• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Cuntanın İntikam Savaşı

27 Aralık 2013
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Mısır’daki cunta tüm çabalarına ve zorlamalarına rağmen Müslüman Kardeşler’i silahlı çatışma alanına çekme planında başarılı olamayınca. herhangi bir belgeye dayanma ihtiyacı duymadan, Bangladeş’teki dikta rejiminin tecrübesinden de yararlanarak tamamen hayali iddialardan yola çıkarak bu hareketi “terör örgütü” ilan etti. Üstelik bu suçlamasını halkın desteğiyle yaptığını iddia edecek kadar arsızlaşarak, yüzsüzleşerek. Tüm insanlığın, halkın sürekli cuntaya karşı ve Müslüman Kardeşler’e destek için meydanları doldurduğunu gördüğü gerçeğinin üstünü örtmesine imkân olmadığı halde. 

Böyle bir suçlamada bulunmasının amacı ise bu hareketin tüm siyasi ve sosyal faaliyetlerine yasak getirme, ona destek veren kurumları kapatma ve mal varlıklarına el koyma planını hayata geçirmekti. Nitekim hemen hızla bu harekete yakın durduğu düşünülen bin yüz civarında derneğin kapatılması ve cuntanın silahlı eşkıyaları vasıtasıyla mal varlıklarının gasp edilmesi suçlamanın öncelikli amacının ne olduğunu ortaya koydu. 

Gelişmelere dışarıdan bakıldığında belki zihinlerde kapatılan derneklerin cemaatin düşüncelerini yayan ve faaliyetlerini organize eden siyasal dernekler olduğu kanaati oluşacaktır. Oysa bu nitelikteki derneklerin çalışması zaten engelleniyordu. Bu kez “terör örgütü” suçlamasıyla gerçekleştirilen kapatma ve mal varlıklarını gasp furyasında hedef alınan teşkilatların tamamı insanî yardım ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere muhtelif sosyal hizmetleri yürüten vakıf kurumları. 

Bu kurumlar devletin eksik bıraktığı hizmetleri yürütüyor ve ulaşamadığı ihtiyaç sahiplerine yardım götürüyor. Mısır’da zulüm rejimi şimdiye kadar sürekli uluslararası emperyalizme hizmet ettiğinden kendi halkını hep ihmal etti. Dolayısıyla bu ülkede yoksulluğun çok yüksek düzeyde olduğunu, başkent Kahire’de binlerce, on binlerce, yüz binlerce değil milyonlarca insanın evsiz olduğunu, birçoklarının mezarlıklarda yaşadığını ülkeyi tanıyan herkes bilir. Ben bundan yıllar önce bir Kahire ziyaretimde ülkenin işlek caddelerinden birine çadır kurarak hayatını sürdüren bir ailenin, o çadırda yeni doğmuş bebeklerinin fotoğrafını çekmek istemiştim de müsaade etmemişlerdi. 

Devletin ihmal ettiği, perişan halde bıraktığı o ailelere, onların bebeklerine, hastalarına ve okumak isteyen çocuklarına hep bu yardım kuruluşları el uzatıyor. Zaten Müslüman Kardeşler’in halkın geniş çaplı desteğini elde etmesi de bu yardım faaliyetleriyle, devletin ihmal ettiği insanlara el uzatmasıyla oldu. Yoksa sırf hareketin yürüttüğü ideolojik çalışmaları ve yayınlarını takip ederek, kitaplarını okuyarak görüşlerinden etkilenmiş değiller. Bu tür faaliyetlerine dikta rejimi zaten büyük engeller çıkarıyor ve geniş kitlelere ulaşmasını engelleyebilmek için elinden geleni yapıyordu. 

Bütün bu hizmetlerin yürütülmesi tabii ki çok sayıda elemanla oluyordu. Onlar aynı zamanda ailelerinin geçimini sağlayacakları bir iş, maaş kapısı bulmuş oluyorlardı. Şimdi söz konusu kurumların kapatılmasıyla birlikte binlerce değil on binlerce insan işsiz kalacak. Onların aileleriyle birlikte en az 200 bin kişinin, bütün bu derneklerin kapatılmasıyla birlikte gelir kaynağını kaybettiği ifade ediliyor. Tabii onlarla iş yapan kurumların ve elemanlarının kayıpları da göz önünde bulundurulunca zaten yoksul olan, cuntanın dayatmacı politikasından dolayı bazı sektörlerin durması sebebiyle işsizlik ve yoksulluğun iyice arttığı Mısır’da sokağa atılan yeni bir işsizler ordusu oluştuğu görülecek. 

Bu, herhangi bir siyasal harekete veya örgüte değil doğrudan doğruya ülkenin halkına karşı açılmış savaştır. Böyle bir savaşı o halkın vatanını ve hukukunu koruma sorumluluğunu üstlenen ordu değil ancak bir işgal ordusu yürütebilir. Zaten Sisi cuntasının darbeyi gerçekleştirdiği tarihten bu yana izlediği politika bir işgal ordusunun politikasından kesinlikle farklı değildir. 

Bu bir intikam savaşıdır. Cunta, Hüsni Mübarek diktasını deviren halka öncülük eden ve onu yönlendiren İslâmi hareketten intikam almaya çalışıyor. Ne yazık ki bazı siyasi oluşumlar da dün Hüsni Mübarek diktasına karşı mücadeleye katıldıkları halde bugün onun için yürütülen intikam savaşına sırf birtakım çıkar hesapları uğruna destek veriyorlar.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23