• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Erkan Kavaklı
Ali Erkan Kavaklı
TÜM YAZILARI

Ertuğrul Özkök, bunama semptomu ya da vicdansızlık

15 Haziran 2019
A


Ali Erkan Kavaklı İletişim: [email protected]

Fen Bilimleri kitaplarında Allah yerine özne olarak “doğa” kelimesinin kullanılmasını eleştiren üç yazı kaleme aldım.

Ünlü ve yaşlı köşe yazarı Ertuğrul Özkök dünkü köşesinde bana çakmış.

Hızını alamamış, eleştirilerini kehanete vardırarak benim fen kitaplarının okutulmasına karşı çıkacağımı söylemiş.

“İki kere iki dört eder” ile meselem varmış.

Konunun aslı şu:

6. Sınıf Fen Bilimleri kitabında suyun donması olayı anlatılırken “Doğanın canlılara yaptığı güzel bir sürpriz” ifadesi kullanılıyor; doğa, Tanrı yerine konuyor.

Dün köşesinde Ertuğrul Özkök, yazımın bir bölümünü almış ve şu ithamlarda bulunmuş:

Ben bu güne kadar bunların sadece Darwin ile meselesi var zannediyordum. Meğer bunların “İki kere iki dört eder” ve “Su sıfır derecede donar, 100 derecede kaynar”la da meseleleri varmış.

Bakın şuraya yazıyorum. Ak Parti’nin bundan sonraki yıllarda asıl meselesi, fen kitaplarında fizik kanunlarının okutulmasına bile karşı çıkan bu kafalarla olacaktır.”

Ertuğrul köşe yazarı değil kâhin, geleceği biliyor(!)

Yazarın fizik bilgisi ile yorum ifade eden sözleri ayıramamasına şaştım.

Metni tekrar yazayım ki Özkök’ün metin ile yorumu neden ayırmadığını sorgulamak kolay olsun:

“Su 0 derecede dışarıya yeterince ısı verirse katı hâle yani buz hâline geçer. Suyun bu şekilde hâl değişimi su altındaki yaşamı etkilemez. Bunun nedeni suyun buz hâline geçtiğinde yoğunluğunun azalmasıdır.

Buz kütleleri, yoğunlukları suyun yoğunluğundan küçük olduğu için donma gerçekleştikçe su yüzeyine çıkar.

Doğanın canlılara yaptığı bu güzel sürpriz çok soğuk havalarda göl, akarsu, deniz gibi yaşam alanlarında su içindeki ve altındaki canlılığın devam etmesini sağlar.”

Yukarıdaki metinde hem fizik bilgisi var hem yorum.

Doğanın canlılara yaptığı bu güzel sürpriz” ifadesi yorum. Bu kısmı çıkarıp metni şu şekilde yazsak anlamda hiçbir eksilme olmaz:

“Çok soğuk havalarda göl, akarsu, deniz gibi yaşam alanlarında su içindeki ve altındaki canlılık devam eder.”

Suyun sıfır derecede donması ve donan suyun yoğunluğunun suyun yoğunluğundan küçük olması son derece bilgece ve canlıların hayatını kurtaracak bilinçli bir düzenleme.

Taş, demir gibi maddeler yoğunlaşınca ağırlığı artar.

Suda durum tam tersi. Su donunca yoğunluğu azalıyor.

Evrenin ve evrendeki varlıkların hepsinin birer eser olduğuna, eser sahibinin Allah olduğuna inanırım. İslam inancı budur. Doğadaki varlıklar bilinçli, bilgili, düzenleme fikrine sahip değildir. Güneş, toprak, su, hava, ağaç, bitkiler, hayvanlar… Kâinattaki düzeni kuracak bilinç ve bilgiye sahip değildir, yaratıcı olamazlar.

Fizik, kimya, matematik, biyoloji, kimya, astronomi, geometri, coğrafya kâinatı inceleyen bilim dalları.

Bilginin kaynağı vahiy ve kâinat kitabıdır. İlk insan ilk peygamberdir, Hz. Adem’e kitap verilmiştir. Allah, evreni kitap gibi yaratmış; okunmasını, araştırılmasını, ilim sahibi olunmasını emretmiştir.

Özkök’ün iddia ettiği gibi Müslümanların bilim ile bir problemi yoktur, olamaz da.

Sayın Özkök, yorum ile bilgiyi neden ayırmadı?

Ben yazımda suyun donma yasasını koyanın “doğa” olmasını eleştirdim. Kanunları koyan ve yürütenin Allah olduğunu ifade ettim. Darwinciler ve ateistler, yaratıcıyı kabul etmeyip Allah yerine doğa yaptı, kendi kendine oldu dedikleri için Müslümanlarla aralarında yorum farkı var.

Özkök hayli yaşlandı. Bilgi ile yorumu ayıramaması bunama semptomu mu?

İkinci bir ihtimal, ayırmak istemedi, çarpıtma yaparak benim bilime karşı olduğum imajını vermek istedi.

Yazısının başlığı “Bunların sadece Darwin’le meselesi var sanıyordum.”

Sayın Özkök, benim gibi 52 kitap yayınlamış; hikâye, roman, makale ödülleri almış bir yazarın adını anmıyor. “Bunlar” diyerek güya bütün Yeni Akit yazarlarını karalama kurnazlığını seçiyor.

Yeni Akit’teki her yazarın köşesi var ve herkes kendi yazdıklarından sorumlu. Tıpkı Hürriyet’te olduğu gibi.

Vicdanlı bir eleştiri yapacaksak Özkök’ün yazdıklarını “bunlar” diyerek bütün Hürriyet yazarlarına mal etmek en azından insafsızlık ve vicdansızlıktır.

Özkök ya vicdansızlığı tercih etti ya da bilgi ile yorumu ayıramayacak derecede bunama semptomu gösteriyor ya da benim yazıyı okurken kafa kıyaktı.

Ya da “Muhtar bile olamaz”, “Kaosa kalkan 411 el” manşetlerini attığı günlerdeki gibi kini, mantığının önüne geçti. Akıl tutulması yaşıyor.

Vahap Munyar Bey’e Özkök’ün yazı odasını kontrol etmesini, alkollü iken yazdırmamasını öneririm.

Bunama semptomu ihtimalini de düşünerek Özkök’e ünlü psikiyatrist Prof. Sefa Saygılı’yı ziyaret etmesini tavsiye ederim.

Yaşlandım deyip köşeye çekilmesini de salık veririm.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23