• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

İhanetin çeşidi çok

26 Mart 2016
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Bugünkü yazımız kuruluşundan beri Filistin ve Kudüs davasına ihanet etmesiyle öne çıkan ve zaten kurdurulmasının amacı da bu olan Ürdün Haşimi Krallığı’nın Mescidi Aksa’ya dönük bir ihanetinden söz etmek istiyorum. Çünkü Ürdün Krallığı’nın bu konudaki ihanet planı Türkiye kamuoyuna Ürdün yönetiminin ağzından aktarıldı. Dolayısıyla Mescidi Aksa’ya bir ihanet değil iyilik gibi lanse edildi. O yüzden bu konudaki kanaatlerin düzeltilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. 

Ürdün yönetimi Mescidi Aksa’ya bir kamera sistemi yerleştirmek istiyor ve aylardan beri bu planını hayata geçirebilmek için belki kırk dereden su getirdi. Fakat bundaki amaç tahmin edildiği için, genelde tüm Filistin halkı özelde Kudüs ahalisi ve Mescidi Aksa müdavimleri ısrarla karşı çıktı. 

Son numarası ise kamera sistemi konusunda siyonist işgalciyle anlaşmazlığa girdiği, işgal yönetiminin bu sisteme karşı çıktığı fakat Ürdün yönetiminin Mescidi Aksa’nın güvenliğini koruma konusunda birinci derecede hak ve yetki sahibi olduğu dolayısıyla işgal rejiminin bu işe karışmaması gerektiği iddiası. 

Oysa kamera sistemi yerleştirilmesini isteyen bizzat işgal rejiminin kendisidir. O bu konudaki planını hayata geçirme girişiminde bulununca Müslüman halkın şiddetli tepkisiyle karşılaşınca geri adım atmak zorunda kaldı. Tıpkı Mağripliler köprüsünün yıkılmasından sonra yeni şeklinin araçların da girmesine müsait bir şekilde geniş yapılması planından vazgeçmek zorunda kaldığı gibi. 

İşgal rejimi kamera sistemi projesinde halk tepkisi engeliyle karşılaşınca bu işi Ürdün’e yaptırmak istedi. Fakat kendi konumunu gizleyebilmek için ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry’yi devreye soktu. O da Ekim 2015’te Amman’a düzenlediği ziyarette kamera sisteminin Ürdün tarafından yerleştirilmesi konusunda anlaştı. Biz Kerry’nin bu ziyareti, Ürdünlü yetkililerle görüşmesi, anlaşması ve bu anlaşmanın arkasındaki numaralar hakkında Yeni Akit’te 29 Ekim 2015 tarihinde yayınlanan “Kerry’nin Kudüs çıkartması” başlıklı yazımızda ayrıntılı bilgi vermiştik. Bu yazımızı kişisel web sitemizden (www.vahdet.info.tr) okumanız mümkündür. 

Ürdün, Mescidi Aksa’ya kamera sistemi yerleştirip de ne yapacak? Kudüs’te polisi mi var istihbarat elemanı mı var? Güya amaç Müslümanların ibadet kastıyla, yahudilerin de turistik ziyaret için girebilmelerinin kontrolünün sağlanması idi. Oysa yahudilerin turistik amaçla değil tamamen provokasyon amacıyla baskınlar düzenledikleri, Müslümanların ibadetlerini ve ders halkalarını sabote ettikleri biliniyor. 

Ürdün’ün Mescidi Aksa çevresinde herhangi bir güvenlik elemanı olmadığından güya kamera sistemini yerleştirdikten sonra İslâmî Vakıflar İdaresi’ne teslim edecekmiş. Tabii İslâmî Vakıflar İdaresi’nin bu sistemi kontrol edecek bir güvenlik mekanizması olmadığından başlangıçta kontrol işini İsrail polisiyle birlikte yapacağı söyleniyordu. Kerry’nin yaptığı açıklamada vurguladığı husus da buydu. 

Fakat Müslüman halktan tepki gelince bu sefer ağız değiştirdi ve “polis bu işe karışmayacak” demeye başladılar. Oysa İslâmî Vakıflar İdaresi’nin, ellerinde değnek bile bulunmayan bekçilerden başka hiçbir güvenlik elemanı yok. İşgal rejiminin polisleri de istedikleri zaman baskın düzenleyerek bu bekçilerin ellerini kollarını bağlıyorlar. Dolayısıyla işgal rejimi oyunun ikinci aşamasında tüm sistemi kendi güvenlik elemanlarının kontrolüne verecek. 

Böyle bir sistem yerleştirilmesinin amacı ise Mescidi Aksa külliyesinin her tarafını tek merkezden kontrol ederek yahudi gruplarının baskınlarına yönelik tepkileri engellemek, polisleri bu merkezden yönlendirerek anında müdahalede bulunmalarını sağlamak, tepki gösterenlerin görüntülü kayıtlarını alarak kimliklerini tespit etmek ve cezalandırmak yahut Mescidi Aksa’ya girmelerine yasak koymak. Bu gerçeği Müslümanlar çok iyi bildikleri için böyle bir projenin hayata geçirilmesine karşı çıkıyorlar. 

Ürdün Haşimi Krallığı aynı ihaneti 1948 Savaşı’nda yapmadı mı? Filistinli mücahitlerin siyonist gerilla gruplarından kurtardığı bölgeleri; mücahitlere “biz düzenli orduyla olaylara müdahale ettik, artık sizin buraları kontrol altında tutmanıza gerek yok, bize verin” diyerek teslim aldılar. Sonra siyonistler  karşısında direnemediklerini söyleyerek kaçtı ve işgalci militanlara teslim ettiler. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23