• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Ürdün seçimleri öncesi şartlar

24 Eylül 2016
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Ürdün’de seçimlerin sonuçları büyük ölçüde belli oldu. Fakat biz bugünkü yazımızda sonuçlar hakkında okuyucularımızın ilgisini çekeceğini düşündüğümüz bazı hususlara temas etmek istiyoruz. Ürdün parlamentosunda en fazla sandalye elde edebilen muhalif siyasi parti Müslüman Kardeşler çizgisindeki İslâmî Çalışma Cephesi Partisi oldu. Fakat o da en son verilere göre 15 sandalye yani parlamentodaki sandalye sayısının yaklaşık %12’sini elde edebildi. Bu seçimde büyük pay, aşiretlerin ve kabilelerin gösterdiği listelerin oldu. Onların da çoğu temsil ettikleri aşiretlerin ve kabilelerin elde edecekleri çıkarlar karşılığında hükûmetle ve mevcut yapıyla işbirliğine açık vekillerden oluşuyor. Böyle bir sonuç ortaya çıkmasında tabii seçime gösterilen ilginin önemli rolü oldu. Aşiret ve kabile listelerinin öne çıktığı taşra bölgelerinde, kırsal alanda oy kullanma oranı %80’i bulurken, başkent Amman, ticarî merkez Zerkâ gibi büyük şehirlerde ise oy kullanma oranı %25’e kadar düştü. Şimdilik bu notları aktarmakla yetinmek, sonuçlarla ilgili kapsamlı değerlendirmeyi kesin sonuçların açıklanmasından sonra yazacağımız bir başka yazıya bırakmak ve seçim öncesi durumla ilgili değerlendirmelerimize devam etmek istiyoruz. 

Ürdün’de Mart 2016’da yürürlüğe giren ve mahiyetinden bundan önceki yazımızda kısmen söz ettiğimiz seçim kanunu parlamentodaki sandalye sayısını da 150’den 130’a düşürdü. Bunlardan da 15 sandalyeyi kadınlara, 9 sandalyeyi hıristiyanlara, 3 sandalyeyi de Çerkez - Çeçen azınlığa tahsis etti. Ürdün’de Çerkez - Çeçen azınlığın özellikle ticaret alanında epey ağırlığı var. Eski Amman’ın ana merkezi olan meydan da Meydanu’ş-Şapsu’ olarak adlandırılır. 

Bir araştırma kurumunun yaptığı ankete göre yeni seçim kanununun getirdiği değişiklikleri ülke nüfusunun %60’ı bilmiyor. Bunun sebebi değişikliklerin kendilerini çok fazla ilgilendirmemesi veya siyaset alanının bayağı dışında kalmaları olabilir. 

Seçime parti listelerinin yanı sıra çok sayıda da kabile ve aşiret listeleriyle girildi. Özellikle kırsal alanda, bedevilerin yaygın olduğu bölgelerde ve bazı taşra bölgelerinde aşiretler ve kabileler bir partiye destek vermek yerine kendi listeleriyle seçime girmeyi tercih ettiler. Ülke genelinde bir seçim barajı olmaması da bu tür listelerle seçime ve meclise girilmesini kolaylaştırıyor. 

Kabile ve aşiret listeleri kral yanlısı hükûmetin işini kolaylaştırıyor. Çünkü kabile ve aşiret listelerinin genelde bir ideolojik kimliği ve mecliste ağırlık oluşturmalarını sağlayacak güçleri olmuyor. Daha çok temsil ettikleri aşiret ve kabilelerin çıkarları için birileriyle işbirliği yapmayı tercih ediyorlar. Çıkar kapılarının anahtarları da kraldan yana siyasi partilerin elinde olduğu için onlarla işbirliği yapmak işlerine geliyor. O yüzden hükûmet seçim kanununa bir seçim barajı koymaktan kaçındı. 

Listelerin yanı sıra ayrıca çok sayıda bağımsız aday vardı. Bağımsızlar da belli çevrelerin ve geniş çaplı ailelerin desteğine güvenerek seçime giriyorlar. 

Bundan önceki iki seçimi boykot eden İslâmî Çalışma Cephesi’nin bu kez seçimlere girmesi muhtemelen istediği değişikliklerin kısmen de olsa seçim kanununa dâhîl edilmesi sebebiyleydi. Ancak izlediği tutum ve çıkan sonuçlar bir iktidar amacı olmadığını, daha çok mecliste sesini duyurmak için grup oluşturmayı amaçladığını gösteriyor. İslâmî Çalışma Cephesi, propaganda döneminde fırsat eşitliği sağlanmamasına ve devletin medya organlarında kendini tanıtmasına fırsat verilmemesine tepki gösterdi. 

Bu seçimlerde en çok konuşulan konulardan biri de oy satın alınmasıydı. Bazı karşılıklarla oy satın alındığı kesin. Çünkü bu işlem bazı bölgelerde açıktan yapıldı ve hükûmet yetkilileri de oy satın alınması gerçeğini inkâr edemedi. Özellikle aşiretlerin oylarının kazanılmasında bu yola başvurulduğu tahmin ediliyor. 

Bu uygulamanın seçim sonrasında hükûmetin oluşturulması aşamasında mecliste de devam etmesi ihtimali var. Özellikle kabile ve aşiretleri temsil eden vekillerin belli çıkarlar karşılığında iktidar partisine destek verecekleri tahmin ediliyor. 

Mecliste herhangi bir partinin ağırlıklı güç elde etmesi mümkün görünmüyor. O yüzden çıkar ilişkilerine dayalı ittifaklar kurulması söz konusu olacak. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23