• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Berna Laçin’lerde, suçlu biraz da biz miyiz?

26 Temmuz 2018
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Berna Laçin, Atatürkçü bir kimlik..

Dışardan görebildiğimiz kadarı ile, dini kavramlarla ilgili, günlük hayatında bir izden bahsetmek mümkün değil..

Kendi takdiridir.. Ona karışamayız..

Ama..

Kamuoyunda vahşice işlenen cinayetler söz konusu olduğunda..

Özellikle de bir anlık zevk uğruna, hem tecavüz hem de ardından cinayet işlemelerle karşılaştığımızda..

Toplu öldürmeler yaşandığında..

Kendisini korumaya gücü yetmeyen çocuklara yönelik ardı ardına vahşice cinayetleri gördüğümüzde..

Kısacası, insan aklının/vicdanının pes ettiği eylemlerle karşılaştığımızda..

“Bu fiillerin karşılığı sadece 30 yıl cezaevinde yatıp, sonra hiçbir şey olmamış gibi çıkıp, dışarda dolaşmak mı? Bu nasıl adalet? Böyle ceza olmaz olsun” diyerek isyan edip..

“Bir kişiyi öldürenle, yüz kişiyi öldüren arasında bir fark olması için.. Bir kişi ile tartıştıktan sonra.. Plan yapıp ertesi günü o kişiyi öldürenle.. Küçücük bir çocuğa tecavüz edip, sonra onu öldüren ahlaksız arasında bir fark olmalı” diye düşünüp..

“İdam gelmeli” deyince..

Malum kesimler “İstemezük” temposu tutuyorlar..

Oyuncu Berna Laçin de, onlardan birisi..

“Ben solcuyum.. Solcular idam cezası gerektiren suçları yoğun olarak işlerler.. Dolayısı ile, solculuğa yönelimi durdurmamak için.. Kendi adamlarımızı idam ettirmemek için.. İdam cezasına karşı çıkmalıyız” diye düşündüklerinden midir?

Yoksa..

Bireysel hatalarla verilen yargı kararları akıllarına geldiğinden midir?

Yoksa yoksa..

En ağır cezanın bile.. “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” dediğimiz cezanın bile.. Bir süre ile sınırlı olduğunu.. Sonuçta bu cezayı alanların, bir süre sonra cezaevinden çıkmasının; “idam cezası diye bir cezanın olmamasının zorunlu sonucu” olduğunu bilmediğinden midir?

Bilemiyorum..

Kimbilir belki de..

Televizyon ekranlarına çıkan hukukçu olmayanları bir kenara bırakalım..

Ceza sistemindeki çıkmaz sokakları iyi bilen avukatların dahi..

Önce “İdam insanlık dışı bir ceza” diye söze grip..

“Sizin çocuğunuz, önce tecavüz edilip, sonra öldürülse, onun 30 yıl sonra cezaevinden çıkması halinde ne hissedersiniz” denildiğinde..

İdam cezasına karşı çıkan, o avukatın.. 

Gözlerinin buğulandığını..

Sesinin titremeye başladığını..

Kekeleyerek konuşup, “Konuyu şahsileştirmeyelim” diyerek kapatmaya çalıştığını..

Gözler önüne seremiyorsak..

Berna Laçin isimli oyuncu da rahatlıkla, şöyle bir paylaşım yapabiliyor :

“İdam çözüm olsaydı Medine toprakları tecavüzde rekor kırmazdı! Konuşturmayın şimdi beni! Bırakın artık bilim insanları, nörologlar, psikiyatrlar, psikologlar, toplum bilimciler, hukukçular el birliği verip çare üretsin. Devlet, tribün sesleriyle toplum inşaa etmez!”

Berna Laçin’in bu sözlerine cevap küçücük bir sorudur:

“Sizin kızınıza, bir sapık tecavüz edip, ardından öldürürse, onun idam edilmemesini ister misiniz?”

Bu soruyu sormuyoruz..

