• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

İtiraf ediyorum: Camide içki içildiğini görmedim!

24 Ekim 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

“Bu kadar niye bekledin” demeyin sakın.

Ben ilk günden beri, camide içki içildiğini görmediğimi söylemiştim.

Ben görmedim..

Gördüğümü de söylemedim.

Ama böyle söylüyorum diye..

“Vay ikiyüzlü.. Bugüne kadar eylemcilerin aleyhine demediğini bırakmamıştın. Vay ahlaksız vay!” diye suçlamaya da kalkışmayın hemen..

Ben sadece görmediğimi söylüyorum. 

Çapulcuların camide içki içmediklerini söylemiyorum..

İsyancıların işgal ettikleri camiyi terk ettikten sonra, sabah polisler gelip tesbit yaptıklarında, cami içinde bira kutusunun bulunmadığını söylemiyorum..

Kafanız mı karıştı?.

Sinsiliğin.. Tilkiliğin. Takıyyenin tavan yaptığı bir ülkede..

Tabii ki kafanız karışır.

Taa Pensilvanya’lardan Taksim’deki olaylar yorumlanıp.. “Onlara çapulcu demeyin.. İçlerinden belki nice Halid bin Velid’ler çıkabilir” diyenlerin olduğu bir dünyada..

Tabii kafanız karışır..

Ne söylemek istiyorum?

Bugüne kadar..

Gazetelerde.. Televizyonlarda.. İnternet sitelerinde..

“Cami imamı dedi ki.. Görmedim..”

“Müezzin dedi ki: Hayır, ben şahit olmadım...” 

“Görevli dedi ki: Tanık olmadım” türünden manşetlerin hepsi..

Algı operasyonu.

Hepsi tilkilik. Hepsi çakallık..

Dün dava sonuçlandı..

Bugünkü gazetelerde yine aynı başlıkları okuyacaksınız..

Aynı çakallığın tekrarını ibretle göreceksiniz..

Aslında bu manşetleri atanlara..

Tek soru soracaksınız.

Benim yukarıda söylediğim söz üzerine, bana sormanız gereken soruyu: 

“Şahit gösterdiğiniz kişiler, olaylar sırasında, camide miymişler?”

Ben “İçki içildiğini görmedim” diyorum ya..

Aslında ben olaylar sırasında camide değildim.

İstanbul’daydım ama.. Camiden 30 km uzakta, Bağcılar’daki gazete binasındaydım. Geç saatlere kadar gazetedeydim. Evet, namaz kılıyoruz. Ama namaz sadece camide kılınmıyor ki.. O gün, Dolmabahçe Camii’ne ben gitmemiştim ki, içki içilip içilmediğini de bileyim..

Tabii böyle bir durumda..

Sormalısınız bana: “O gün o camide değildiysen.. Ne halt yemeye, ‘İçki içildiğini görmedim’ diyorsun?”

Yüzde yüz haklısınız.

İşte bunun benzerini..

Cami imamı. Müezzini. Görevlileri yapıyor..

Daha doğrusu.. Onlara soruluyor, “Gördün mü?” diye.

Caminin imamı diye, 24 saat camide oturacak değil ya.. Adam da kendisi anlatıyor zaten: “Göstericiler bağırıp çağırmaya başlayınca korktum, ailemi lojmandan alıp, kayınvalidemin yanına götürdüm.” Yani diyor ki: “Ben olayların büyük kısmında orada değildim.”

Bu adamın “Ben görmedim” şahitliğinden, ne çıkartabilirsiniz?

Hiçbir şey.

Müezzin hakeza, yine benzer şeyler söylüyor..

5 dakika ya var, ya yok orada..

O da, o 5 dakika için diyor ki: “Ben görmedim!”

Hemen manşetler atılıyor: “Görmemiş!”

Buradakiler 5 dakikanın şahitliğini yapıyorlar..

Ahlaksız gazeteler ise, 24 saatin şahitliği yapılmış gibi takdim ediyor..

Pensilvanya’daki ise.. Bir saniye bile orada olmadan.. Camiyi ayakkabı ile kirletenlerden “Halid bin Velid”..

Alnı secdeli Cumhurbaşkanı’ndan ise.. “Firavun” üretmeye çalışıyor..

Dün mahkeme sonuçlanmış ve camiyi kirleten 4 kişiye ceza verilmiş.

Aslında 4 kişi değil..

En az 40 kişi vardı, ayakkabı ile camiye giren..

Zorunluluktan değil..

Camiye saygı göstermediklerinden..

Yoksa..

Caminin dış kapısından ayakkabı ile girersiniz..

Hemen oracıkta, çıkarırsınız ayakkabınızı.

Veya camiye girişte ilk beş dakika görmezden geliriz sizi..

Ama camiye girmişsiniz. Oturmuşsunuz, uzanmışsınız. Dolaşmış, cep telefonu ile onla bunla laklak etmişsiniz.

Ama ayağınızda hâlâ ayakkabı!..

Kusura bakmayın çapulcular..

Siz iyiniyetli değilsiniz!

Abilerden.. Ablalardan.. Dolmabahçe Camii üzerinden de bir özeleştiri rica edelim..

Ayakkabı ile camiye girildiği, birçok ajans ve medya kuruluşunun servis ettiği görüntülerde var ama..

Bira kutusu, sadece Cihan Haber Ajansı’nın haberinde vardı.. 

Şimdi cemaat döndü..

Kendi ajansının haberini yalanlayan senaryo ile, Samanyoluhaber’de film çekti.. Bira kutusunu polislerin koyduğunu iddia etti!

Ki öyle ise.. O tarihte zaten polisler de, cemaatin elindeydi! Bira kutusunu da, kendileri koymuş oluyorlar.

Nereden bakarsanız bakın.. Sakat durumlar..  

Abilerin.. Ablaların her dediğine “Başım üstüne” diyen kardeşler, bacılar.. 

Bir seferliğine dik durun..

“Sizin her dediğinizi doğru kabul etmeye mecbur muyuz?” deyin.

Pensilvanya’yı peygamber olarak görmeyin. “Peygamberler bile ‘zelle’ dediğimiz hatanın faili olabiliyor da.. Pensilvanya niye hatalı olmasın?” deyin. 

Göreceksiniz.. Hataların bir-on değil, yüzlerce olduğunu göreceksiniz. 

En büyük hata da, “PKK’lılara oy atın” çağrısı..

Değil mi, abiler-ablalar.. Müritler, şakirtler! 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23