• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Darbenin “kontrolü”nü boşver, failini söyle darbeci utanmaz!

09 Haziran 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

FETÖ darbe davalarında, savunmalar bile birbirinden kopya..

Bu neyi gösteriyor?

Planlı, örgütlü, tek merkezden yönetilen bir kalkışma olduğunu..

Mahkemelerde savunma yapan darbeciler ile, Pensilvanya’daki başlarına bakın..

Hepsi birbirinden kopya..

Pensilvanya darbeden hemen iki gün sonra, “Bu bir senaryo.. Holywood filmlerine benziyor” dedi.

Şimdi, ömür boyu müebbet hapis cezası talebi ile yargılanan burdaki darbeciler, aynı savunmayı yapıyorlar..

Şu isim, bu isim önemli değil.

Hemen hepsi aynı cevabı veriyor çünkü..

Soruluyor: “Görevli olmadığın halde, 15 Temmuz akşamı şu birlikte imişsin?”

Cevap klasik: “Ziyarete gitmiştim.”

Soruluyor: “Darbeyi farketmedin mi?”

Cevap klasik: “Tatbikat sandım.”

Hani kendileri diyorlardı ya, “Film gibi” diye..

Aslında kendilerinin savunmaları “film” gibi!

Her gün “Darbe oluyor, olacak” denilen bir ülkede, korkulan oluyor.. 

Canlı canlı darbe yapılıyor..

Darbeye kalkışan subaylar, “Tatbikat sandık” diyorlar..

Bu darbeciler, “tatbikat” ile “darbe”yi ayırdedemeyecek kadar kör iseler..

Bugüne kadar aldıkları maaşları da gidip devlete iade etsinler..

Öyle ya..

Sıradan bir memurdan bahsetmiyoruz..

Milletin, vatan toprağının savunmasını teslim ettiğimiz subaylardan bahsediyoruz.

Erlerden değil, koca koca generallerden bahsediyoruz.

“Tatbikat” ile “darbe”yi ayırdedemiyorlarsa..

İntihar etmek haram ama..

“Boğaz Köprüsü’nden atlasınlar” diyemeyeceğim ama..

“Serbest kalsak bile, bundan sonra artık biz dağa çıkar, dağda yaşarız. Bize insan içine çıkmak, artık haram” desinler..

Biraz utansınlar..

Birazcık hicap duysunlar. 

Savunmalardaki diğer klasik cevap da, Pensilvanya’nın ilk defa dillendirdiği, sonrasında da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun meşhur ettiği “Kontrollü darbe” tanımlamasına sığınma taktiği .

Generale soruluyor: “Genelkurmay basılmış.. Şu komutan ile bu komutan götürülüyor. Sen de kamera kayıtlarında aynı mekanda görülüyorsun. Niye müdahale etmedin?”

General soruya cevap vereceğine..

Sazı alıyor eline..

“Madem öyle” diye başlıyor..

“Zorla götürülüyor idiyse, eli niye kelepçeli değildi..” ile devam edip..

“Şapkası da başında idi ama.. Başında şapka olan general, zorla götürülüyor olabilir mi?” ile ve daha başka onlarca soru ile, karşı atağa geçiyor.

Sanki yargılanan kendisi değil de..

Yargılananlar Genelkurmay Başkanı ile.. Kuvvet komutanları.. MİT Müsteşarı ile hükümet üyeleri!...

Savunmalarına kılıf olarak da, Kılıçdaroğlu’nun kulaklarına üflediği iddiayı gösteriyorlar:

“Bu kontrollü bir darbe idi”

Ne demek bu?

“Birileri darbeye niyet etti ama..

MİT’i ile, Genelkurmay’ı ile, hükümeti ile, devlet bu darbeyi önleyebilirdi. 

Önlemedi..”

İyi de..

Bu iddianın palavralığını bir kenara bırakalım..

Böyle bir şey olsa bile..