Soramıyoruz..

Sorulduğunda, “Konumuz bu değil” cevabı ile geçiştiriliyoruz..

Sonra..

Tartışma bambaşka bir boyuta taşınıyor..

Ve gün geliyor..

Aynı Berna Laçin’i..

Dün olduğu gibi..

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.

Ve unutmayın ki siyasilerin göstermeye çalıştığı  gibi düşmanlık yoktur arada, Yunanistan’a gidenler, birbirimize ne kadar benzer ve yakın olduğumuzu bilirler...

Yardım etmek bize düşer” paylaşımı ile tanıyoruz..

“Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir..” cümlesi, bir hadisi şerif..

Berna Laçin, bu hadisi şerifi atasözü sanarak mı alıntıladı bilemiyorum..

Ama biz hüsn-ü zan ile hareket edelim..

Bir hadisi şerifi alıntılayarak, o inanç sistemindeki temel bir ilkeyi önemsediğini hissettiren bu oyuncuya sorulmalı değil mi:

“Komşusu aç iken, tok yatmayı bile doğru görmeyen bir inanç sisteminin doğduğu Mekke’yi, Medine’yi, en ahlaksızca işlerin rekor kırdığı bir şehir olarak gösterirken, hangi yanlış kaynaklardan beslendiniz? Size bu çelişkiyi, hangi eğitim sistemi verdi? Bu sorgulamadan uzak söyleminizi, hangi ideolojik önyargıların esiri olarak dillendirdiniz?”

Sormalı ve cevabını istemeliyiz..

Hem Berna Laçin’den..

Hem de..

Diğer Berna Laçin’lerden..

“Devlet, tribün sesleriyle toplum inşaa etmez” sözünde haklı, Berna Laçin..

Ama..

İşte somut örnek..

Savcı da, iddianamesine almış:

“Medine’nin hac ibadeti kapsamında ziyaret edilen ve tüm dünya Müslümanlarınca kutsal kabul edilen bir şehir olduğu, açık internet kaynaklarından yapılan araştırmaya göre tecavüz suçlarının bu şehirde dünyadaki diğer şehir veya ülkelere nazaran ‘tecavüz rekoru kıran şehir’ şeklinde lanse edilmesini gerektirecek ölçüde çok yaşandığına dair hiçbir resmi ya da gayri resmi istatistiki veri bulunmadığı, dolayısıyla Müslümanlar için kutsal değeri bulunan bu şehrin tecavüz rekoruna sahip olduğuna dair şüpheli tarafından dile getirilen iddianın nesnel bir veriye dayanmadığı..”

Sonrasında da ceza istenmiş, Berna Laçin hakkında..

“1 yıl”cık..

Oysa..

Berna Laçin’e en ağı ceza..

Berna Laçin’lere en ağır ceza..

Onların çelişkilerini, onların önyargılarını, anlayacakları bir dille, anlatmak değil mi?

Bu yaştan sonra, Berna Laçin, o uyarıyı dikkate almayabilir..

Ama küçücük Berna Laçin’ler..

Yabancı okullarda..

Laikçi eğitim sisteminde..

Solcu öğretmenlerin elinde..

Hep bu çelişkilerle eğitim görmüyor mu?

Bir yandan, anne-babadan öğrenilen.. Toplumda önerilen.. “Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir” derinliğinde bir ahlak anlayışı..

Bir yanda ise..

O toplumun okullarında öğretilen.. Çaktırmadan bilinç altına yerleştirilen.. Komşusunu düşünebilenin Müslüman olabileceğini belirten inancın insanlarını, en ahlaksız fiilleri işleyen kişiler gibi gösterebilen iftiracı bir bakış açısı..

İslam ile alay edenleri..

Sol söylemi, bir üstünlük gibi görenleri..

Bu çelişkilerle yüz yüze getirdiğimiz oranda..

Hem onları kurtarmış olacağız..

Hem de kendi sorumluluğumuzu yerine getirmiş olacağız.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23