İyi bir gelecek ve başarının büyüsü
Eğitim öğrencilerin yeteneklerini keşfetme ve geliştirme sanatı. Yeteneklerini geliştirmek insana mutluluk verir.
Eğitim insana iyi bir meslek kazandırır. Gelir seviyesini yükseltir ve geleceğini güvence altına almasına yardım eder.
Araştırmalar eğitimli insanların daha kolay meslek sahibi olduğunu, daha çok gelir getiren işlerde çalıştığını ve daha kolay iş bulduğunu gösteriyor.
2003 yılında İzmir-Ödemiş’te bir konferans verdim, öğrencilerle buluştum, onlara bilginin insanı yükselttiğini, ilmin insanı olgunlaştırdığını, iyi bir meslek sağladığını, milletleri yükselttiğini anlattım. Eğitim, araştırma ve çalışmaya önem veren milletlerin ötekileri geçtiğini, teknoloji ürettiğini, zengin olduğunu izah ettim.
Beş yıl sonra bir mektup aldım. Mektup yayınevine gelmişti, santraldeki Mustafa Bey, telefonla arayıp mektubumun olduğunu söyledi. Heyecanla yayınevine gittim, konuşmamdan etkilenen bir dinleyicinin mektup yazması beni hem sevindirdi hem şaşırttı.
“Değerli Hocam,
Sen beni tanımazsın ama ben seni hiç unutmuyorum. Benim hayatımı değiştirdiniz.
Okulu bırakmış, gelecek ümidi olmayan bir öğrenciydim. Konferansınızı dinledim hayatım değişti. Size konferansınızın beni nasıl etkilediğini, nasıl değişim kararı verdiğimi, özellikle de o müthiş karar anını anlatacağım.
Okulumuza konferans vermek üzere davet edilmiştiniz, öğretmenlerimiz bizi salona aldılar. Benim konuşmadan bir beklentim yoktu. Arkadaşım Çakı Ali’nin ısrarı üzerine okula ve dolayısıyla salona gelmiştim.
Heyecanla konuşmaya başladınız, bizi etkileyici şiirler okuyordunuz:
“Sen de geçebilirsin anadan, yardan, serden;
Senin de destanını okuyalım ezberden;
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden…
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini;
Göster kabaran sular, nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme delikanlım kendini…
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştansın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!...
Konferansın bir yerinde sıra dışı bir soru sordunuz:
“İçinizden kim İmam-ı Azam, İbni Sina, Gazali, Seyit Kutup gibi âlim olmak ister?”
Herkesin böyle bir şeyi isteyeceğini sanmıştım. Hemen elimi kaldırdım.
Bana döndünüz:
-Seni tebrik ederim.
Salona döndünüz:
“Arkadaşınızı alkışlayın!”
Herkes beni alkışlamaya başladı.
O ne müthiş andı. Beni tanısaydınız kesinlikle alkışlatmazdınız. Ben okulu bırakmış öğrenciydim. O gün sıra arkadaşım Çakı Ali’nin ısrarı üzerine konferans dinlemeye gelmiştim. Gelecek ümidi olmayan biriydim.
Alkış sesi beni müthiş etkiledi. Demek ki olumlu karar vermek ve başarmak müthiş bir şeydi. Herkes beğenmişti. Alkıştan sonra olumlu düşünmeye başladım.
“İsteyen herkes başarılı olabilir, başarı bedel ister ve ter kokar. Terleyen herkes önemli başarılara imza atabilir. Allah çalışana verir. Çalışırsa Hans’a da Hasan’a da verir. Allah adaletlidir, başarı istenmediği yere gitmez. Çalışın ve başarıyı isteyin. Allah yardım eder” diyordunuz.
O an karar verdim, okula devam edecektim.
Başarılı olmak için plan yapmaya ve sınıf birinciliği için yarışmaya karar verdim. Mart ayının sonları idi, hazirana az bir zaman vardı. Bütün hıncımla çalıştım, o sene okul üçüncüsü oldum.
İlim Yayma Cemiyeti, ilk üçe girenleri İstanbul gezisine götürdü. İstanbul’a gitmek hayatımın en büyük macerası oldu. Gündüzleri İstanbul’u gezdik, akşamları kaldığımız yurda konferansçılar geldi. Sizden bir gaz konuşması da orada dinledim.
Yeni bir karar daha verdim:
“Okul birinciliği için çalışacağım.”
Ertesi sene eylül ayında 3.5 saatlik çalışma plan yaptım ve okul birinciliğine asıldım.
Allah çalışana verir ya, o sene okulu birincilikle bitirdim.
Liseden sonra iki yıllık kamu yönetimi okudum, orada da okul birincisi oldum.
İki yıllık okul beni kesmedi, tekrar üniversite sınavlarına girdim.
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandım, orada okuyorum. Fakültede okul birincisiyim. İşin en önemli yanı, kendimle barışığım ve mutluyum.
En büyük keramet çalışmaktır. Başarı ter kokar. Başarı bedel ister.
İnsan çalışır, başarıyı Allah verir. Abraham’a veren Allah, İbrahim’e de verir. Eva’nın yaptığını Havva; Elizabet’in başardığını Elif ve Emine de yapabilir.
Bin yıl tarih yapmış ve tarih yazmış ataların torunlarıyız. Atalarımızın başarısını tekrarlayabilir; yeniden tarih yapıp tarih yazabiliriz. Allah rızası kazanma aşkıyla yeni ve insanî bir medeniyet kurma yarışına gireceğiz.
Kimseden bir eksiğimiz yok. Herkesin sahip olduğu donanıma; bir beyin, bir kalp, iki el, iki ayak, iki göz, iki kulağa biz de sahibiz. Önemli olan karar vermek.
Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım etmez.
Hedef belirleyip çalışınca da rüzgâr arkanızdan esmeye başlıyor, Allah yardım ediyor ve İlahi yardımı hissediyorsunuz. Bana ilham verdiniz, başarımı konferansınızın ilhamına borçluyum.
Bin teşekkür eder, selamlarımı sunar, dualarınızı beklerim.” Ödemişli Fazıl Çelik.
Üç okulu birinci bitiren Fazıl’ın hikâyesini, uyguladığı program ve metotları BAŞARININ BÜYÜSÜ adlı kitapta anlattım. Ensar Neşriyat arasında 5. Baskısını yapan kitabı, özellikle birinci olmak isteyenlere tavsiye ederim. Her öğrenci isterse ve program yapıp çalışırsa en az bir dersten birinci olabilir, sonra öteki derslerdeki başarısını yükseltebilir.
(İletişim: 0212 4911903; sipariş@ensarnesriyat.com.tr; www.kitapyurdu.com)