• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Eski sanık, yeni tanığın hayatının hatası!

06 Aralık 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Rıza Sarraf’ın hayatının hatası ne imiş?

“Dubai’de buğday yetişmemesi” imiş..

Rıza’nın hatası mı, Dubai’de buğday yetişmemesi?

Değil tabii..

Demek istediği şu:

“Ben İran’a Dubai’den ihracat yapıyordum.. Bu ihracat sırasında Dubai gümrüğüne verdiğim resmi evraklarda, buğdayın menşeini yanlışlıkla Dubai olarak göstermiştim.. Bunu Dubai’deki gümrükçüler çakmadı.. Ama Dubai’nin resmi evrakını ibraz ettiğim ve aslında üzerine hiç de vazife olmadığı halde, Halk Bankası yetkilileri anladı.. Ve ‘Bunda bir maddi hata olmalı.. Düzelt’ dediler..”

Eeee..

Ne var bunda?

Niye hayatının hatası oluyor?

Çünkü bu hatadan dolayı, Halk Bankası yetkilileri, Rıza Sarraf’ın ibraz ettiği evrakları o günden sonra daha ciddi incelemeye başlamışlar.. 

Ve Rıza’nın işi gittikçe zorlaşmış..

Bundan dolayı, Halk Bankası’ndan kimseyi suçlayabilir miyiz?

Suçlayamayız..

Dubai’nin esas resmi görevlilerinin göremediği bir hatayı, Halk Bankası yetkilileri gördü diye, suçlu Dubai değil, Rıza Sarraf değil, Halk Bankası yetkilileri mi olacak?

Hangi akıl, kabul eder bunu?

Bir de olaya şöyle bakalım..

Dubai’de buğday yetişmediği halde, ihraç edilen ürünün menşeini Dubai’de gösteren kim?

Rıza Sarraf..

Bunu tasdik eden kim?

Dubai gümrük yetkilileri..

İlaveten, İran’da malı kabul eden, İran’ın gümrük yetkilileri..

Malın bedelini ödeyen kim?

İran..

Cebinden para çıkan kim?

İran..

Eeee?

Bundan bize ne?

Bundan, Halkbank’a ne, Halkbank’ta çalışan üst düzey bürokratlara ne?

Gümrük beyannamesini Halkbank yetkilileri mi düzenlemiş.. 

Onlar mı tasdik etmiş?

Malın kabulünü, Halkbank yetkilileri mi yapmış?

Beyannameleri Halkbank mı tasdik etmiş?

Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı M. Hakan Atilla’ya ve diğer banka bürokratlarına ne ki, Rıza Sarraf bu suçlamayı yapıyor?

Yapılan ne?

Algı operasyon!.

“Adam kendisinin hata yaptığını bile kabul etti. Dolayısı ile sanık otomatikman suçlu olmalı” algısı oluşturuyorlar..

Dünkü duruşmada da savcı soruyor, savcının işbirliği yaptığı eski sanık, yeni tanık Rıza Sarraf cevap veriyor:

“Soru: Hiç dondurulmuş tavuk budu ticareti yaptınız mı?

Sarraf: Hiçbir zaman tavuk ticareti yapmadım.”

Eeee?

Sen tavuk ticaretini yapmadı isen, bunun cezasını Halkbank’a mı ödeteceksin?

Tavuk ticareti yapmadı isen, bu kimin suçlu olduğunu gösterir?

Rıza Sarraf’ın..

Başka kimin?

Rıza Sarraf’ın İran’a tavuk yolladığını gösteren belgeleri tasdikleyen Dubai’nin..

Mallar, Türkiye gümrüklerinden mi çıkmış?

Hayır..

Dubai’den çıkmış.

O zaman bize ne?

Ne yapacaktık, Dubai’nin resmi evraklarını alıp, doğru mu değil mi diye inceleme mi yapacaktık?

Böyle bir uygulama başlarsa, dünyanın her yerindeki mal ihracatlarının doğru olup olmadığını, başka devletlerin yetkililerine denetleme görevi vermeye kalkarsak..

