• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“İzmir tutunamıyor” başlığı nasıl ihanet ise, “Lira tutunamıyor” da ihanettir!

11 Ağustos 2018
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Dövizdeki yükselişin adının, “Türkiye’ye karşı haçlı seferi” olduğu konusunda, hepimiz artık herhalde aynı görüşteyiz.. 

Haydi diyelim, “haçlı seferi” olduğu konusunda bazılarının çekincesi olabilir..

Ama, ekonomik bir savaş ile karşı karşıya olduğumuz konusunda, hiç kimse itiraz etmeyecektir..

Kendileri söylüyorlar, “Rahip Brunson’u bırakmazsanız yaptırımlar uygularız.”

 (Bunu da yanlış söylüyorlar. Brunson zaten cezaevinde değil. Ev hapsinde. Cezaevinde iken bu kadar bağırmıyorlardı. Ne zamanki ev hapsine çıktı.. Gavurlarda bir hareketlilik başladı.. Bu da ayrı bir konu!)

Bu sözler, dövizdeki değer artışının arkasında siyasi sebeplerin olduğunun, Türk yargısına istedikleri kararı aldıramamanın acısının olduğunun delili..

İlaveten..

Açıklamanın üzerinden haftalar aylar geçmeden.

Gerçekten de döviz harekatı yapılıp, 4,80’lerden birkaç gün içinde dolar 6,50’ye kadar çıktı ise..

Nerede ise % 30 değer kazandı ise..

Bunun adını artık hiç kimse..

Ekonomimizin verilerine bağlı yükseliş olarak koymasın..

Hiç kimse, “Ekonomimiz harap.. Cari açık felaket..  İthalatımız böyle artarken, ihracatımız ondan daha düşük oranda yükselirken. Yapısal reformları yapmamış iken.. İmalatı sektörümüzü canlandıramamış iken.. İşsizliğe köklü çözüm bulamamış iken.. Başka ne bekliyorsunuz. Tabii ki döviz yükselecek” demesin.

Her şey ortada..

 Ekonominin gereği olarak değil..

Raphip Brunson hakkında mahkemelerimize istedikleri kararı verdiremedikleri için döviz yükseldi..

Bunun da adı, “Ekonominin gereği olarak döviz arttı” değil..

“Ekonominin verileri gerektirmediği halde, dış güçlerin ve derin yapıların operasyonları sonucu döviz kurları yükseliyor”dur..

Kısaca söyleyelim..

Rahip Brunson’u tamamen serbest bıraktırıp, ABD’ye götürmek için, Türkiye’ye açılmış bir savaş ile karşı karşıyayız..

İttifak halinde kabul etmeye artık mecbur olduğumuz bu tabloda, kendilerini vatanperver olarak tanımlayan insanların, aydınların, gazetecilerin, bilim adamlarının, siyasetçilerin kısacası tüm halkımızın ne yapması gerekir?

Kurtuluş Savaşı’nda ne yapmış isek..

Onu yapmamız gerekir..

Küçük hesapları bırakıp..

Siyasi tartışmaları bir süreliğine erteleyip..

Yekvücut olup..

Ülkemizi işgal etmek isteyenlere karşı direnmeliyiz..

Bu direnişte herkesin rolü farklı olabilir..

Elimizden ne geliyorsa..

Kurtuluş Savaşı’nda kimisinin elinde tüfek vardı.. 

Kimisinin elinde balta..

Kimisinin elinde o da yoktu..

Bileği ile mücadeleye çıkmıştı.

Anneler, kadınlar; sadece yaralılara yardım etme amacı ile de olsa, cephede idi..

Bugün de bu ekonomik savaşa karşı, herkes kendisine düşeni yapmalı..

Ama bakıyoruz..

Döviz kurlarındaki operasyonun hangi amaçla yapıldığı ayan beyan ortada iken, hâlâ seçim öncesindeki eski kafa yapısı ile, sırf Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapmak için, söylem geliştirenler var..

“Türk Lirası tutunamıyor” diye başlık atanlar var..

Kim bunlar?

Milli Mücadelede Mustafa Kemal’in kahramanlığını anlata anlata bitiremeyen..

Dindar insanları da, İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurmakla suçlayan..

ABD mandası, İngiliz mandası isteyenlere sözümona karşı çıkan..

Ulusalcı kimlikli.. Kemalist söylemli..

Cumhuriyet gazetesi..

“Türk Lirası tutunamıyor” başlığı atmak, ne demektir?

1920’de Kurtuluş Savaşı sırasında, “İzmir tutunamıyor” başlığı atmaktan başka bir şey midir?

“Yunan karşısında Sakarya tutunamıyor” demekten başka bir şey midir?..

Bir yabancıya atıf ile yazılmış olsa bile..

“Piyasadaki mevcut kısırdöngü, lira için oyunun sonu olabilir” demek, 1920’li dönemdeki Kurtuluş Savaşı’nda hangi ifade ile eşdeğerdir?

“Savaş meydanındaki kısırdöngü, Türk toprakları için her şeyin sonu olabilir” ifadesi ile eşdeğer değil midir?

Bu müstemleke gazeteciliğini yapanlar, hiç mi utanmıyorlar?

Bu yaptıklarından dolayı, yarın bir soruşturmaya muhatap olduklarında..

“Biz gazetecilik yaptık” diyerek, sorumluluktan kurtulacaklarını mı sanıyorlar?

Savaş halinde olan bir ülkeye ihanet etmenin cezasını bilmiyorlar mı?

ABD’nin başına geçen bir tane manyağın, Twitter başına geçip, “Türkiye’den gelecek demire ek vergi koyuyorum” dediği bir dünyada, bu sömürgenlerin sözcüsü olmanın cezasının ne olduğunu bilmiyorlar mı?

“Sözcü gazetesi, kimin sözcüsü” diye sorduğumuz zaman kızıyorlar.

“FETÖ’nün sözcüsüsünüz.. ABD’nin sözcüsüsünüz..” dediğimiz zaman, itiraz ediyorlar..

Ama böylesi bir milli mücadele savaşında, bakın onlar ne yapmışlar:

“Amerikan basınından şok iddia: Yeni yaptırımlar geliyor!”

Yuh yani..

 Bu başlığı atmak için, Türkiye düşmanı olmak gerekir..

Siyasetin, ekonomiyi kendi amaçları için darmadağın etmek istediği böylesi bir ortamda yaşanılanlar için.. 

Türkiye düşmanı olanlardan başka hiç kimse, böyle bir başlık atamaz.. Böyle bir hainliğe imza atamaz..

Kurtuluş Savaşı yıllarında ABD’yi manda olarak kabul edenler, bundan daha öte ne diyebilirlerdi ki?

ABD, para verip Türkiye’de gazete çıkartsaydı..

Bundan daha ileri, ne yazdırabilirdi?

Trump, tüm masraflarını vereceği bir gazeteyi Türkiye’de yayınlatsaydı, bu ifadelerden daha ağır ne yazdırabilirdi?

Açık söyleyeyim..

Böylesi bir mücadelede.. Bu gazetelerin sahipleri ABD’li şu kişi olsaydı, bu kişi olsaydı, daha ağır bir başlık atamazlardı ama..

Türk halkı, onlara bu başlıkları yedirirdi..

Ceketlerini aldıkları gibi, arkalarına bile bakmadan, soluğu New York’ta, Pensilvanya’da alırlardı..

Ama şu an adı Burak olanlar.. Adının önünde “Kemalist” sıfatı olan bilmem ne vakıfları..

Aynı ihaneti yapıyorlar..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23