• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Ürdün kralı Sisi’nin yolunda

27 Haziran 2015
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Ürdün kralı kendisi, küresel emperyalizmin ve onun himaye ettiği siyonist işgalin sopasıdır. Ama ülke içinde kendini yıpratmamak amacıyla sinsi bir politika izler. Dokunulmazlığını korumak için eleştirilere hedef olacak tüm uygulamaları hükûmete fatura eder. Kendi her zaman perde arkasında kalarak tepkilerin hedefine hükûmeti koyar. Böylece onu bir eliyle sopa bir eliyle de kalkan olarak kullanır. Ama kendi elinin de yüzünün de görünmesini engelleyecek bir sistem kurmuştur. Daha doğrusu sopayı da kalkanı da tutan ellerin krala ait olduğunu bütün halk bilir ama kimse bunu söyleme cesareti gösteremez. Çünkü kral sadece dokunulmaz kılınmamış aynı zamanda kutsallaştırılmıştır. 

Ürdün, Müslüman Kardeşler’in kendi adıyla örgütlenebildiği tek ülke olduğundan İslâmî harekete “müsamahakâr” görünümü veriyordu. Ancak bu fırsatı vermesinin önemli bir amacının da bu cemaati yakın takip altında tutmak ve belirlenen çizgilerin gerisinde kalmaya zorlamak için bazı pazarlık araçlarını elde etmek olduğu tahmin ediliyordu. Bu siyaseti mevcut kralın babası Hüseyin uygulamaya koymuştu. 

Fakat şimdi Kral Abdullah’ın Arap dünyasında etkin bir güç olduğu görülen Müslüman Kardeşler’in sadece gözlem altında tutulmasıyla yetinilmemesi, tamamen “yasa dışı” olarak lanse edilmesi gerektiği görüşünü esas alan bir siyasete yöneldiği gözleniyor. Bu siyaseti benimseme cesareti göstermesinde de Mısır cuntası lideri Sisi’nin uygulamalarından cesaret aldığını tahmin edebiliriz. Arap yarımadasındaki dikta rejimlerinin Sisi’nin insanlık dışı uygulamalarına sınırsız destek vermeleri ve İslamî duyarlılığa karşı küresel boyutta savaş veriliyor olması da tabii ki Ürdün kralının siyasetinde belirleyici bir etken olabilir. Fakat tabii ki eleştiri oklarının kendisine yönelmesine fırsat vermemek için siyasetin pratiğe taşınmasında yine sahnede başkalarının yer almalarını sağlıyor. 

Cemaatin bazı ileri gelenlerini hedef alan yargılama ve cezalandırmaların ardından iki gün önce de cemaatle ihtilafa giren o yüzden birtakım sorunlar yaşayan eski genel murakıb Abdülmecid Zenibat’ın başkanlığında kurulan Müslüman Kardeşler Derneği’nin mal varlığına el konması kararlaştırıldı. Bu karar cemaatin kendi içinde yaşadığı bir ihtilafın istismarı izlenimi veriyordu. Ondan bir gün önce de İhvan adına organize edilen “Kudüs Ramazan Gecesi” adlı program Amman Valiliği tarafından iptal edilmişti. Amman’ın en-Nasr bölgesinde 24 Haziran Çarşamba gecesi teravih namazı sonrası düzenlenmesi planlanan program aynı gün öğle vakti valiliğin kararıyla iptal edildi. 

Bütün bu kararların, uygulamaların ve çemberi gittikçe daraltma işlemlerinin Müslüman Kardeşler’in faaliyetlerini engelleme konusunda kamuoyunu alıştırma sinyalleri amacı taşıyor olması mümkün. Ayrıca bu adımların Arap dünyasında İslâmi hareketi kıskaca alma, ona halkı örgütleme, siyasi baskılar karşısında bilinçlendirme fırsatı vermeme politikasının Ürdün’e yansıması olduğunu tahmin etmek zor değildir.

Ürdün kralı aynı zamanda siyonist işgalle perde arkasında sürekli ilişki içinde olan, onu rahatsız edecek tüm gelişmeler karşısında gerekli tedbirleri alması için verilen talimatları yerine getiren biridir. Siyonist işgali kendi geleceği konusunda en çok endişeye sokan da İslâmî hareketin güçlenmesi ve kitlesel tabanını genişletmesidir. Özellikle Ürdün’deki İslamî hareket kendini Filistin’deki İslâmi direnişten ayrı görmez ve tüm çalışmalarında onun mücadelesine açıktan desteğini ortaya koymuştur. Bundan dolayı Ürdün ve Mısır’daki uzaktan kumandalı rejimler siyonist işgalin devamını sağlayan ihanetin iki önemli kapısı sayılır. 

Ürdün kralı kendi ülkesinde eleştirilere hedef olacak uygulamalarda kendi elini gizleyerek hükûmet sopasını kullanıyor olsa da küresel güçlerin karşısına çıkıp da övünme ihtiyacı duyduğu zaman İslâmî hareketle savaş halinde olduğunu dile getirmekten çekinmez. The Atlantic dergisinde yayınlanan ve epey yankılanan bir yazısında İslâmcılarla savaş halinde olduğunu ve bu savaşın onların iktidarını önlediğini dile getirmişti. Bu yazısıyla ilgili ve gazetemizin 21 Mart 2013 tarihli sayısında yayınlanan “Kral olmuşsun ama...” başlıklı yazımızı kişisel web sitemizden (www.vahdet.info.tr) okuyabilirsiniz. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23