• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Kara savcının, sadece “Allah bir” dediğine inanırım!

28 Ocak 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

“Bir savcıya takıldın, üç gündür gidiyorsun” diyebilirsiniz.

“Bir savcının dedikleri, bu kadar mı önemli?” diyebilirsiniz.

“Konu kıtlığı mı çekiyorsun?” diyebilirsiniz..

Önce bunların cevabını vereyim.

Sonra konuya geçeyim.

Bir yıldır neyi tartışıyoruz?

Türkiye’nin yolsuzluk batağına saplandığı iddialarını.

Asrın hortumunun suçüstü olduğu iddiasını..

Bu iddialar üzerine, öz kardeşler birbirine düşman oldu..

Dinde kardeş olanlar, birbirine küfreder oldu..

“Bu kadar da hoşgörü, biraz fazla” dediğimiz dindar kimlikli insanların, en gaddar, en canice iftiralarına şahit olduk..

“Peygamber.. Din.. İman.. Beş vakit yetmez, teheccüd kılmalısınız” diyen bir grubun, cami düşmanlığına soyunduğuna şahit olduk..

En namuslu bildiğimiz siyasetçiler hakkında, en adice isnatlar yapıldı..

% 50 halk desteği olan Hükümet gitti.. Geldi..

O çalkantıdan sonra, % 45 ile belediye seçimlerini kazanan siyasi partinin ayağı kaydırılıp, % 25’lerde sürünenlerin iktidara gelmesi için, korkunç tezgah kuruldu. % 25’liklere, cumhurbaşkanı seçtirilmeye kalkışıldı..

Vesaire..

Tüm bunların odağında ne vardı?

Savcı Celal Kara’nın yönettiği soruşturma.

İddia edilenlerin.. İsnat edilenlerin.. Sıçratılmak istenen çamurların hepsinin kaynağı, hükümetin gitmesinin gerektiği iddialarının ana gerekçesi.. Hepsi.. Hepsi.. Savcı Celal Kara’nın hazırladığı illegal malzemelerdi..

Dolayısıyla ile, Celal Kara’yı çözersek..

Onun üzerinden, onu gerekçe yaparak atılan isnatları da çözmüş oluruz. 

İddiaların basit karalamalar mı, gerçek yolsuzluk mu olduğunu anlarız..

O zaman buyrun Celal Kara’yı çözelim..

Celal Kara isimli savcı..

Savcı olmuş ama..

Bir kapının üzerindeki, merkezi sisteme bağlı kamera ile.. Odanın içindeki bilgisayara takılı lokal bir kameranın güvenlik açısından ne işlevler görebileceğini anlamaktan bile aciz bir kişi..

Bu adamın, milyar dolarların ABD’den kaçırıldığı bir olayda..

Yaşananların “a”sından bile haberi yoktur..

Olması mümkün değildir..

Niye mi?

Anlatayım.. 

Beyefendi kendisi anlatıyor..

Beyefendinin odasının kapısını gören bir kamera varmış.

“Savcılık makamına girenler, kayda alınıyor”muş.

Dürüst bir savcı, bundan rahatsız olur mu?

Niye rahatsız olsun ki?

Dürüst savcı, neyi gizler ki, kapısından içeri girenlerin kayda alınmasından rahatsız olsun..

Bilakis memnun olur.

“Ne olur, ne olmaz.. Ciddi soruşturmalar yapıyoruz. Bir ahlaksızın teki gelip baskın yapmaya kalkışırsa.. Onun için hem caydırıcı rolü olur, hem de yakalanmasına delil olur” diye düşünür, dürüst olan savcı..

Ahlaksızca bir iş yapmıyorsa. Gizli saklı işler yürütmüyorsa..Suç örgütleri ile iş pişirmiyorsa..

Odasına gelenlerin kayıt altına alınmasından, rahatsız olmaz, memnun olur hukuka bağlı olan savcı!..

Bu savcımız ne yapmış?

Önce kapısına, odasındaki bilgisayara bağlı bir güvenlik kamerası koydurtmuş. (Masraflar devletten. Kontrol kendisinde..)

Kapısına güvenlik görevlisi istemiş. (Maaş devletten. Kontrol yine kendisinde.)

Ama güvenlik müdürü deyince ki, “Bazen görevlimizin olmadığı anlar oluyor.. Koridorun başındaki kamerayı kapınıza çevirelim.”

Önce “Tamam” demiş. Sonra ise, güvenlik müdürünü çağırmış: “O kamerayı tekrar eski yerine çevireceksin!” diye çıkışmış.

Haydaa.

Niye ki acaba?

Kimlerle görüşüyordu ki, savcı acaba?

Tamam, Fetullah Gülen gelemez ama..

Onun adına kimler geliyordu acaba?

Cemaate bağlı hangi avukatlar?

Cemaate bağlı, kendisi ile görev ilişkisi olmayan hangi polis müdürleri?

Bu savcıya, sizde güven kaldı mı?

Bende güven sıfır!

Güvenlik müdürü izah etmiş, “Ama savcım, bir şey olursa biz nasıl altından kalkacağız?”

Buna rağmen itiraz etmiş savcı, “Benim zaten içeride kameram var, bunu niye çeviriyorsun” demiş..

Oysa aynı savcı, içerdeki bilgisayar kaydının sorun çıkartabileceğini, kendisi itiraf ediyor: “Odama güvenlik kamerası kurdurmuştum. Bilgisayara kaydediyordu bütün hareketliliği.. Ama bir sabotaj olur da bilgisayarın başına bir şey gelir diye, içeri girişi engellemek için kapıya güvenlik görevlisi de koydurttum.”

Şimdi güven duygunuz kaç?

Bendeki sıfırın altına indi..

Savcı bey, odadaki bilgisayar kaydına.. İşine gelince güveniyor. İşine gelmeyince güvenmiyor.

Kendisi orda ise, kamera kayıt almasın. Gelen giden belli olmasın.. Kendisi giderse, kapıya bir görevli gelip nöbet tutsun!

Tam da, derin işler çevrilen merkezlerdeki mantık işte bu!

Bu dakikadan sonra..

Bu savcının dediği hangi şeye inanabilirsiniz?

Ben sadece “Allah bir” dediğine inanırım.

O da benim kendi imanım gereği..

Onun dışında, bu savcı ne anlatırsa anlatsın..

“Boşver savcım. Sen odanda gizli gizli kabul ettiğin misafirleri anlat.. Anlat da bilelim” derim..

Dürüst insanlara attığı iftiralar, bir kulağımdan girer.. Diğer kulağımdan çıkar!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23