• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

‘İşte size Sezar!.. İşte size Lenin!..’ Ben ekleyeyim: ‘İşte size FETÖ!..’

11 Nisan 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Anlamak istiyorum..

Nasıl bir kafa yapısı, öğrenmek istiyorum..

Bugün gelinen vahim tabloda, facialar silsilesini nasıl yorumluyor, bilmek istiyorum..

Bu amaçla..

CIA maşalığını artık herkesin kabul ettiği Fetullah Gülen’in son konuşmasını dinliyorum.. 

Eleştirerek söylediklerinin tamamı, bire bir, hiç eksiksiz kendi üzerine oturuyor..

Başkalarını ne ile suçluyorsa, hepsini kendisi yapıyor..

Olması gerektiğini söylediği ne kadar güzel davranış varsa, kendisi onların hepsinden fersah fersah uzak..

“İbn Selûl, Ebu Cehil’den daha tehlikeli idi. Çünkü camiye geliyordu” diyor..

Tam kendisini tarif ediyor..

Bize, 21. yüzyılda, dört dörtlük “İbn Selûl” örneği sunuyor..

Gerçekten de, camiye geliyor görünüyordu.

Hâlâ da dilinde o görüntü var..

Ama ABD’in kucağından inmiyor..

Hâlâ direniyor.. 

Hâlâ kendi yurduna gelmiyor.. 

Hâlâ doğup büyüdüğü topraklara dönmüyor..

Başkasını münafıklıkla suçluyor..

Ama “Soruları çaldınız, hak yediniz” denildiğinde..

Tek kelime ile cevap veremiyor..

“Askeriyeye sızmak için, subayların eşlerine, mini etek giyme fetvası verildi” deniyor..

Soruyoruz Pensilvanya’daki zata..

Tek kelime ile olsun, cevap veremiyor..

“Orduya sızan subaylara, ‘İçki içebilirsiniz’ izni verilmişti” deniyor.

“Hayır, yalan söyleniyor. Bizim böyle bir iznimiz yok” diyemiyor..

“Katakulliyle makamlara getirdiğiniz kişilerin maaşlarının % 10’unu himmet olarak toplamışsınız” diyoruz..

“Hayır, doğru değil. Biz böyle bir para almadık” diyemiyorlar..

“KPSS’de 2010 yılında birinci yaptığınız başörtülü kadının atamasını, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yemeklerini kontrol ile görevli kuruma yaptırarak, muhtemel zehirleme operasyonuna hazırlık yaptınız.. Farkedilince, deşifre olunca.. O kadını alelacele yurtdışına kaçırdınız.. Sizinle ilgisi olmadığını söyleyebilmek için de, şimdi mini etek giydirip, barlarda içki servisi yaptırtıyorsunuz.. Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz” diyoruz..

“Bizimle o kadının hiçbir ilgisi yok. Biz o kadının KPSS’de birinci olmasını sağlamadık. Zaman gazetesinde ‘Eşi çocuklara baktı, kendisi sınava çalıştı, birinci oldu’ diye övmedik. Şimdi onu yurtdışına biz çıkarmadık. Mini etek giydirerek barlarda çalışmasına onay vermedik” diyemiyorlar..

İşadamlarından tutun.. Gazetecilere kadar.. Kendileri ile ters düşen bürokratlara kadar.. Binlerce insanın telefonlarını dinlediler. Yeri geldi tehdit ettiler, yeri geldi şantaj yaptılar.. Yeri geldi, o dinlemeleri, yaptıkları operasyonlarda kullandılar..

“İslam’da var mı bu? Kanunda var mı bu? Kime ait olduğunu bildiğiniz telefonu, başkasının ismi ile nasıl dinlersiniz?” diye soruyoruz..

“Dinlemedik” demiyorlar.. “Kanuna aykırı bir şey yok” diye cevap veriyorlar..

“İşadamının telefonunu dinledin, sonunda ne yaptın? Aydın Doğan’ı dinledin.. Kızlarını dinledin.. Sonra o dinlemeleri ne yaptın?” diye sorana, cevap veremiyorlar..

Polisine soruyorsun, “O kadar insanı niye dinlediniz?..”

Bir kendisi akıllı, herkes enayi sanıyor olmalı ki, “Ben kendi başıma dinleme yapamam ki.. Savcı emir vermiş, dinlemişim..” diyor..

Savcı ile ortak iş kotardıklarını gizliyor..

Savcının da Pensilvanya’ya bağlı olduğunu söylemiyor..