Bu apayrı bir tartışma konusu..

Ortada bir darbe girişimi var mı?

Var..

Bunun failleri var mı?

Var..

Bunlar bir hesap versin..

Sonra da sıra, “Darbeyi önleme imkanı var iken, önlemeyenler söz konusu ise, onların yargılanması”na gelsin..

Yok, onların derdi darbeyi yapanlar değil...

“Darbeye girişenler kimdi, niye darbe yapmak istediler, darbe yapınca neleri gerçekleştireceklerdi” sorularına cevap vermek değil..

Darbe girişimine soyunanları es geçip..

“Onlar bir yaramazlık yapmış olabilirler. Ama bu yaramazlığın hiçbir önemi yok.. Devlet bu yaramazlığı yapanları önleyebilirdi. Niye önlemedi?”

Ne güzel bir mantık değil mi?

Türkiye’nin dört bir tarafındaki sanıklar, bu savunmaları tekrar etsinler.

Sadece darbe davalarında değil..

Cinayetten tutun, hırsızlık vakalarına..

Rüşvetten tutun, kaçakçılık olaylarına kadar..

Bütün sanıklar, aynı savunmayı yapsınlar..

Mesela.

Adam eline silahı alıp, gidip kafasına eseni öldürmüş..

Şimdi yargılanırken desin ki:..

“Bu kontrollü bir cinayet.. Devlet isteseydi, benim cinayet işlememi önleyebilirdi. Ben silahı belime takmış, gidip adamı üç kurşunla öldürmüşüm. Polis yolda beni çevirseydi, silahımla birlikte beni yakalardı.. Bu cinayet de işlenmemiş olurdu!” 

Mesela..

Uyuşturucu satıcıları kendilerini şöyle savunsunlar:

“Bu kontrollü bir uyuşturucu satıcılığı.. Devlet isteseydi, uyuşturucunun ülkeye girişini önlerdi. Ama önlemedi. Hatta satışını da önleyebilirdi.. Niye önlemedi?.. Bu sorulara cevap verilmesi lazım.”

Savunma mı şimdi, bu söylenilenler?

Sen yap et..

Vur öldür, çal çırp, uyuşturucu sat..

Sonra suçu, seni “önleyemeyen” devlete atarak, sorumluluktan kurtul..

Var mı böyle bir dünya?

Söyleyin de, biz de bilelim.

Darbeciler bir yandan, “Biz darbeye katılmadık.. Tesadüfen orda idik” türünden savunmalar yapıyorlar..

“Aleyhimize hiçbir kesin delil yok” diyorlar..

Bir yandan da..

Darbenin en başından itibaren.

Tümü ile devletin, MİT’in kontrolünde olduğunu söylüyorlar.

Eğer darbe MİT’in kontrolünde idiyse...

Genelkurmay başından itibaren darbenin farkında ve olayları izliyor idiyse..

Darbeciler nasıl oluyor da, “Biz karışmadık”, “Biz tesadüfen orada idik”, “Biz tatbikat sanıyorduk” savunmaları yapabiliyorlar?

“Kontrollü darbe” savunması doğru ise, dört dörtlük deliller sadece şehit edilen insanlarımızla sınırlı kalmaz, konuşmalardan tutun, görevlendirmelere kadar her şeyin en ince ayrıntısına kadar görüntüleri şu an darbecilerin önüne konulmuş olurdu..

Ama görüyorsunuz işte..

Koca koca generaller bile..

“Tatbikat sandık” dedikleri bir darbeye, utanmadan iki dakika sonra, “Kontrollü darbe” diyebiliyorlar..

Yiğitçe her şeyi anlatıp.. “Bir hata ettik.. Nedamet gösteriyoruz. Bizden sonraki nesillere de ders olsun” diyerek, tüm gerçekleri anlatacaklarına..

Komik duruma düşüyorlar..

Kendilerini de, ailelerini de rezil ediyorlar.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23