• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Biz bu kafa ile, daha çook darbe görürüz!

27 Şubat 2020
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

RAND Corporation raporlardı..

Türkiye tartışmaya başladı..

“Acaba Türkiye’de yeni bir darbe olabilir mi?”

Onlar bu soruyu sorduklarında, siz “soru” olarak kabul etmeyin.

“Darbeyi nasıl yapabiliriz” arayışına soyunduklarını anlayın.

“Türkiye’de yeni bir darbe olur mu, olmaz mı” tartışması yaparken..

Anayasa Mahkemesi, dün medyaya intikal eden skandal bir karar verdi.

Gezi eylemlerine katılan bir kadın avukatın açtığı davada, polisin topluluğu dağıtma sırasında sergilediği tavır “eziyet” olarak değerlendirilip, 37,500 TL manevi tazminata hükmedildi.

Avukatın yaptığı şikayet hakkında verilen “takipsizlik” kararı hakkında da, yeniden etkili soruşturma yapılması kararı verildi..

Yüzlerce kamu aracının tahrip edilip, kullanılmaz hale geldiği.. Yüzlerce polisin sakatlandığı.. Yolların, kamu binalarının tahrip edildiği.. Birçok meydana teröristlerin fotoğraflarının asıldığı Gezi isyanında..

Eylemlere katıldığını açıkça itiraf eden bir Gezi’ci avukatın hareketi hiçbir şekilde eleştirilmeksizin, polise “Bunu yapmamalı idin” denilip, tazminat kararı çıkarıldı..

“Akşamın saat 21.00’inde artık gösteri mi olur? Sadece olayın yaşandığı saat bile, kadın avukatın kanuna aykırı tavrının ispatı” dememiş Anayasa Mahkemesi..

Polisin tutanağına göre, gösteri saat 17.00 gibi başlamış, saatlerce sürmüş. Polisin “Dağılın” uyarılarına cevap verilmemiş.. Hatta polise taşla saldırılmış.. Polis defalarca ikazda bulunmuş, göstericiler yine sallamamış.. Anayasa Mahkemesi, kadın avukatın dahi, “gösterinin uzun sürdüğü, kanunen yasak saatte devam ettiği, göstericiler tarafından polise taş atıldığı” iddialarını inkar etmediği gerçeğinden hareketle, “Başvurucu da kusurludur” tespiti yapmamış..

Kadın avukatın kimlerle o gösteride yer aldığı, o kişilerin olayı nasıl anlattıkları, olayın geçtiği yer işlek bir cadde olmasına rağmen, kamera kayıtlarında niçin olayın ayrıntılarının tespit edilemediği ve daha birçok araştırılması gereken konuyu es geçip, 37.500 TL tazminat ödenmesine hükmetmiş.

Merak ettim..Anayasa Mahkemesi’nin, Gezi’cileri böylesine cesaretlendiren bir karara imza atması, sıradan bir karar mıdır?

Düşünsenize..

Meşru hükümet, “Bu bize karşı bir darbe girişimidir” diye açıklama yapmış.

Bu darbe girişimi başarılı olmadığı için, 3 yıl sonra her şeyi ile darbe olan, tam da askerlerin yönetime el koyması anlamında dört dörtlük bir darbe girişimine şahit olmuşuz..

Böylesi ciddi bir olayda, bir kadın avukatın “Ben gösteri yapıyordum. Polis beni dövdü. Bana tazminat ödeyin” demesi ile, lehine tazminat kararı, nasıl verilebilir?

Gezi isyanının, “sivil gösteri olduğu” anlamına gelebilecek bir karar, Anayasa Mahkemesi tarafından nasıl verilebilir?

Evet, kuşkucuyumdur..

Olaylara şüphe ile yaklaşırım..

“Acaba ardında başka olaylar var mıdır” diye sorgularım..

Ama bu karar bende, basit bir kuşkunun da ötesinde, bas bas bağıran bir şekilde, “Bu kararı, bir el organize etmiş” şüphesine yol açtı..

Şöyle bir araştırdım..

Kendi imkanlarımla..

İnternette açık kaynaklardan..

Vardığım verileri sizinle paylaşayım, bakalım kuşkumuz haksız mı?

Avukatımız, gösteri sırasında, avukat arkadaşı ile olay mahallinde..

Bu avukatın ismi, Anayasa Mahkemesi kararında “O.E.K.” olarak kodlanmış..

Merak ettim, kim diye?

Sonradan, bu kadın avukat ile evlenen Oğuz Evren Kılıç imiş, gösteri sırasındaki arkadaş..