Polis o cevabı verince, saf saf savcıya dönüyoruz: “O kadar insanın telefonlarını sahte isimlerle dinleyenlere niye emir verdiniz?”

O da “aptal” ayaklarına yatıyor.

“Hakim kararı ile dinledik, kendi keyfimle değil” cevabını veriyor..

Oysa hakim de kendi ekiplerinden..

Hakim de, Pensilvanya’ya bağlı militanlardan..

Safız ya..

Dönüp hakime soruyoruz.. O da zinciri başına döndürüyor: 

“Polis ve savcı benden istemiş, ben de  izin vermişim. Ben kendi başıma, durup dururken dinleme kararı mı vermişim?”

Sanıyorlar ki..

Kendileri çok akıllı..

Bizler de aptalın aptalıyız..

Bir aldatıyorlar.. İki aldatıyorlar.

Bu aldatmanın sürgit devam edeceğini sanıyorlar..

Tökezleyince..

Herşey tersyüz olunca..

Tepetaklak gidince..

Pensilvanya’daki elebaşları, dün çıkıyor yine sahneye, ahkam kesiyor: 

“İşte size Amnofis!.. İşte size Ramses!.. İşte size Sezar!.. İşte size Stalin!.. İşte size Lenin!.. Üzerlerinden ne kadar zaman geçti; heykellerini/putlarını ayaklarının altına aldılar; denize mi attılar, kuma mı gömdüler! Onların beklediği şeylerin onda biri olmadı onlar için; hayır ile yâd edilmediler.”

Tamam işte Feto!..

Tam sana uyuyor, bu iş..

Hayırla yad edilmiyorsun işte..

Herkes lanet okuyor sana..

Soruları çaldın.. Çaldırttın..

İllegal dinledin. Şantaj yaptırttın.. 

En büyük işadamlarını ayağına getirttin, “Güç bende” dedin..

Aldın, aldın, aldın.. Yetinmedin, daha fazlasını istedin..

Emniyeti ele geçirdin.. MİT’i de istedin..

Kurumları ele geçirdin, bakanlıkları da istedin..

Yargıyı işgal ettin.. En tepelerin de sahibi olmak istedin..

Kısacası hakkın olmayan şeylerdi aldın, zulmettin.. 

Şimdi lanetle anılıyorsun..

Kendini anlatıyorsun, başkasını suçluyorsun!

Bu Feto değil miydi, “La ilahe illallah” deyip, “Muhammedün resulullah”ı atlayan?..

Hristiyanlarla iyi geçinmek için, “Hz. Peygamberin risaletini tekrarlamaya gerek olmadığı”nı söyleyen..

Şimdi elinden her şey gidince.. Aklı başına gelmiş, başkalarını bakın ne ile suçluyor:

“Şayet, İslamî argümanları kullanmak suretiyle -bir yönüyle- sizin karşınıza çıkan kimseler, ‘Lâ ilahe illallah!’ diyorlarsa.. dillerinin ucuyla söylüyor ve bu söylemeyi bile bir ‘getiri’ye bağlıyorlarsa, ‘dünyevî bir getiri’ye bağlıyorlarsa..”

Tam isabet Feto, tam isabet..

Sen, “La ilahe illallah” derken.. Müslümanları tavlayıp, onlardan gelecek “dünyevi getiri”yi avlarken..

Hristiyanları da ihmal etmiyor, “Muhammedün resulullah”ı atlayarak, onları da kafakola alıyordun..

Ve bugün Türkiye’de milyonlarca insanın Feto için söyledikleri, bakın o zatın ağzından nasıl tekrarlanıyor:

“Dünyanın arkasından yarış atı gibi koşan bir insanın, ‘Ben Allah’a inanıyorum!’ demesine, ben inanmıyorum, rica ederim, siz de inanmayın!.. Bir gün inanmış, kanmış, destek vermiş iseniz, büyük bir cinayet işlemişsiniz; bundan dolayı, bundan sonraki hayatınızı hep tevbe ve istiğfar ile geçirin.”

Evet Feto..

Sana bağlı Süleyman Erkişi’ye, Brüksel’de bir toplantıda okuduğu ezanda “eşhedü enne muhammeden resulullah” ifadesini niye atladığını sormuştuk...

“Çok yorgunduk, unutmuşuz” cevabı vermişti.. 

Size ve sizin militanlarınıza inandığımız için, binlerce tövbe.. Milyonlarca tövbe..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23