• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
TÜM YAZILARI

İza cae

23 Ağustos 2015
A


Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

14 Haziran 2015 Pazar günü bu başlıkla bir yazım çıkmıştı. Şimdi onu güncelleyerek, yeni bir seçimin arefesinde tekrar yayınlıyorum.

AK Parti’nin önce kendi içine bakması gerekiyor. Gençlik ve Kadın Kollarının hemen şimdiden harekete geçmesi gerekiyor. İzin almayı beklemeyin, ya da engellemeyin bu insanları, hareketsizlikten daha büyük bir hata yapmazlar herhalde. Eylül’de liseler, ekimde üniversiteler açılıyor, planlarınız hazır mı! AK Parti seçimde oy kaybetmedi, yeni oy kullanan 18 yaş ve üstü grubdan oy alamadı. Bunu görelim lütfen. Bu “X kuşağı”na verecek mesajınız var mı?

O günkü yazıma şöyle başlamıştım: “Size yardım gelip başarıya ulaştığınızda şükretmeniz ve size verilenlerden ikram etmeniz gerekmez mi idi. O gün güç sizin elinize geçince, her taraftan size koşup geldiler. Güç sizden gittiğinde onlar çevrenizden dağılıp gideceklerdir. Aslında onlar size değil, elinizde tuttuğunuz şeyler için çevrenizde dönüp dolaşıyorlardı. Yoksa siz onların size geldiklerini mi sandınız! Şimdi “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım diye” düşünmenin zamanıdır.”

Evet, bu sonucu kimse beğenmedi. Millet kendi iradesi ile kendi başına çorap ördü. Kendi düşen ağlamaz. Onlara “tadın ellerinizle yaptığınız şeylerin karşılığını” denecek. Birilerinin son pişmanlığın fayda vermeyeceğini bilmesi gerekiyor. Bedel ödeyeceksiniz. Koalisyon görüşmeleri sırasında neler yaşandı biliyorsunuz. Ha bu olanlar AK Parti’ye ders olsun. 

O gün yine şunları yazmıştım “Paralelciler, SP, BBP’liler mutlular mı şimdi bu sonuçtan.. Hani birilerine olan öfkeniz sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek, işi ehline verecektiniz. “Ama onlar...” Evet onlar, birilerinin yanlışlığı bir başkasına yanlış yapma izni vermez ki, sonra ne farkınız kalır.. Bir şeyi ancak daha iyisi ile değiştirebilirsiniz. Akılsızca tecihlerle Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz sonra, örnekte görüldüğü gibi. AK Parti, iktidar yolunda mümkün olan özelliklere sahip bir parti olarak, tercih ettiklerinizin hangisinden daha kötü idi, söyler misiniz.. Neyse olan oldu.. Olanla ölene çare yok. O zaman önümüze bakalım. AK Parti çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendine batırması gerek.. Aslında AK Partililer %41’le üzüntülü. Ötekiler, 16, 25 ile mutlu.. Aslında ötekiler kendi başarıları ile mutlu olmaktan çok, AK Parti’nin tek başına iktidar olamamasından mutlular. Oyunu belirgin bir şekilde artıran HDP’nin başarısı ise, kendi başarısından çok, öfke ve kıskançlık koalisyonunun bir başarısı. Ve bu başarı ona hayır getirmeyebilir..” Sonuçta koskoca bir yıl kaybettik. Dolar 3.00 lira. Siyasi belirsizliği fırsat bilenler memleketi kan gölüne çevirdiler. Bahçeli’nin gözü aydın, barışta neymiş öyle!?..

Hatırlayın, “Kendi partisine oy vermeyen adayınız, il başkanınız var ya hu! Nereden buldunuz bunları. Çok mu aradınız da buldunuz bu tipleri ya da bunları size kim getirdi? Biz size ulaşamaz iken birileri nasıl da kolay ulaşıyormuş demek.. Ya hu, size değil, nerede ise müşavirlerinize ulaşılmaz olmuştu. Mesaj bıraksanız geri dönme lütfunda bile bulunmuyorlardı” diye yazmıştım.. Milletvekillerinize, belediyelerinize, bürokratlarınıza bakın, Zengin ettiğiniz işadamlarına bakın, sizin döneminizde kurulan vakıf üniversitelerinde okuyan sizin iyi aile çocukları oylarını kime verdi biliyor musunuz. O iyi çocukların akıllarını kim çeldi söyleyeyim, o iyi üniversitelerdeki iyi hocalar, o kültür merkezlerinde seminer veren yaşam koçları, yüzme havuzlarındaki spor hocaları.