Kendisi yaralanmayan..

Polisin copuna maruz kalmayan.. Ama yanındaki kadın arkadaşının her türlü polis şiddetine maruz kaldığı konusunda şahitlik eden arkadaş..

Peki, Oğuz Evren Kılıç kim?

Orası daha ilginç..

Hani “Gezi isyanı” için, “Meşru hükümeti devirmek için organize edilen bir darbe” diyoruz ya..

Onun aslını yapmaya kalkışan..

Yani..

Milletin kendisine emanet ettiği silahı kullanarak darbe yapmaya kalkışan bir subayın, oğlu..

Babası silah ile..

Oğlu gösteri ile..

Bu işler biraz da, genetik midir?

“CHP’li babanın oğlu, CHP’li olur” deriz de..

“Demokrat Partili babanın oğlu da, Adalet Partili olur” deriz de..

“Darbeci subayın oğlu da, dönemin şartları ile uyumlu darbeci olur” dersek, yanılmış olmayacağız, herhalde..

Biraz daha ayrıntı vereyim..

Talat Aydemir’in darbe girişimine katılmış. İdam cezası ile yargılanmış. Hapis yatmış. 5 yıl sonra çıkartılan kanunla cezaevinden kurtulmuş.

Sonra?

Sonrası da ortada işte..

Oğlu da, 2013 Türkiye’sinde Gezi isyanı diye tanımladığımız meşru hükümeti devirme olayına karışmış.

Kendisi olaydan, ismini kayıtlara geçirtmeden sıyrılmış..

İlerde eşi olacak kadın avukatı da öne çıkartıp, “Polis yaraladı” diyerek, Anayasa Mahkemesi’ne müracaat ettirip, tazminat kazandırtmış.

Daha önemlisi..

“Gezi isyanı”na, “Barışçıl sivil eylem” tanımlaması yaptırtmış..

Bizim adliyemiz de.. Bizim emniyetimiz de.. Bizim Anayasa Mahkememiz de, bunu yutmuş..

Neyse ki..

Her şey bitmiş değil..

Anayasa Mahkemesi, lehine tazminata hükmettiği avukatın şikayetinin, etkili şekilde sonuçlandırılmasını da istemiş.

Takipsizlik kararının doğru olmadığını kayda geçirmiş..

Şimdi yeniden açılacak olan o dosyada..

Emniyet o tarihte bulamadığı kamera kayıtlarını da bulup, ortaya çıkararak.. Kadın avukat ile birlikte o gösteriye katılan, darbeci subayın oğlunu da soruşturarak..

Her ne kadar, kadın avukatın şikayet dosyası da olsa..

Onun şikayetlerini incelerken, tüm delilleri araştırıp..

Gerçekleri aydınlığa çıkarmalı ve kamuoyunu da aydınlatmalıdır..

Yok öyle..

“Biz ne yaptık ki?.. Sivil bir gösteriye katıldık” mavalları ile, olayları kapatmak..

Babanız 1960’larda..

Oğlunuz, gelininiz 2013’lerde..

Nedir bizim çektiğimiz, milli iradeye tuzak kuranlardan?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Zekeriya Gökçe

Şimdi milletin huzurunu kaçıran kamu düzenini bozan milletin güven duygusunu yıkan - huzuru sağlamakla görevli ve görevini yapan insanlara ceza veren kim? Peki bu huzuru mahkemelerin koruması da gerekmez mi? Kanuna güven duygusu yıkılırsa millet neye dayanacak? Hani Adalet mülkün temeliydi. birileri yıkmaya yakmaya kalkışmaya karar vermiş. Biz de devletimize milletimize sahip çıkacağız. Batının uşağı olmayacağız. Başaramayacaksınız. Bu millete diz çöktürmeyeceksiniz.

VATANDAS SABRI

SOLYANDANÇARKLİCENAH.................... KARA KATRANİ KAYNATSAN OLMAZKİ ŞEKER NESLİNDEN DOĞAN NESLİNE ÇEKER. .... YARGIDA HAKİM SAVCI AVUKAT İÇİNDE. . DARBECİ. SOLYANDANÇARKLİ. .FETO KOSTEBEKLERİ HALA VAR .BUNLAR DERHAL TEMİZLENMESİ. AYIKLANMALI GEREKİR. ...DÜNYADA HİÇBİR ÜLKEDE BİZDEKİ KADAR VATAN HAİNİ YOKTUR... (İHSAN SABRİ CAGLAYAN GİL . 1978)Eski AP DEMİREL .HÜKÜMETi DIŞİŞLERİ BAKANI.......
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23