• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

Vakit Sabır-Sebat ve Direnç Vakti

20 Aralık 2016
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

Bir yandan İstanbul ve Kayseri’de yaşadığımız can yakıcı kayıplar, diğer yandan “Sadece ‘Rabbimiz Allah’tır’ dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılan” (Hacc 22/40) Halepli ve Arakanlıkardeşlerimizin çektikleri dayanılmaz acılar ve işkenceler, Kur’ân’ın bize öğrettiği şu duayı akla getiriyor: 

Rabbimiz, üzerimize sabır-sebat-direnç yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirlere karşı bize yardım et!” (Bakara2/250)

Kur’ânî tarih bilinci, nice şanlı direnişin dirilişe dönüştüğünü öğretir bize: Hz. Musa’nın (a.s) zalim Firavun yönetimine başkaldırışı... Bir avuç Ashab-ı Kehf’in Roma zulüm düzenine karşı ayaklanıp mağaraya sığınmaları... Gaddar Ashâb-ı Uhdûd’un ateş hendeklerine attığı müminlerin direnişleri...

Allah Rasulü (s), Tevhid mücadelelerinin uzun, sabırlı, çileli ve zahmetli yollardan geçtiğini hatırlatır ashabına. Habbab b. Eret’in (r.a), putperest işkencelerinden şikâyet etmesi üzerine şöyle buyurur: 

Sizden önce öyleleri vardı ki, kendisi için hazırlanan çukura konuyor, sonra bir testere ile vücudu başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazılarının etleri, demir taraklarla taranıyordu. Ama bütün bunlar yine de onları dinlerinden döndüremiyordu. Yemin ederek söylüyorum ki, Allah bu dini tamamlayacaktır... Fakat siz acele ediyorsunuz.” (Buhari, Menakıb 25)

İngiliz sömürgeciliğine direnen ünlü lider Gandhi der ki: 

“Kazanmamız belki yıllar sürecek, fakat yine de yılmayacağız.” 

Polonya’da direnişçi işçi hareketinin (Solidarity) lideri Vaclav Havel de, ‘gerçeği’ bıkmadan söyleyip direnerek beklemeyi içeren umutlu sabır sürecinden söz eder: 

“...yarın veya öbür gün, daha öbür gün bir sonuca ulaşıp ulaşmayacağı üzerine kafa yormadan sırf yapılması gereken doğru davranış olduğu için sadece gerçeği söyleyerek direnmek... Bu tür bekleyiş, … zafere ulaşıp ulaşmayacağı ya da yüzüncü kez bastırılıp bastırılmayacağına bakmaksızın, meydan okuyucugerçeği tekrarlamanın kendi içinde bir anlam taşıdığı inancından kaynaklanır…”

Evet, tembelliğe ve edilgenliğe dönüşmeyen sabır, umutsuzluğa ve yılgınlığa dönüşmeyen sebat, inkıtaa uğramayan uzun soluklu direniş, hakkı-hakikati savunarak hak yolda sabit-kadem bekleyiş... 

Biz müminlere düşen de; Allah’a dayanıp güvenerek sonu zaferle taçlanacak uzun soluklu direniş için sebat etmektir! Asla umutsuzluğa, şüphe ve tereddüde kapılmadan sabretmek! Eza ve cefaları, zulüm ve haksızlığı yapanların kesinlikle yenilgiye mahkûm olduğunu bilerek direnmek! Kâdir olan Allah’ın, iman edenlere yardım vaadini hep hatırda tutarak yola devam etmek! Yılmadan, bıkmadan, usanmadan, vazgeçmeden, miskinliğe düşmeden kararlı bir şekilde cehd ve gayreti sürdürmek!...

İşte zafere ulaşmanın, dünya ve ahiret saadetini elde etmenin değişmez anahtarları!

Tarih boyunca yeryüzünde adaletsizce ve haksızca egemenlikler tesis eden güç ve servet sahibi zorbalara bilgece seslenen Halil Cibran; “Siz, Babil’in bahçelerini zayıfların iskeletlerinin üzerinde yükselttiniz; Ninova’nın saraylarını fakirlerin mezarlarının üstüne diktiniz. İşte Babil ve Ninova; devenin çöl kumları üzerindeki ayak izlerinin bir benzeri oldu...” der ve devamla, o zalimlerin “sert zayıflıkları”nın geçiciliğine karşın mazlumların “uysal güçleri”nin derunundaki kalıcılığa dikkat çeker.

Bosna Müslümanlarına tarihin en vahşi katliamını uygulayan zalim Sırpların sert zayıflıklarına karşı uysal güçle direnen Boşnakların “bilge kralı” Aliya İzzetbegoviç der ki: 

“Her başarılı mücadele, sadece ortak ve organize edilmiş, uğruna kurban verilmiş mücadeledir”

Şimdi “kurban verenler” olarak “uyanık ve hareketli” olma vaktidir.

Ve şu ilahi uyarılara uyarak Hak Yol’da ısrarla yürüme vaktidir: 

“Onların kurdukları tuzaklardan ötürü canını sıkma!” (Neml 27/70)

Gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer gerçekten iman etmişseniz, üstün ve galip gelecek olanlar sizlersiniz.” (Âl-i İmran 3/139)

“Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme; onların ezalarına aldırış etme ve Allah’a tevekkület. Vekil olarak Allah yeter.” (Ahzâb 33/48)

“Siz kendinize bakın! Siz doğru yolda olduğunuz takdirde sapan(lar) size asla zarar veremez.” (Maide 5/105)

Zulmün iyice koyulaştığı ve mazlumların “Allah’ın yardımı ne zaman!” yakarışlarının ayyuka çıktığı şu günlerde, Rabbimizin “Dikkat edin: Allah’ın yardımı yakındır!” (Bakara 2/214) müjdesini işitir gibiyiz…

(Bakınız: bu konuları genişçe ele aldığımız “Direnişten Dirlişe” kitabımız; Pınar yayınları.)

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23