• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

IŞİD’i gösterip İhvan’ı vurmak

03 Temmuz 2015
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Dünkü yazımızda cuntanın normalde İhvan’la ilgisi olmayan olayları İhvan’a karşı savaşında kullanacağına dikkat çekmiştik. 

Bu yazıyı yazmamızın üzerinden fazla zaman geçmeden cunta askerlerinin Kahire’nin 6 Ekim semtinde bir evi basarak İhvan’ın ileri gelenlerinden 9 kişiyi vahşice katlettikleri haber verildi. Baskın düzenleyen katiller, evden kendilerine ateş edildiğini o yüzden karşılık verip dokuz insanı topluca katlettiklerini ileri sürdüler. 

Oysa baskıncılara içeriden ateş edildiği iddiası tamamen saçma ve katliama kılıf amaçlıydı. Öldürülenlerin yakınlarının verdiği bilgiye göre cunta zindanlarında tutulanların ailelerine yardım için Ramazan’da kampanya düzenlenmesi konusunda toplantı yapılıyordu ve katılanların hiçbirinde silah yoktu. 

Asıl amaç ise idamların yargı aşamasını devreden çıkararak Müslüman Kardeşler’e karşı yürütülen savaşta hareketin ileri gelenlerini yargısız infazlarla tasfiye işini hızlandırmaktı. 

Cunta, bunu yapabilmek için çeşitli taktiklere başvurdu. Sina’da daha önce gerçekleştirilen şüpheli baskınlar ve saldırılar İhvan karşıtı savaşın yargı aşamasını devreden çıkarmayı amaçlayan stratejinin bir parçasını oluşturuyordu. Cuntanın bu konudaki oyunlarını ve stratejisini gazetemizde 6 Şubat 2015’te yayınlanan “Sisi cuntasının Sina oyunları” başlıklı yazımızda ayrıntılı ele almıştık. Bu yazımızı kişisel web sitemizden (www.vahdet.info.tr) okuyabilirsiniz. 

Ancak İhvan, cuntanın stratejik savaşına gerekçe yapmak istediği eylemlerle ilgisinin olmadığını ve bunları onaylamadığını yaptığı açıklamalarla gayet açık bir dille ortaya koydu. Cunta ve onun hesabına tamamen iftira kaynaklı kara propaganda yürüten medya, Sina olaylarını aynı zamanda Filistin direnişini karalamak amacıyla değerlendirmek istedi. Oysa bu olaylarla Filistin direnişi arasında irtibat kurulmasını sağlayacak hiçbir müşahhas delil yoktu. Gerçekte dayandıkları tek şey eylemleri üstlenen örgütlerden birinin kendini Ensaru Beytilmakdis (Kudüs’ün Yardımcıları) diye adlandırmak suretiyle adına “Beytulmakdis” ibaresini koymuş olmasıydı ki bu da bir oyundu. Bu oyunun sadece Sina’daki karanlık olaylarla isminden yararlanılan örgütün değil İslam ve Müslüman toplumlar aleyhine yürütülen stratejik savaşa malzeme oluşturmak amacıyla piyasaya çıkarılan pek çok örgütün isimlendirilmesinde oynandığı biliniyor. 

Fakat Sina’daki oyunları tutmasa da cunta özellikle başsavcı Hişam Berekat’a karşı düzenlenen suikast eylemini tamamen İhvan’a karşı yürüttüğü savaşa dayanak yapma konusunda kararlı olduğunu ortaya koydu. Cunta lideri Sisi’nin başsavcının cenaze töreninde yaptığı açıklama bunu gösteriyordu. 

Başsavcı suikastının sıcaklığı sürerken Sina’da askeri noktalara baskınlar düzenlenmesi ve onlarca askerin öldürülmesi stratejik savaş için güçlü bir dayanak oluşmasını sağladı. Eylemleri her ne kadar IŞİD bağlantılı örgüt üstlendiyse de baskınları başsavcı cinayetiyle birleştirerek değerlendirme, dolayısıyla bu kez IŞİD gösterip İhvan’ı vurma imkânı vardı. 

Cuntanın bütün bu olaylardan iki stratejik hesap için yararlanmak istediği görülüyor. Birincisi, yargı yoluyla yürütülen savaşın fiili bir tasfiyeye dönüştürülmesi işini hızlandırmaktır. Çünkü her ne kadar göstermelik mahkemeler yoluyla binden fazla insan hakkında idam kararı verilmiş olsa da cunta bu kararları infaz işlemlerinin içeride ve uluslararası alanda tepkilere neden olacağını düşünüyordu. Cunta liderinin, başsavcının cenaze töreninde idam kararlarını infaz işini hızlandıracaklarını vurgulayarak “bizi öldürenleri biz de öldüreceğiz” demesi bu niyeti açığa çıkarıyordu. Başsavcı cinayetiyle İhvan arasında herhangi bir irtibat kurulmasını sağlayacak delil olmaması önemli değildi. Sadece varsayım irtibatı kurulması ve “bu, olsa olsa intikam cinayeti olabilir” fikrinin zihinlere işlenmesi yeterli görülüyordu. 

İkinci stratejik hesap ise tasfiye işinin hızlandırılması için yargı sürecini tamamen devreden çıkararak yargısız infazlar gerçekleştirmektir ki olayların sıcağında Kahire’de gerçekleştirilen katliam buna örnektir.

IŞİD’i gösterip başka hedefleri vurma stratejisi Suriye’de de çok bariz bir şekilde izleniyor. Suriye’de bu stratejik savaşın son örnekleri üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23