• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Yemen’de Husi Darbesi

27 Eylül 2014
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Mısır’daki Sisi darbesinin ardından Yemen’de de Husi darbesi gerçekleştirildi. Bugünlerde kamuoyunun dikkatleri doğal olarak ABD’nin bölgedeki dikta rejimlerini arkasına alarak ve IŞİD oyununu kullanarak Baas karşıtı direnişe darbe vurmak amacıyla başlattığı operasyona yoğunlaştığından Yemen’deki Husi darbesi  gölgede kaldı. Bu da tabii oradaki darbecilerin ve onlarla perde arkasında işbirliği yaparak aynen Mısır’daki gibi eski dikta rejimi kalıntılarının geri dönüşünü sağlayanların işlerini kolaylaştırdı. 

Geçtiğimiz hafta Yemen’de darbenin fiilen gerçekleşmesi öncesinde yazdığımız yazıda bu ülkedeki şartların Mısır’dakinden farklı olduğu için Husi isyancıların savaşta ısrar yerine iktidarı paylaşmak için bir anlaşma yapmaları ihtimalinin daha yüksek olduğunu ama iktidarda en yüksek payı almak amacıyla ortalığı karıştırmaya devam ettiklerini belirtmiştik. Bu tahminimiz doğru çıktı. Ama Ali Abdullah Salih’in çekilmesi aşamasında “uzlaşma başkanı” olarak kabul edilen Abdurabbih Mansur el-Hadi’nin anlaşmayı aynen Mısır’dakine benzer bir darbeye dönüştürecek kadar büyük ihanet içinde olduğunu tahmin edememiştik. 

Abdurabbih el-Hadi’nin Husilerin Ensarullah Hareketi’yle ve eski rejim kalıntısı gruplarla yaptığı anlaşma, kamuoyuna yansıtılan şekliyle bir uzlaşma ve çözüm formülü olarak gösteriliyor. Fakat uygulama açısından Sisi darbesini geride bırakmayan gerilla darbesi gerçekleştirilmiş oldu. Bu da Yemen’in Sisi’sinin geçiş aşamasında ülkenin tepesine yerleştirildiğini, onun da oyunu çok sinsice oynadığını gösterdi. Demek ki zulme başkaldıran Yemen halkı yönetimden çekilmek zorunda bırakılan diktatör Ali Abdullah Salih’in “ben gidiyorum ama cumhurbaşkanlığı makamını emin ellere bırakıyorum” sözünü önemsememiş ve ülkenin istikrara kavuşması için uzlaşma ararken zulüm rejiminin bütün kazıklarının sökülüp atılması gerektiğini düşünememiş. 

Olaylara şahit olanlar Husi gerillalarının ve eski rejim kalıntısı çapulcuların San’a’nın stratejik noktalarını ele geçirirken ciddi bir tepkiyle karşılaşmamalarında, bir yandan isyancılara “bu apaçık bir darbedir” diye tepki gösteren işbirlikçi cumhurbaşkanının diğer yandan darbecilerin önlerini açmak için devletin silahlı güçlerini stratejik noktalardan çekme oyunlarının önemli rolü olduğuna dikkat çekiyorlar. İsyancıların askerî karargâhı basıp ağır silahları ve tankları gasp ederken hiçbir tepkiyle karşılaşmamalarının görüntüleri de Husi milislerinin ve onlarla birlikte hareket eden eski rejim çapulcularının kendi güçleriyle değil içerideki ihanetçilerin yollarını açması sonucu bu darbeyi başarabildiklerini açıkça gözler önüne seriyor. 

Görünüşte bir anlaşma imzalandı. Ama isyancı takımın özellikle güvenlik düzenlemesiyle ilgili maddeleri imzalamamaları kimsenin dikkatinden kaçmadı. Bu maddeler gerilla güçlerinin silahlarını teslim etmesini ve sadece devletin resmî silahlı güçlerinin güvenlik alanında yetki sahibi olmalarını gerektirdiğinden darbeci milislerin onları imzalamamaları silahlarını bırakmayacaklarını ilan etmeleri anlamına geliyordu. 

İsyancı gerillaların silahlarını bırakmamaları ise anlaşmanın gerçekte hiçbir anlam taşımaması demektir. Çünkü adeta işgal güçleri gibi caddeleri ve sokakları kontrol altına alan isyancı gerillaların tehlike ve tehdit oluşturmaya devam etmeleri anlamına geliyor. Uygulamada da bunu açıkça ortaya koydular. Anlaşmanın imzalanmasından sonra da başkent San’a’da İslâmî hareketin ileri gelenlerinin evlerine, iş yerlerine ve kurumlarına baskınlar düzenleyerek korku rüzgârı estirmeye devam ettiler. Bu baskınlarda askerî yetkililerden de birçok kişi kaçırıldı. Kaçırılanlar arasında yer alan Birinci Zırhlı Tümen Komutanı Ali Muhsin el-Ahmer’den haber alınamadığı bizzat anlaşmaya aracılık eden BM Özel Temsilcisi Cemal ibnu Ömer tarafından dile getirildi. Abdülmecid Zindani’nin kurmuş olduğu İman Üniversitesi’nin kampüsü de darbeci gerillalar tarafından boşaltıldı. 

Anlaşmanın ülkedeki sorunu bitirdiğini ve uzlaşma sağlandığını sananlar kendilerini kandırıyorlar. Çünkü bir taraftan silahlarını bırakmadıkları gibi askerî kampüsleri basarak ağır silahlar gasp eden milisler terör estirmeye devam ederken diğer yandan darbeye tepkili bazı kesimlerle aralarında çatışmalar sürüyor.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23