• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Dünkü bombanın, ‘sapanlı teyze’nin yaptığından ne farkı var?

08 Haziran 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Devletin askerine.. Devletin polisine..

Bu kin ve nefret nereden besleniyor?

Dün yine bir terör saldırısında..

İnsanlarımızı kaybettik.

Hedef polislerdi.

Polislerle birlikte, sivil kayıplar da yaşadık.

Merak ediyorum..

Nereden besleniyor, bu polis düşmanlığı?

Bir insan.. Ülkesindeki polise, niye bu kadar acımasızca saldırır?

Böyle bir saldırıyı gerçekleştirmek bir kenara, aklına nasıl getirebilir?

Bu ve benzeri saldırılar..

İki tane çapulcunun, “Haydi bir bomba yapıp, polise saldıralım” demesi ile gerçekleştirilebilecek saldırılar mıdır?

Bu sorulara cevap ararken..

Geçtiğimiz hafta konu edindiğimiz “sapanlı teyze” geldi aklıma..

Sapanlı teyze, Gezi isyanında..

Elinde sapan.. Verebileceği zararın en büyüğünü hedeflediği için.

Lastiğini olabildiğince gerdirmiş..

Bilyeyi, polislere atıyordu..

Sapanlı teyzenin attığı, bir bilye idi..

Dünkü saldırıda ise..

O ‘bilye’nin binlercesi atıldı..

Sapanlı teyze, polise bir bilye ile zarar vermeye çalışıyordu.

Dünkü saldırıda ise..

Binlercesi ile zarar verme hedeflendi.

“Sapanlı teyzeyi, niye bu kadar önemsiyorsun?” diyeceksiniz.

Sapanlı teyze önemli değil..

“Sapanlı teyze”yi pazarlayanlar önemli..

‘Sapanlı teyze’ye hak ettiği cezayı veremeyen yargı kurumu önemli..

Sapanlı teyze..

‘Suçüstü fotoğrafları’na rağmen..

Üç ay yatıp, çıkmıştı.

Bunu gören aldatılmış gençler de..

Dün o bilyelerin binlercesini hazırlayıp.

Topluca attılar..

Kimden cesaretle?

“Sapanlı teyze”den..

“Sapanlı teyze”yi pazarlayanlardan aldıkları cesaretle..

“Sapanlı teyze”yi kim pazarlıyor?

Genel yayın yönetmeni casusluktan yargılanan Cumhuriyet..

Bir hafta önce yayınlanan o sözleri, bire bir aktarıyorum: 

“Ben bu suçu işlemeye devam edeceğim. ‘Niye polise taş attın’ diyorlar? Ben de diyorum ki; kimin ayağına basarsan bas o kişi bir gün Köroğlu olur, başkaldırır. Polis saldırırken tabii ki ben de baş kaldıracaktım.”

“Sapanlı teyze”..

Maltepe’de oturuyor.

“Her gün vapurla (40 km uzaklıktaki) Taksim’e gidiyordum” diyor..

Sonra da utanmadan sıkılmadan, “Polis  bana saldırırken” diyor..

Polis gelip, sana Maltepe’de saldırmamış ki..

Sen gelmiş, Taksim’de polise saldırıyorsun!

Ama bu ahlaksızlığı yapanın sözlerini.. Cumhuriyet gazetesi çok normal sözler gibi yayınlarsa..

Savcımız, suça çok açık tahrik için soruşturma açmazsa..

Bir hafta sonra da..

Bir başka çapulcu..

Vezneciler’deki saldırıyı düzenler..

Sadece “sapanlı teyze” değil sorun.

Sadece “Cumhuriyet gazetesi” değil..

Bütün kurumlar işgal edilmiş..

Barosundan üniversitesine kadar..

Bakın, polis düşmanlığı nasıl körükleniyor.. Polise karşı şiddet eylemleri, nasıl tahrik ediliyor..

Somut bir örnek daha vereyim..

İki gün önceydi.. İstanbul Barosu’nun internet sitesini incelerken..

“Barovizyon” adı ile.. Yeni bir hizmet başlattıklarını..

Düzenlenen panelleri yayınladıklarını okuyunca... Özellikle de listedeki son panelin “medya” ile ilgili olduğunu görünce..

“İzleyeyim” dedim. 

İstanbul Barosu’nun düzenlediği.. 

Beykent Üniversitesi’nin de evsahipliği yaptığı bir panel..

Panelin konusu ise, “Medya Yoluyla İşlenen Fiillerde Hukuki ve Cezai Sorumluluk.”

Bu panelde, bakın durduk yerde nasıl polis düşmanlığı yapıldı..

Panelistlerden birisi, 

Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yard. Doç. Dr. Serkan Köybaşı imiş..

Anlatacağı konuyu kendisi seçmiş olmalı ki..

Panel başlığı ile bir ilgisi yok.. 

“Bir insan hakkı olarak basın özgürlüğü”nü anlatırken.. Bu muhteremin ilk cümlesi neydi, biliyor musunuz..

Bire bir aktarıyorum:

“Herkese merhabalar. Ben konuşmamı polisler tarafından işkencede öldürülen basın emekçisi Metin Göktepe’ye adıyorum.”

Dam üstünde saksağan. Vur beline kazmayı!..

Medya yoluyla işlenen suçlarda cezai sorumluluk ile..

Ne ilgisi var Metin Göktepe’nin?

Haydi dolaylı yollardan.. Kendi konuşma konun da ‘basın özgürlüğü’ olduğu için, bir ilgi buldun diyelim..

Peki..

“Polis işkencesinde ölme”yi nereden çıkardın?

Oysa, Metin Göktepe olayı.. Türkiye’de yargı konusu oldu. Bazı polisler ceza aldılar. Ama işkenceden değil. AİHM, Türk yargısının kararını yeterli buldu, “işkenceden ölüm” sebebi ile açılan davayı reddetti..

Buna rağmen.

Bir öğretim üyesi.

Bir kamu kurumunun içinde.

Bir kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşunun masraflarını karşıladığı panelde..

Polise karşı kin ve nefret duyulması için.. “Polis işkencesinde ölen” tanımlaması ile konuşmasına nasıl başlar?.

Beykent Üniversitesi lojistik destek sağlayınca.. İstanbul Barosu, özellikle bu kafadaki isimleri seçip konuşmacı olarak belirleyince..  Attıkları iftiraya da müdahale etmeyip, seyirci kalınca. 

Kerametleri kendilerinden menkul bu öğretim üyeleri de..

Kinlerini böyle kusuyorlar işte..

Sonra diyoruz ki..

“Bu teröristler, polisten ne istiyorlar?”

Sapanlı teyze, “Bir daha yaparım” dediğinde, sessiz kalınırsa.. Dahası, Cumhuriyet gazetesi bunu yayınlarsa..

Bir öğretim üyesi, “Polislerin işkencede öldürdüğü” der, ona da soruşturma açılmazsa..

Söyler misiniz: Vezneciler’deki bombalamadan başka, ne yaşayabiliriz ki?

Vezneciler’i tekrar tekrar yaşamak istemiyorsak..

“Sapanlı teyze”den.. Cumhuriyet gazetesinden. İstanbul Barosu’ndan.. Beykent Üniversitesi’nden.. Bahçeşehir Üniversitesi’nden.. Serkan Köybaşı’dan polis karşıtlığının hesabı sorulmalıdır..

Yargı bunu sormazsa..

Polise yönelik bu iftiralar “bilimsel görüş” adı altında topluma dikte edilirse.. Daha çoook Vezneciler yaşarız.. (Allah korusun!)

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23