Bunun altından kim kalkabilir?

Adam açık açık diyor ki: “Ben hayali ihraca yaptım..”

Yani?

Yanisi şu: “Aslında tonlarca tavuk budu yüklü gibi gösterilen gemide, mal yoktu..”

Güzel..

Biz bunu, “Verdimse ben verdim” sözü ile meşhur Süleyman Demirel’in yeğeni  Yahya Demirel’den biliyoruz.

Yurtdışına ihracat yapmış gibi göstermişti..

Aslında giden mal, hurda idi..

Hurda malı yurtdışındaki kendi şirketi almış, burdaki Demirel’in şirketine parasını göndermişti..

Yeğen Demirel de, para geliş belgelerini ve malın çıkış belgelerini ibraz edip, ihracata sağlanan teşvikten yararlanmıştı.

Vergi iadesi almıştı.

Bu tezgah için neler gerekliydi?

Yurtdışında sizin veya size yakın bir şirketiniz..

Burda bir şirketiniz..

Yurtdışındaki kendi şirketinizden buraya bir para transferi..

Burdan dışarıya, dandikten de olsa bir mal çıkmış gibi gösteren gümrük beyannamesi..

Böylesi bir tabloda..

Yurtdışından para buraya gelirken..

Yurtdışındaki şirket de.. Burdaki şirket de  yeğen Demirel’in olduğu için.. 

Para Yeğen Demirel’in bir cebinden çıktı, diğer cebine girdi..

Teşvik sayesinde fazladan cebine giren para da, işin avantası oldu..

Peki, Rıza Sarraf’ın hayali ihracatında durum nasıl?

Paranın girdiği cep Rıza’nın ama..

Paranın çıktığı cep, Rıza’nın değil..

İran’ın parası o..

İran’ın parası, emaneten bulunduğu Halkbank’tan çıkıyor.. Hayali ihracat yaptığını iddia ettiğine göre.. İran’a bir mal vermediği halde, para Rıza’nın cebine giriyor..

Bu durumda, esas zarar eden kim?

İran..

Komisyonu, şunu-bunu boşverin..

Milyarlarca dolarlık ödemelerin tamamı, bir mal vermediği halde, Rıza Sarraf’ın cebine girdi ise..

İran’ın cebinden çıkanlar, Sarraf’ın cebine girmiş demektir..

Bu durumda, esas kritik soru şu:

İran, ABD’deki yargılamaya niye müdahil olmuyor?

Parasının dolandırıldığını söylemiyor?

Tek ihtimal var:

Rıza bu yolla aldığı paraları, tekrar İran’a bir şekilde teslim ediyor olmalı..

Nasıl teslim etti acaba?

Bunu niye anlatmıyor?

Şemalar çiziyor..

“Halk Bankası’nda şu oldu, bu bitti” diyor..

Anlattığı her şeyde, kendisinin hatalarının yüzüne vurulduğunu itiraf ediyor..

Kendince bir isnatlarda bulunuyor ama..

Esas büyük paranın, İran’a nasıl verildiği konusuna hiç girmiyor!

Niye ki acaba?

ABD’li savcı da, bu konuya hiç girmiyor..

Neyse ki, dün Savcı-Rıza muhabbeti bitti..

Hakan Atilla’nın avukatlarının, Rıza’ya soru sorma aşaması başladı..

Ve Rıza bir gerçeği hemen itiraf etmiş oldu..

İddia ettiği hayali ihracatı yaparken kendisine zorluk çıkartan Hakan Atilla için, o tarihte “Tekere konulan çomak” dediğini kabul etti..

Sorum şu: İktidarda CHP olsa idi.. Rıza aynı işi yapmaya kalksa idi.. Halk Bankası’nda tek bir tane, “Tekere çomak sokmak isteyen birisi” olur muydu? 

Hemen cevaplamayın.. İSKİ’yi.. Şişli’yi hatırlayıp, biraz sakinleşip cevap verin..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23