze teşyi eden ve hasta ziyaret eden var mı?”

Müminlerin gündem ve önceliklerinin değiştiği günümüzde, önceliklerimizi ve elbette öncelikli görevimiz olan yetimlerle ilişkimizi bu hadisler ve ayetler ışığında yeniden düzenlemeli değil miyiz?

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23