• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
TÜM YAZILARI

Peki bundan sonra ne olacak!

12 Mayıs 2018
A


Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

İsrail Müslümanların ramazanını kutlamaya (!) hazırlanıyor. Her bayramda mutlaka bir şeyler yapacaklar. Bu ramazan için daha bir telaşlılar. Nekbe öncesi (Nekbe. İsrail’in 15 Mayıs 1948’de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi) ABD’nin de verdiği destekle, daha şimdiden kan dökmeye başladılar. Biliyorsunuz aynı gün ramazan başlıyor.

Bu arada ABD Kudüs’te büyükelçilik açmaya hazırlanırken, göreceksiniz bunu ilk tanıyan ülkeler, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE olacak!

BAE’nin Sokorta’da ne işi varsa, Yemen’e ait takım adaları işgale başladı. Yemen’den, Husi’lerin işgali altında tuttuğu bölgelerden  aynı zamanda Suudi Arabistan’a yönelik füze saldırıları devam ederken, ABD’nin İran’la daha önce vardığı anlaşmayı iptal etmesinin ardından İsrail, Bekaa’daki Hizbullah mevzilerini ve İran mevzilerini vurmaya başladı.

İran cevap vereceğim diyor. Tahran  Ankara ve Moskova ile temasta. Rusya’nın İsrail’e nasıl bir cevap vereceğini göreceğiz.

İran ne zaman akıllanacak bilmiyorum. Irak ve Suriye’ye girerken ABD ve İngiltere’nin niçin sessiz kaldığını akletmeyecek kadar saf mı bunlar. Ya da Husi’ler Yemen’e girerken ABD ve İngiltere neden sessiz kaldı.

Şimdi ABD; Irak, İran ve Kuveyt petrolünü Kuzey Suriye’den Akdeniz’e taşıma planları yapıyor. Kıbrıs Rum kesimi üzerinden Girit, Mora üzerinden İtalya’dan Avrupa’ya. Bu ülkeleri işgal veya yönetimlerini kontrol planları var bu ülkelerin.

Göreceksiniz, İran ve Suudileri karşı karşıya getirecekler. Füze savaşları ile bu iki ülke yerle bir edilecek.

Bunun ilk adımı Bekaa. Ardından Lübnan Hizbullahının bulunduğu bölge. Bu çerçevede yine Falanjistlere görev düşecek.

Suriye krizini bahane ederek Afrin sonrası İngiltere ve Fransa’nın bölgeye yerleşmesi ile ilgili, o süreçte yaşananlarla ilgili aldığım nota bakıyorum da,  “Kimyasal silahmış”. “Kimyasal silah üretim tesisi” imiş. 50-100 tane kimyasal bomba üretecekseniz, bunu tüp gaz kaçak dolum tesisinde de yapabilirsiniz. Bu gazları stoklamak, üretmek büyük tesis ya da büyük stoklar gerektirmiyor.. Biyolojik silahlar için de durum farklı değil. ‘Kimyasal silah kapasitesini yok etmek’ diye bir şey yok. Bu kimyasal malzemeleri Rusya verdi ise niye Rusların askeri tesislerini vurmuyorsunuz. Rusları vurmuyorsanız, Esed’i niye vuruyorsunuz. Ya da madem kimyasal silah kapasitesini yok etmiyorsunuz aslında, o zaman neden doğrudan Esed’i ve bu haltı yiyen rejimi hedef almıyorsunuz. Bu operasyon ‘trajikomik’ bir ‘it dalaşı’ndan, askeri şovundan başka bir şey değil. T. May, ‘operasyonun bir rejim değişikliği hedeflemediğini’ söyledi. Madem böyle bir suç var. O zaman bunun bir cezası olmalı. Bu ceza caydırıcı bir operasyonla sınırlı olamaz. Şimdi, Esed’in Lahey Adalet Divanına, Uluslararası Ceza Mahkemesine gönderilmesi ve sanık sandalyesine oturtulması gerek. Ama göreceksiniz bunlar olmayacak, başka oyunlar devreye girecek. Trajikomik bir oyun sergileniyor” diye yazmışım.

Evet, ABD, İngiltere, Fransa, İsrail için, DAEŞ, PYD hepsi bir oyun.. Esed, kimyasal silahlar da öyle. Suriye halkını düşünen yok. Guta batılıların umurunda değil. “Koyun can derdinde, kasap et derdinde” derler ya. Batı, Suriye halkının kan ve gözyaşı üzerinden kendilerine çıkar ve servet damıtma çabasında.

Daha önce de yazdım. ABD ve İsrail, 15 Mayıs tarihi ile birlikte Türkiye’deki seçim sürecini bir fırsat olarak görüyor.

Kim bilir, belki de yeni bir dünya savaşının eşiğindeyiz. Kimine göre bu savaş, “Tarihin sonu”nu getirecek bir “Medeniyetler arası savaş” olacak. Kimine göre bu savaş “Kıyamet savaşı” olacak. Hristiyanlar “Armegedon” korkusu taşıyor. İslam dünyasında “Melheme-i Kübra”dan söz ediliyor. Kimi Mehdi’den, kimi Mesih’ten, kimi Deccal’den söz ediyor.

İsrail böyle bir ortamda 3. Mabed’in inşası için Mescid-i Aksa’yı yıkmaya hazırlanıyor. İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etmesi, aslında bu yönde atılmış bir adım.

Siyonistler, mabedin inşası ile Yehuda kırallığının ihyasından söz ederken, birçok Yahudi topluluğu bu süreci bir intihar ve İsrailoğulları için “yokoluş”un başlangıcı sayıyor.

Suudiler bu kargaşa içinde, bir yandan kendi sonunu hazırlayacak bir savaşa doğru koşarken, öte yandan kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşımaya devam ediyorlar.

Eğer bu savaş burada kontrol edilemeyecek olursa, bütün Mezopotamya ve Arap yarımadası bu yangının içinde kalır. Bu ateş İran’ı da yakar, Mısır’ı da. Bu ateş, Rusya’yı ele geçirmek isteyen batının saldırgan politikaları sonucu Balkanlar ve Kafkaslara doğru da genişleyebilir..

Tabii ki, onların bir planı varsa, Allah’ın da bir hükmü var. Mekerallahu! Kim bilir, belki bu bize şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiştir. Onlar kazdıkları çukura düşeceklerdir.

Batıda, hatta Yahudiler arasında giderek derinleşen bir görüş ayrılığı var. Bazı gerçeklerin daha iyi anlaşılması için belki de bu olayların yaşanması gerekiyordu.

Bizler tarihin yaşayan tanıklarıyız. Her şey biz yaşarken oluyor. Tabii görmek istemeyenler yine görmeyeceklerdir. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir..

Geleceği yalnız Allah bilir. Hayır ve şer O’nun iradesi içindedir. Biz O’nun rızasına talibiz. O, bizi sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden bulacak. O, bize, güç ve kuvvet versin. Bizim ellerimizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin.

Yalnız O’ndan yardım diler ve yalnız O’na sığınırız. Selâm ve dua ile..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23