• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Arap Dünyasında Bir İlk

26 Haziran 2013
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Arap âleminde “cumhuriyet, krallık, emirlik” gibi farklı şekillerde tanımlanan yönetim biçimleri var. Fakat 2010 yılı sonuna doğru patlak veren halk ayaklanmalarına kadar bunların ortak özellikleri devletin başına geçen kişinin resmiyetteki tanımı “kral, emir, cumhurbaşkanı, başkan” her ne olursa olsun tahta oturduktan sonra, öldüğünden emin olunmadığı sürece artık oranın ikinci birine teslim edilmemesiydi. Yani saraydan sonraki adresi mutlaka mezarlık oluyordu. Bu gelenek, halk ayaklanmalarıyla bozulmaya başladı. Fakat halkın tercihinin İslâmi kimlik ve duyarlılık sahiplerinden yana olması uluslararası emperyalizmin ve onun himayesindeki güçlerin işine gelmedi. O yüzden istenmeyenlerin tahttan indirildiği ülkelerde bugün hâlâ istikrar sağlanamaması onların kumanda ettiği fitnelerden kaynaklanıyor. Mısır’da Mursi’nin seçilmesinin birinci yıl dönümünde ona karşı darbe yapmaya hazırlanan fitne hareketinden ayrıca söz edeceğiz inşallah.
Katar Emiri geçtiğimiz günlerde Arap dünyası açısından bir ilki gerçekleştirdi. Tahtını veliaht oğlu Temim’e teslim ederek kendisi çekildi. Dediğimiz gibi Arap ülkelerindeki yönetimler açısından bir ilk olduğu, tevarüs sistemine dayanan yönetimlerde de çok nadir görülebildiği için Katar Emiri Hamd bin Halife’nin buna neden ihtiyaç duyduğu hakkında Arap medyasında muhtelif yorumlar yapıldı. Ancak Türkiye’de Gezi Parkı fitnesiyle harekete geçirilen bazı kesimler ortalığı karıştırma çabalarını sürdürdüğünden bu konu gündemi yine meşgul etmeye devam ediyor.
Katar, normalde küçük bir devlet olmakla birlikte ekonomik yönden güçlü olması ve diplomatik alandaki çıkışları nedeniyle son dönemde İslâm âleminde kendinden en çok söz ettiren ülkeler arasında yer aldı. Bir yandan ABD askeri üssünün kurulmasına imkân tanırken bir yandan da özellikle Filistin konusunda ABD ve İsrail’in karşı çıktığı tavırları, Suriye’deki direnişe maddi yönden önemli miktarlarda destek vermesi etrafında çeşitli tartışmalar oldu. Suriye’yle ilgili siyasetinden rahatsız olan Baas lobisi bu siyasetin arkasına ABD’yi yerleştirmek, dolayısıyla Katar’ı Suriye’deki direniş ile ABD arasında bir köprü olarak gösterebilmek için bu ülkede askeri üssünün bulunmasını yeterli bir gerekçe olarak kabul etti.
Artık “eski” Katar Emiri olan Hamd bin Halife, tahta 27 Haziran 1995 tarihinde babası Halife bin Hammad’a karşı gerçekleştirdiği ve “beyaz darbe” olarak nitelendirilen bir kansız darbeyle geçmişti. Aradan tam 18 yıl geçtikten sonra 25 Haziran 2013 Salı sabahı, 33 yaşındaki veliaht oğlu Temim’e teslim etti.
Hamd bin Halife’nin 18 yıllık dönemi Katar’ın ekonomik yönden en çok büyüdüğü dönem olduğu gibi aynı zamanda diplomatik açıdan da en çok açıldığı ve geniş bir alana uzandığı dönem olmuştur. Gerek kendi döneminde ekonomik büyüme ve diplomatik açılım gerçekleştirilmesinin, gerekse saltanatı mezarlığa gönderilmeyi beklemeden genç yaştaki oğluna teslim etmesinin, 1995’te tahtı babasından almasının kişisel hesapları için değil ülkenin yararını gözetmesinden dolayı olduğuna delalet ettiğini söylüyor.
Hamd bin Halife, tahtı neden oğluna devrettiği hakkındaki açıklamasında da genç neslin aktif güce sahip olduğunu, yeni döneme uygun projelerinin ve parlak fikirlerinin bulunduğunu dolayısıyla önlerini açmak ve kendilerine fırsat vermek gerektiğini ifade ediyor. Katar içinden yorum yapanlar da bu gerekçeyi öne çıkarıyor ve emirin, genç neslin önünü açmak, onların yeni proje ve fikirlerini hayata geçirmelerine fırsat vermek amacıyla tahtı oğluna bırakma yoluna gittiğini dile getiriyorlar. Burada dış etkenlerin herhangi bir rolünün olup olmadığı hakkında bir kanaat ortaya koymak için yeterli bilgi mevcut değil.
Katar’da emirin değişmesinin ülkenin uluslararası ilişkiler alanındaki siyasetini etkileyip etkilemeyeceği hakkında yolun başlangıcında güçlü bir tahminde bulunmak zordur. Fakat Hamd bin Halife’nin, son dönemde birçok alanda ülkede ipleri zaten oğlu Temim’e teslim etmiş olduğu göz önünde bulundurulursa özellikle Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları sürecinde izlenen siyasette onun görüşlerinin ve yaklaşımlarının etkili olduğunu, bu dönemdeki stratejik tercihlerde onun fikirlerinin rol oynadığını tahmin etmemiz mümkündür.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23