• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

FETÖ’nün kapağını açmayan ABD, Rıza’yı bitirmek üzere!

23 Kasım 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rıza Sarraf davasındaki gelişmeleri yorumlarken, “Büyük Şeytan”a yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdıkça, ABD’den cevaplar da kendilerini ele verecek cinsten oluyor..

Erdoğan önceki gün hatırlatmıştı:

“17-25 Aralık’ta ülkemize tarihin en büyük tuzaklarından biri kuruldu. Bu tuzak başarısız olunca, aynı tezgahı götürdüler Amerika’da kurdular. Birileri hâlâ FETÖ’nün ağzı ile itham etmeyi sürdürüyorsa, sebebi onlara verilen rolü oynamaktır. Aynı çevreler hepimizin gözü önünde yaşanan 15 Temmuz ihanetine hâlâ “Tiyatro, kontrollü darbe” diyebiliyorsa, bu sözü onlara kimlerin söylettiğine bakmak gerekir.”

Bizde bir söz var..

“Lafın tamamı deliye söylenir..”

Erdoğan da..

Hem bu atasözümüz gereği.

Hem de diplomasi gereği..

Lafın tamamını söylememiş ama..

Söyledikleri, anlayanlar için çok bile..

“Büyük Şeytan” tarafı da olayı kavramış ki..

ABD’nin yaptıklarına yönelik iddiayı, somut cevap yerine, “Gülünç iddia” diyerek geçiştirmeye çalışmış..

Rıza Sarraf olayında neyin gülünç, neyin ciddi olduğunu masaya yatıralım mı?

Buyrun yatıralım..

Rıza Sarraf olayını masaya yatırırken, Fetullah Gülen’i de unutmayalım..

Birbiri ile çok yakından ilgilendiren iki isim bunlar..

Önce süre açısından olaya bakalım..

Rıza Sarraf ABD’de tutuklanalı, 1,5 yıl oldu..

Davası açıldı..

Nerede ise yargılaması bitmek üzere..

Peki, aynı ABD, Fetullah Gülen dosyasında ne yaptı?

17 Aralık 2013’ten hemen sonra gönderilen belgelerin, henüz kapağını bile açmadı..

Birisinde 4 yıl olmuş..

Hâlâ, “Biz belgelerin incelenmesini tamamlayamadık” denilerek, iş savsaklanıyor..

Rıza Sarraf dosyasında ise..

Dosya da açılmış, tutuklama da yapılmış.. 

Hatta davanın sanığı, “tanık” haline dönüştürülürse, daha büyük kazançlar elde edeceklerini hesapladıkları için..

“Sanık Rıza Sarraf”ı, bir anda “Tanık Rıza Sarraf”a dönüştürüvermişler..

“Büyük Şeytan” bu..

Adı üzerinde..

Öyle bir şeytan ki..

“Adamı suya götürür, susuz getirir..”

Süre yönünden ikircikli tavır apaçık önümüzde duruyor.

Yüzlerine tükürsek..

Kimsenin, “Ağır bir tepki olmuş” demesi mümkün değil..

Süre açısından durum bu da..

Delilleri değerlendirme konusunda durum ne?

Ordaki vahamet daha büyük..

Şu an Rıza Sarraf’ın ABD’de yargılanmasına gerekçe gösterilen iddiaların dayanağı ne?

Türkiye’de FETÖ’cü polislerin oluşturdukları sahte belgeler.

“Sahte belge”ler diyorum.

Çünkü Türkiye’deki resmi makamlar, o evrak hakkında genel bir tanımlama ile bu kararı verdi..

Türkiye’de yargının çürük gördüğü evrak ise..

ABD’de öyle bir değerli öyle bir değerli kabul ediliyor ki..

Rıza Sarraf o evrak sebebi ile tutuklu (idi, şimdi tanık oldu, tutukluluğu bitti)..

Hakan Atilla, o evrak sebebi ile tutuklu..

İşe bakın..

Türkiye’den ABD’ye gittiği ileri sürülen evrakların burada hiçbir hükmü yok..

ABD’de ise, altından değerli..

Rıza Sarraf dosyasında, Türkiye’nin sahteliğine hükmettiği evraka bile büyük önem veren ABD, Fetullah Gülen dosyasında ne yapıyor?

Türkiye, 4 yıldır bas bas bağırıyor, “Bunlar çok güçlü deliller. Bu adamı bize iade etmelisiniz” derken..

ABD ise..

“Bu delillerin ciddiyetini bizim titizlikle incelememiz gerekiyor” diyor..

İşe bakın..

Türkiye’den gelen (hem de sonradan çürütülen) evraka Rıza Sarraf dosyasında adeta tapan ABD.

Fetullah Gülen dosyasında, şüphe ile bakıyor..

Ve suçüstü oluyor..

“Fetullah Gülen benim adamım.. Benim adıma o suçları işledi. Ben size kendi adamımı nasıl veririm” demeye getiriyor..

Başka bir izahı var mı, bu ikircikli tavrın?..

Ve bu noktadan baktığımızda..

Gülünç olan, ABD’nin Türkiye’de darbe yaptığı iddiası değil..

ABD’nin yanar döner hukuk anlayışı..

ABD’nin Fetullah Gülen dosyasını 4 yıl bekletip, hâlâ “İnceliyorum” demesi..

Olaya bir de şu açıdan bakalım..

17 Aralık darbesine imza atan FETÖ’nün en önemli isimleri, medya mensubu ile, polis müdürleri ile, bürokratları ile, üniversite öğretim üyeleri ile, en tepedeki elebaşısı ile..

Nerede yaşıyor?

ABD’de..

Bu bir tesadüf mü?

O darbeye imza atan polis müdürlerinin biyografisine bakıyorsunuz..

Hemen hepsinin, bir şekilde ABD ile yolları kesişmiş.

Ya staj görmüşler. Ya üniversitelerine gitmişler.. Ya doktora yapmışlar.. 

Bu da mı tesadüf mü?

Türkiye’de deşifre olunca yurtdışına kaçan FETÖ mensubu sözde üniversite öğretim üyeleri neredeler?

Onlar da ABD’deler..

Peki 15 Temmuz darbesini yapanlar?..

Cezaevinde olanların dışındaki, kaçanların büyük çoğunluğu, yine ABD’ye kapağı atmadı mı?

Peki.. Darbe öncesinde son emirleri aldığı öne sürülen ve halen kaçak olan Adil Öksüz’ün en son uçtuğu yer neresi idi?

ABD değil miydi?

Bu da mı tesadüf?

15 Temmuz hain darbesinin diğer sivil mimarı Kemal Batmaz..

O da ABD’den gelerek, darbeye katılmamış mıydı?

Bunların hepsi tesadüf ise..

Ne diyelim, Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’de yapılmak istenen 17-25 Aralık darbesinin, şimdi Rıza Sarraf dosyası ile ABD’de yapılmak isteniyor” iddiası gülünç olsun..

Ama eminim, Gülen dosyası ile Rıza Sarraf dosyasını inceleyen hukukçular..

Tayyip Erdoğan’a değil..

“Büyük Şeytan”ın suçüstü olmasına gülüyorlar!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23