• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Cevap beklerim, dindar yiğitler!

09 Mart 2018
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Biz gazeteciyiz..

Tabii ki toplumun eleştiri oklarından rahatsızlık duymamalıyz..

Biz birilerini eleştiriyoruz. Birileri de bizi eleştirecek. Hatta topa tutacak..

Tabii ki tasvip etmem, tabii ki benzerini yapmam ama..

Vicdanı olmayanlar, bizlere iftira atacak, bizleri haksız yere suçlayacak..

Bunlar olabilir de..

Derdi sadece dini anlatmak olan..

Kimseyi somut isim vererek eleştirmeyen, topa tutmayan..

Dini, anladığı çerçevede anlatan.. Kendisine saygı duyan topluluklara aktaran hocaefendilere yönelik saldırıları anlamak mümkün değil..

Ne istiyorlar, hocalardan?

Dini anlatma.. Biz gençleri fuhşa, kötülüğe, suçlara daha kolay yöneltebilelim..”

Başka bir anlamı olabilir mi, yapılan saldırıların..

Ne imiş?

Nureddin Hoca, “Asansöre sadece bir erkek biniyorsa, kadın tek başına ona iştirak etmesin” demiş.

Veya “Kadın asansöre binmiş ise, erkek beklesin” mealinde bir öneride bulunmuş.

Bunun, kime, ne zararı var?

Nureddin Hoca, asansörcülerle ortak da, asansörün çok kullanılmasını mı istiyor?

Veya..

Elektrik dağıtım şirketi ile Nureddin hoca ortak da, daha fazla elektrik sarfiyatı için mi, böyle bir öneri yapılıyor?

Tabii ki hayır..

Nureddin Hoca’nın bu tasviyesi sevenleri tarafından dinlemeye layık görülür ve uygulanırsa, kendisinin cebine girecek tek kuruş yok..

Veya..

O nasihat dinlenmez ise..

Nureddin Hoca’nın cebinden çıkacak bir şey de yok.

“Ben İslam’ı böyle anlıyorum. Tehlikelerden mümkün olduğu nispette uzaklaşın. Riske girmeyin” diyor..

Ne var, yanlış bir nasihatte mi bulunuyor?

Siz uygun görmüyorsanız, dinlemezsiniz..

Bırakın dinlemek isteyenler de, Nureddin Hoca’yı dinlesinler, dediklerini uygulasınlar..

Ama olur mu?

İnsanlar suçlardan kaçtıkları gibi..

Suça yönelik tehlikelerden de kaçarlarsa..

Laikçilere şenlik nasıl çıkacak?

Birinci sayfalarından “Tecavüz etti, öldürdü” haberini “Vicdansızlık” diye verirken.

Hemen arka sayfasında, evli olmayan gençlerin yazdıkları mektupları yayınlayarak, “Elleştik.. Koklaştık” türünden mesajları aynen aktarıp.. 

Ardından da..

Sözümona gençlere cevap veren sözde bilmem ne uzmanı dinozorun..

“Daha çok gençsiniz yavrum.. Şöyle de olabilir. Böyle de olur.. Tamam mı yavrum” türünden nasihatler yapılmasına ses çıkartmayan ahlaksızlar..

Hem gazetelerini sattırarak ceplerini dolduruyorlar..

Hem o cevapları yazanların ceplerini dolduruyorlar..

Hem de..

Bu yazıları okuyanların, başkasının karısına kızına el uzatmasına zemin hazırlıyorlar..

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, gerçekten anlamak mümkün değil..

“Cinsel tacizler azalsın” diye yapılan nasihatlere bile..

“Ne yani, biz ahlaksız mıyız” diye efeleniyorlar..

Karşı çıkıyorlar..

“Sen bize ne demek istiyorsun? Bu topluma hakaret mi ediyorsun” diye ortalığı birbirine katıyorlar..

Sonra..

Kendi istedikleri çağdaş hayat sürerken, bir ahlaksız, bir başkasına el uzattığında..

Cinsel taciz olmasın diye nasihat eden hocaya dönüp, “Senin yüzünden” diyorlar..

Nasıl bir mantık, nasıl bir ahlaksızlık bu?