Teşkilatlarınız kime emanet.. O sözünü ettiğiniz medeniyet projesinden haberleri var mı, siyasetname, fütüvvetname, emanname, pentname okumuşlar mı? Bu strateji uzmanları, bu halkla ilişkileri emanet ettiğiniz reklam ajansları, toplantı organizasyonu şirketleri, bu media ve bu bürokrasi ile buraya kadar.. Evet, bekliyoruz.. Malesef hayat bizi beklemiyor.. Tabanın sesine kulak verilmesi ve onlara bir şeyler söylenmesi gerek. Bunu yaparken uzatmadan kısa ve anlaşılır bir dille konuşmamız gerekiyor. Efradına cami ağyarına mani bir üslubla, İbni Haldun gibi düşünüp, ninem gibi konuşan bir politikacı diline muhtacız. Sonuçta sözünüzün siyasi karşılığı muhatabınızın anladığı kadardır. Allah muhatabımızın anlayışına göre, hikmetle, güzel sözle hakikatı anlatmamızı ister. Yoksa söylenti bu tür zamanlarda hızla yayılıyor. Bu da umutsuzluğun ve çözümsüzlüğün ikinci adresi olarak ufkumuzu karartıyor.. Şunu görelim hiçbir gerçek, söylenti kadar tehlikeli değildir. Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir.

Belediyeleriniz, bürokratlarınız, işadamlarınız şaibe altında. Bunlara çekidüzen vermezseniz, bugün parlamento seçimlerinde yaşadığınızdan daha vahim bir sonuçla karşılaşabilirsiniz.. Bu konuda o gün şunları yazmıştım: “Bu, yemekten doymayan lanet olası adamları başınızdan savın artık. Herkesin gördüklerini, duyduklarını siz görmüyor, duymuyorsanız, o zaman bırakın bu işi.. Birkaç kişinin yaptıklarının ceremesini bütün millete çektirme hakkı yok kimsenin. Zaten siz eğer kendinizi değiştirmeme konusunda ısrarcı olursanız, bu yanlışları bırakmazsanız, millet sizi bırakır. Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal. Siz kendinizi değiştirmedikçe Allah sizin hakkınızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.

Üniversite gençliği ne hallerde, ya da o kültür etkinliklerinde ne anlatılıyor biliyor musunuz. Ya da o belediye kamu kurumlarının dergilerinde yazılanlar. İşadamlarınızın reklam katalogları ne öyle.. Spor koçları, spor yapmaya gelen gençlere ne anlatıyor.. Sahi sivil kimse kaldı mı? Herkes bilgisayar kullanıcısı, tüketicisi oldu da yazılımcılarımız nerde. İşin ihale ötesi bir boyutu var. Kepçeyle yapılan işlerde başarılıyız da, ötesi de var.. Hiçbir şey yapılmıyor değil elbette. Her alanda düne göre çok daha iyi bir noktadayız. Ama önümüzde hâlâ gitmemiz gereken uzun bir yol var. Mesela kim çileye talip. Teşkilatınıza bakın bakalım, gelene “ne işin var, niçin geldin, kimi arıyorsun, randevun var mı” diye soruyorlar. Zaten gelen ya işadamı, ya işe girmek isteyen biri, referans ya da torpil bulmaya gelmiştir ya da bir şikayeti vardır. Böyle bir şey. Sanırım gelinen noktada her şeyin yeniden gözden geçirilmesi gerek. Tamam bir lider değişikliği var. Böyle zamanlarda olur böyle şeyler. Yeni bir başlangıç için bu sonuç bir fırsat olabilir. Selâm ve dua ile..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23