• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Batsın bu “Mevzuat böyle” kafası!

30 Ekim 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

“Yassah hemşerim” denilince..

Boynu bükük vatandaş sorar, burnundan kıl aldırmayan devlet yetkilisine: 

“Bir imkanı yok mu beğ?”

Suratı asık bürokrat cevap verir: “Yoh.. Mevzuat böyle!”

Bu muhabbet, sadece yıllar öncesine ait değil.. 

Yakın tarihimizde de bu muhabbetin tekrarlandığına hepimiz şahit olduk.

Öyle kasaba, küçük yerleşim birimleri de değil..

Koca koca şehirlerde, mürekkep yalamış, hukuk tahsili almışlar tarafından bile hayata geçirilen bir muhabbet idi bu.

İstanbul Barosu’na bir hafta önce başkan seçilen Mehmet Durakoğlu’nun, stajyer avukatlara reva gördükleri başörtü yasağı zulmüne gerekçe olarak “mevzuat”ı gösterdiği konuşmasını okuyunca, o muhabbet aklıma geldi..

Aslında burnundan kıl aldırmayan devlet yetkilisinin de..

İstanbul Barosu’nun taze başkanının da..

Onlar gibi yüzlerce bürokratın “mevzuat” diye formüle edilen gerekçesi, hep bahane..

Bu dikta heveslileri, mevzuatı nasıl kullanmak istiyorlarsa, öyle yorumluyorlar..

Sonra da suçu, mevzuata yüklüyorlar..

Haksız mıyım?

Anlamak için, Durakoğlu’nun, baroda uyguladığı başörtü yasağının gerekçesini mevzuata dayandırdığı somut açıklamasına bakalım.

Ne diyor Durakoğlu, birlikte okuyalım:

“TBB kılık kıyafet yönetmeliğinin bir maddesidir. Başörtü yasağının kalkmasının ardından başörtülüler derslere girdi, ruhsat da verildi. En az 250 başörtülü meslektaşıma ruhsat vermişimdir. Benim başörtüsüyle bir sorunum yok. O tarihte mevzuat öyleydi, sonra değişti.” 

Özeti şu:

“Mevzuat o zaman öyle idi, sonra değişti!”

Bunu söyleyen, 37 bin avukatın üye olduğu baronun başkanı..

Sorsak, “mevzuattaki hangi madde değişti?” diye..

“Amma kaz kafalısın, dedik ya, TBB kılık kıyafet yönetmeliğinin bir maddesi” cevabını verecek..

Ama tüm mevzuatı aylarca tarasanız, böyle bir yönetmelik bulamayacaksınız..

Ezberlemişler..

“Kılık kıyafet yönetmeliği” diye bir şey..

O kadar önemsiz görüyorlar ki konuyu..

Gerekçe gösterdikleri mevzuatı söylerken..

Bir gaf daha yapıyorlar; olmayan bir yönetmeliği, varmış gibi gösteriyorlar..

**

“Yönetmeliğin ismini yanlış hatırlamış olabilirler, o kadar da büyütme bunu” diyenler çıkabilir..

“15 senelik eğitimden sonra, avukatlık yapacak koca koca insanların hayatını zehir edenler”e, “Bari gerekçeniz hayali bir yönetmelik olmasın” demeye de hakkımız yok mu yani..

Haydi olmasın..

Bunu da es geçelim...

Onların bulamadıkları gerekçeyi, bir yönetmelikte değil ama, “Avukatlık Meslek Kuralları”nda bulup, okuyalım..

“Mevzuat”tan sayılır mı, sayılmaz mı ayrı tartışma..

Çünkü “temel haklar”ı ilgilendiren bir konu, Anayasa ile değil, kanun ile değil, yönetmelik ile değil.. Kusura bakmayın ama, “meslek kuralları” denilen ne idüğü belirsiz bir düzenleyici işlemle yapılmaya kalkılırsa..

Ona “mevzuat” değil, olsa olsa “kazurat” denir..

Bundan da önemlisi..

“Mevzuat”ı gerekçe gösterenlerin samimiyetsizlikleri..

“Meslek kuralları”nı gerekçe gösteriyorlar ya..

“Meslek kuralları” denilen düzenlemeyi, kim yaptı?

Avukatlar yapmadı mı?

Mehmet Durakoğlu’nun kafasındaki avukatlar yapmadı mı?

Önce kendileri “meslek kuralları” diye, bir yasaklama düzenlemesi yapıyorlar..

Sonra dönüp bize, “Mevzuat böyle” diyorlar..

Mevzuat öyle ise, değiştirin..

Siz değil misiniz, o maddenin faili?

Sizsiniz..

Ama maksatları başka..

Maksatları; yasak rüzgarları estiğinde yasakçıların emrine girmek..

Direnenler sayesinde özgürlük hakim olduğunda da..

Kendisini temize çıkartmak..

Samimiyetsizliği bir başka açıdan daha test edelim..

Başörtü yasağı için gerekçe gösterilen “meslek kuralları”na şöyle bir madde yazılsa: “Avukatlar görev yaparken mini etek giyemezler.”

Durakoğlu ve benzerleri, ellerini vicdanlarına koyup söylesinler, bu kuralı uygularlar mı?

Değişik bahanelerle, “Biz kimsenin polisi değiliz” diyerek..

“Mini etek” yasağını tabii ki uygulamazlardı..

Ama “başörtü yasağı” olunca..

“Biz ne yapalım, mevzuat böyle!”

Dahası var..

Mini etek giyme yasağı olsa idi.. “Üyelerimizin haklarını korumak, baromuzun da görevleri arasındadır” gerekçesini sunar, iptali için dava açmak üzere, bütün barolar sıraya girerlerdi..

 Başörtü yasağında ise, hem ahlaksız yasağı uyguluyorlar, hem de iptali için dava açıldığında, “Yasak sürmeli” diyerek, Barolar Birliği eli ile, itirazda bulunuyorlar..

Değil mi, “mevzuat böyle”ciler..

Başörtü yasağı kalktı..

O alanda sorun kalmadı..

Ama “mevzuat böyle” kafası..

Her an, her yerde karşımıza çıkabilir..

Tek tek özgürlük engellemelerini ortadan kaldırmak yerine..

Daha önemli olan, “mevzuat böyle” kafasını tümüyle yürürlükten kaldırmak..

“Mevzuat” öyle olsa bile, kuralları temel haklar çerçevesinde yorumlamaya çalışmak..

Düne kadar, üniversitelerde başörtü yasağı vardı..

Sonra kalktı..

“Mevzuat” mı değişti, sanki?

Mevzuat, aynı mevzuat..

Özellikle Anayasa ve kanunlarda bir değişiklik yok..

Buna rağmen, aynı mevzuatla, temel haklar önceliğinde yorumlar yapıldı..

Ve yasak kalktı..

Umarım, bundan böyle günlük hayatımıza “Mevzuat böyle” fikrindekiler değil, “Mevzuat insan içindir. Mevzuat insanı üzüyorsa, atarsın gider” fikrindekiler hakim olur.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23