Ama kabahat onlarda değil..

Bizde..

Dindar geçinen insanlarda..

Solaklar bir dindarı hedefe koyduğunda..

En yüreklimizin bile sözü şu: “Ama hocamız da biraz dikkat etmeli ya.. Nasıl bir süreçten geçiyoruz, bilmiyor musunuz?”

İyi de bey abi..

Hoca’nın sözlerinin, geçtiğimiz süreçle bir ilgisi yok ki..

Bugün söylenmemiş.

Dün söylenmemiş..

Önceki gün söyenmemiş.

Adam bir hocayı yemek için..

Oturmuş, 4 yıl önceki.. 5 yıl önceki bir sohbeti..

Kendi bağlamından da kopartarak..

Piyasaya servis etmiş..

Bizim dindarımız bile, “Bunun başı yok mu? Sonu yok mu? Tamamı bu mu?” demeden..

Hemen akıl vermeye kalkıyor: “Ama hocamız da..”

Bakın karşı mahalle bu işleri nasıl yapıyor..

Öyle 4 yıl önceki, 5 yıl önceki konuşmalar değil..

Daha dünkü, çok satan bir gazeteden alıyorum..

Bağlamından kopartmamak için, biraz uzun olarak veriyorum. Merak edenler, internetten açıp, öncesinde farklı anlam var da ben çarpıtıyorsam, yüzüme tükürsünler..

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapmış, Tülay Tuğcu’nun ifadesi (Kendisi Emin Çölaşan’in eşi olan böyük Atatürkçü Tansel Çölaşan’ın yengesidir! Hani birileri, bugünlerde, “Akrabalarını doldurdu” diye haberler yapıyorlar ya.. 28 Şubat Türkiye’sinde, Tansel Çölaşan Danıştay Başkanvekili, Yengesi Tülay Tuğcu da Anayasa Mahkemesi Başkanı..):

“Kadın ve erkek insan adını verdiğimiz canlı türünün yarısıdır. Bu türün devamı için her iki cinsin uyum içinde birliktelikleri gerekmektedir. Bir yandan analık, bacılık, eşlik gibi sözlerle yüceltilirken öbür taraftan dayak, küfür tecavüz gibi fiillerle ezilmesi, iki yüzlülük, riyakarlıktır.”

Kime diyor Tülay Hanım bunları?

Tayyip Erdoğan’a..

“Bacı, ana, eş” sözleri ile, hadisi şeriflerden de örnekler vererek kadını yücelten kim? 

Tayyip Erdoğan..

Çaktırmadan Tayyip Erdoğan’a mesaj veriyor, Tülay Hanım..

Ama sonrasındaki eylem kime ait?

"Dayak, küfür, tecavüz" ile ilgili, Tayyip Erdoğan’ın övgü dolu bir ifadesi var mı?

Yok..

Bu iki farklı eylem türünü, Tülay Hanım nasıl yan yana getiriyor?

“Nerden çıkarttın Tayyip Bey’e söylendiğini” diyeceklere soralım: “Kim var, toplumda, ‘Anne, bacı, eş’ diyen..”

Varsa, ismini versin, onu eleştirsin..

Nedir bu üstü kapalı göndermeler?

Haydi Tuğcu, eski bir hesabı şimdi görmek istiyor..

Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak, 367 kararı ile AK Parti’ye Cumhurbaşkanı seçtirmemek istediler, başaramadılar, onun hıncı ile, şimdi Tayyip Bey’e laf çakmaya çalışıyor..

Hayrunnisa Gül’ün başörtüsü yüzünden, eşi Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirtmemek için 367 kararını veriyor.. Şimdi kalkmış, “İkiyüzlülük etmeyelim” diyor..

Gerçek ikiyüzlü kim ise?!

Peki Hürriyet niye bunu yayınlıyor?

Niye bir akıllı adam çıkıp, “Canım böyle de suçlama olmaz ki?” demiyor?

Birisi çıkıp, “Ama Tülay hanım da..” diye başlayan cümlelerle, Tülay Hanım’ı eleştirmiyor?..

Cevap bekliyorum, dindar yiğitler!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23