Beden mahremiyeti ve spor
Bugün günlerden Cuma. Hayır ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Müslümanların bayramı olan günlerde, hayatın her anını yeniden gözden geçirme ve sorgulama gerekliliği duyuyoruz. ‘Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olanınızdır’ hadis-i şerifi bağlamında, yapılan anlamlı çalışmaları kamuoyuyla paylaşma, toplumun milli ve manevi değerleriyle örtüşmeyenin de ötesinde, yıkıcı ve yok edici her türlü çalışma, gelişi ve değişimlerle ilgili düşünceleri aktarmak gibi bir görev sorumluluğumuz var. Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı ve önceki hafta camilerde okutulan Cuma hutbenin mahremiyet ve tesettür konusu dikkatimizi çekti. İmam efendi hutbeyi minberden okurken, önemini ne denli idrak ettiğimiz ve günlük yaşantımıza yansıdığı hususu aklıma takıldı! Örtünmek, edep, hayâ, faiz, kumar gibi kelimelerinin ne anlam ifade ettiği, İslam esaslarına göre ‘haram’ olduğunu bilebile, hayatımızdan da çıkarmak gibi cesaret ve erdemliği göstermediğimizi, nefsimize yenik düştüğümüzü inkâr edemeyiz. Faiz diyor, işleyen biziz. Edep ve hayâ diyor, uzak kalan yine biziz. Örtünme diyor, çocuklarımızı kendi ellerimizle soyunduran ve ‘spor’ adı altında toplumun huzuruna çıkaran yine biziz. Çünkü mevki, makam ve para nefsimize hoş geldiği ve bizi teslim aldığı, inandığımızı yaşamadığımız için, günahları sıradanlaştırıp, yaşadığımız gibi inanmaya başlıyoruz…
Günlük hayatımızda spor ‘maskesi’ altında gerçekleştirilenlerin, insan sağlığı için önem taşıyan beden eğitimi, hareket ve egzersizden uzak, kadın veya erkek sporcuların giydikleri kıyafetlerin İslam esaslarıyla bağdaşmadığını, Diyanet İşleri Başkanlığının 26.07.2019 tarihli Cuma hutbesi bir kez daha şahit olduk. Allah (cc) bizleri hakka yakın, batıldan uzak eylesin. Beden mahremiyeti ve tesettür konulu işte o hutbeden bölümler; “Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: ‘Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.’ Hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: ‘Allah halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever…’ Bedenimiz, ruhumuz gibi Rabbimizin bizlere lütfettiği büyük bir nimet, aynı zamanda bir emanettir. İnanan her erkek ve kadın, bu emanete sahip çıkmakla mükelleftir. Nitekim sahip olduğumuz her nimet gibi bedenimizin de üzerimizde hakkı vardır. Nimetin kıymetini bilen her mümin, bedenini salih ameller işleme ve iyiliğe yardım etme yolunda kullanmalıdır. Zira gün gelecek, bedensel gücümüzü, güzelliğimizi ve yeteneklerimizi hangi amaçla kullandığımızın hesabı sorulacaktır. Bedenimiz ile ilgili sorumluluklarımızın başında onu örtmek, kem gözlerden ve kem sözlerden muhafaza etmek gelir. Bedenin örtülmesi, her şeyden önce dinî bir yükümlülüktür. Aynı zamanda fıtrî ve ahlâkî bir davranıştır. Örtünmek, başkalarından ziyade, insanın kendisi için yaptığı bir iyiliktir. İnsanın kendisine olan saygısının ve özeline sahip çıkmasının bir göstergesidir. Mahrem yerleri örtmek, vücuda olan itinanın ve hayâ duygusunun bir yansımasıdır. Sadece insana has olan hayâ duygusunun kaynağı ise, Peygamberimizin ifadesiyle imandır. Doğduğunda bir örtüye sarılıp annesine emanet edilen insanoğlu, öldükten sonra da bir örtü altında yıkanır ve yine bir örtüyle kefenlenerek toprağa verilir…Bu değere riayet etmek kadını ne kadar saygın kılıyorsa, erkeği de o derece saygın kılar. Zira kadınıyla erkeğiyle her insan mükerremdir…(Kaynak;https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/Detay/261/26072019-cuma-hutbesi-beden-mahremiyeti-ve-tesett%C3%BCr--(t%C3%BCrk%C3%A7e-almanca-arap%C3%A7a-ingilizce)